FETÖ'cü pilot darbeden haberim yoktu dedi
AA

Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesince Muğla Ticaret ve Sanayi Odası Konferans Salonu'nda devam eden yargılamada, mahkeme heyeti, suikast için gittikleri iddia edilen darbeci askerleri almak için geri dönen ancak polisin yoğun ateşi sonucu bunu başaramayarak geri dönen sikorsky helikopterin birinci pilotu Ali Aktürk'ün savunmasını aldı.

HELİKOPTERDEN ATEŞ ETTİ

Kullandığı helikoptere aşağıdan eski Binbaşı Şükrü Seymen'in de ateş ettiğinin tespit edilmesi nedeniyle aynı zamanda "öldürülmeye teşebbüs" olayı mağduru olarak da ifade veren Aktürk, sözlerine Seymen'den şikayetçi olmadığını belirterek başladı.

Üzerine atılı suçlamaları kabul etmeyen sanık, 15 Temmuz'a kadar İstanbul'da konuşlu bulunan 4. Kara Havacılık Alay Komutanlığında görev yaptığını ve genelde acil durum kapsamındaki olaylarda görev aldığını kaydetti.

"YARBAY DAVUT UÇUM TELAŞ İÇİNDEYDİ.."

Saat 20.30 civarında birliğinde olduğunu ve mesainin devam ettiğini ileri süren Aktürk, "Nöbetçi amir Yarbay Davut Uçum bir telaş içerisindeydi. Kara Havacılık Hareket Merkezinden acil helikopter istendiğini söyledi. Verilen göreve hızlı reaksiyon gösterilmesi gerekiyordu, başka bir görevim olmadığı için hazır durumdaydım ve kendisiyle bir ekip oluşturduk." dedi.

Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Baştoğ, nöbetçi amirin, nöbetini bırakarak kendisiyle birlikte göreve çıkmasının normal olup olmadığını sordu. Bunun normal olduğunu savunan Aktürk, "Nöbetçi amirlik idari bir görevdir, acil durumlarda değişebilir." iddiasında bulundu.

"14 KİŞİLİK EKİP HELİKOPTERE BİNDİ"

Helikopterle Atatürk Havalimanı'nın askeri apronuna iniş yaptıklarını ve kısa bir süre sonra askeri kıyafetler içinde 13-14 kişilik ekibin gelip helikoptere bindiğini anlatan Aktürk, bu askerlerin başında Şükrü Seymen'in yer aldığını ifade etti.

Seymen ile Uçum'un devre arkadaşı olduğu için birbirlerini tanıdıklarına işaret eden Aktürk, ifadesini şöyle sürdürdü: "Çiğli 2. Ana Jet Üssü'ne intikal etmek istediklerini söylediler. Görevin mahiyetini sorduk ama herhangi bir beyanda bulunmadılar. Sadece görev aldıklarını söylediler. Askeri prensipler gereği görevin ne olduğuyla alakalı ısrarcı olmadık. Çok alçak uçmadık, direkt rota planladık. Saat 23.00 sıralarında Çiğli'ye indik. Personel helikopteri terk etti. Alanda başka helikopterler de vardı. Helikopterlerin tanıdığımız personelleriyle konuştuk, onlar da görevi bilmediklerini söylediler."

"DARBE OLDUĞUNU VE HEDEF KİŞİNİN KİM OLACAĞINA DAİR BİR AÇIKLAMASI OLMADI"

Mahkeme Başkanı'nın, askerleri Çiğli'ye bıraktıktan sonra neden dönmediklerini sorması üzerine sanık pilot, sadece beklemeleri gerektiğini değerlendirdiklerini, birkaç saat bekledikten sonra saat 01.00 gibi personelin toplandığını ve eski Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş'in yanlarına geldiğini kaydeden Aktürk, şöyle devam etti:  "Gökhan Paşa geldiğinde birkaç pilot beraberdik. Kendisini tanıttı, bir görev alındığını ve görevin Genelkurmay Başkanlığı tarafından verildiğini söyledi. Ardından bir koordinat vererek personelin oraya nakledileceğini söyledi. Sonuçta ben kıdemsiz olduğum için ilk uçan helikopter olmayacaktım. 'Komutanım görevin içeriği nedir?' diye soranlar oldu ama sadece personelin nakli olduğunu dile getirdi. Darbe olduğu ve hedef kişinin kim olacağına dair bir açıklaması olmadı. Bu kadar bilgi bizim o görevi yerine getirmemiz için yeterliydi."

MAHKEME BAŞKANI: KÖYLÜ MEHMET AĞANIN BİLE DURUMDAN HABERİ OLUYOR...

Sanığın bu sözleri üzerine Mahkeme Başkanı Baştoğ, 15 Temmuz'da saat 21.30'dan itibaren olağan dışı şeyler olmaya başladığını ve herkesin bunu merak ettiğini hatırlatarak, "Köylü Mehmet ağanın bile durumdan haberi oluyor, duyuyor. Siz hiç mi merak etmediniz, bakmadınız. Eşiniz, kardeşiniz, oğlunuz, kızınız 'Ölüdün mü, sağ mısın?' diye merak edip arayıp sormadı mı?" sorusunu yöneltti.

Aktürk, bu soruya, "Havadaydık telefonum cebimde değildi." yanıtını verdi.

Çiğli'de 4 helikopterin çalıştığını ancak 3'ünün kalktığını anlatan Aktürk, kalkış yapılacağı sırada görevin iptal olduğu ve Ankara'ya gidiş olabileceğine dair konuşmalar geçtiğini kaydetti.

"YALAMA UÇUŞU KESİNLİKLE YAPILMADI"

Daha sonra başlangıç görevinin devam edeceğinin söylediğini belirten Aktürk, şunları ifade etti: "Saat 02.00 gibi havalandık. Bir saat 20 dakikalık bir uçuşun ardından verilen koordinata ulaştık. Meskun mahalde ve kıyıda bir yer olduğunu biliyordum. Gece uçuşlarında normalde helikopterin ışıkları kapatılır. Bir numaralı helikopter öncü olduğu için ışıkları açıktı. Tanınma sistemini kapattık. Bu sistemi koldaki sadece bir helikopter açar. Kol bir bütün olarak değerlendirilir. Uygulama bu şekildedir. O anda kimin sisteminin açık olduğunu bilmiyorum. Bize böyle bir görev verilmedi. Bu konuda bir koordinasyon yapılmadı. Telsiz kanallarının kapatılıp tek kanalın açık olduğu doğru değil. Ben kapatmadım. Ben sadece öndekileri takip ediyordum. Yalama uçuşu kesinlikle yapılmadı."

Aktürk, yakıt ikmali için Dalaman'a giderken koldan ayrılmasına rağmen tanıma sistemini mesafe kısa olduğu için açmadığını ileri sürdü. Sanık daha sonra, "Maksadımız belli o esnada aklınıza gelmeyebilir. Açıp açmadığımızı hatırlamıyorum." ifadelerini kullandı.

HELİKOPTERE SİLAH YÜKLEDİ Mİ

Helikopterlere silah yüklenmediğini, makineli tüfek yüklenmesi için sehpa kurulması gerektiğini iddia eden Aktürk, helikopterde bulunan makineli tüfekçinin ne maksatla geldiği ve neden diğerleriyle birlikte aşağıya inmediği konusunda bir bilgisinin olmadığını iddia etti. Sanık pilot, batıdaki bir şehre bu kadar fazla silahlı askerin helikopterlerle naklediliyor olmasının kendisine "normal" geldiğini de savundu.

MARMARİS'E ULAŞTIKLARINDA...

Marmaris'e ulaştıklarında 3 helikopter sırasıyla iniş yaptığını ve kendilerinin kısa bir süre bekledikten sonra daha yakın olduğu için yakıt ikmali için Dalaman'a gittiklerini anlatan Aktürk, "Dalaman'daki askeri üssün pistine indik. Telsizim açıktı ama kule ile temasa geçemedik. Bu oraya has bir şey değil. Çoğu kez temas kurmakta zorlanırız. Bir hareketlilik yoktu. Kule özel kanaldan bizimle temasa geçti. Yakıt ihtiyacımız olduğunu söyledik. 'Etrafınız silahlı personellerle sarıldı inin' dediler. Etrafta siper almış bize silah doğrultan askerleri gördük. Bir anlam veremedik, bu duruma. Kuleye, 'Bize bir görev verildi bunun için geldik' dedik. Hayati tehlikemiz olduğu ve helikopterin zarar görebileceğini düşündük." diye konuştu.

KARŞILIK VERSEK ÇOK SAYIDA CAN KAYBI OLABİLİRDİ

Kalkış yaparak boş bir araziye indiklerini ifade eden Aktürk, bu sırada birlik komutanları eski Tuğgeneral Ünsal Coşkun ile görüştüğünü anlattı. Coşkun'un talimatıyla yeniden Dalaman'a döndüklerini belirten Aktürk, şöyle devam etti: "Sıkıntılı bir durum yoktu. 'Ne yapıyorsunuz?' diye sordular. Biz de 'Görevin mahiyetini bilmiyoruz ama görev verildi onun için geldik. Yakıta ihtiyacımız var' dedik. Yakıt talebimizi karşıladılar. Yakıt ikmalinden sonra kalkış yaparak personeli bıraktığımız yere döndük. Yaklaşırken üzerimize yoğun bir ateş gelmeye başladı. Hayatımda böyle bir ateş altında kalmamıştım. Direkt helikopteri düşürmek için ateş ediyorlardı. Sadece uyarı mahiyetinde helikopterden karşı ateş edilmesini istedim. Misliyle karşılık versek çok sayıda can ve mal kaybı olabilirdi. Ancak ateş edip etmediğini bilmiyorum."

ÇİĞLİ'DE GÖZALTINA ALINDILAR

"Verilen görevi yapmak istiyorduk. Eğer aşağıdaki personeli almazsak vahim sonuçlar olacağını düşündük." diyen Aktürk, Şükrü Seymen ile ikinci pilot arasında telefon görüşmeleri olduğunu ve makineli tüfeği kullanan Haldun Gülmez'in vurulması nedeniyle bölgeden ayrılmak zorunda kaldıklarını söyledi.

Diğer iki helikopterin bulunduğu Bodrum'daki Imsık Meydanı'na gittiklerini anlatan Aktürk, "Yaralı olduğu bilgisini vermiştik ama ambulans göremedim. Gökhan General ve beraberindeki personeli aldık. Çiğli'ye gideceğimizi söylediler. Çiğli'ye ulaştık ve personeli indirip yaralının tahliyesini gerçekleştirdik. Oranın askeri personeli geldi ve bizi tutuklayacaklarını söyledi. Kalkışmayla ilgili ilk orada bir şeyler konuşulduğunu duydum. Bizi gözaltına aldılar ve emniyete gidince kalkışmadan tam olarak haberim oldu." iddiasında bulundu.

FETÖ'CÜ DEĞİLİM DEDİ

FETÖ üyesi olmadığını savunan Aktürk, örgütün gizli haberleşme sistemi "ByLock"u ise medyadan öğrendiğini ileri sürdü.

Kaynak: Anadolu Ajansı (AA)