Hıncal Uluç: Bu CHP'ye oy verirsem elim kırılsın

Hıncal Uluç: Bu CHP'ye oy verirsem elim kırılsın

Sabah yazarı Hıncal Uluç, Avrupa'dan iki örnek vererek CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu'nu öyle sözler söyledi ki, CHP'nin ne tepki vereceği merak konusu.. Usta gazeteci Birand'ın cenazesinde yaşadığı olayı anlatan Uluç "Bunlara oy vereceğiz de, halkçı, demokrat bir ülke olacağız öyle mi?" diyerek Kılıçdaroğlu'nu topa tuttu.

İşte Uluç'un o yazısı

"UNUTAMADIĞIM SAHNE"

Hayatta unutmadığım sahnelerdir..
1988 Avrupa Şampiyonası final maçı için Münih'teyiz..
Ön camında kapı gibi akreditasyon pankartı bulunan arabamıza bindik, stada doğru gidiyoruz.. Tam iki kilometre kala polisler yolumuzu kesti.. "Buraya kadar" dediler.. "Stat civarına araba sokulmuyor bugün. Bir yerlere park edip yürüyeceksiniz.. "

"ALMAN BAŞBAKANI BİZİMLE YÜRÜYOR"

Yapacak bir şey yok. Hele Alman polisine laf anlatmak.. İndik.. Hemen orada kontrol çemberi.. Bileti olmayan bu çemberi geçemiyor. (Sonra üst aramanızın yapıldığı ikinci ve son kez gözden geçirildiğiniz ve tribününüze göre yönlendirildiğiniz üçüncü çember var.) İlk çemberi geçtik.. Stat büyük ve geniş bir park içinde.. Yüzlerce kişi bir geniş nehir gibi yürüyoruz.. Dikkatimi çekti.. On metre ilerimde biri gidiyor. İnsanlar ona koşup koşup yanında resim çektiriyor, biletlerini imzalatıyor. Arkadan tanımadım. Meşhur bir artist falan olmalı.. Adımlarımı sıklaştırdım. Stada bir kilometre falan kala yetiştim.. Bir baktım ki, Helmut Kohl.. Almanya Başbakanı.. Halkına uygulanan kurallara o da uymuş.. İki kilometre kala inmiş. Aramızda yürüyor. Herkes yanına kolayca geliyor. İten, kakan kazmalar yok etrafında.. Koruma yok sanki.. Ben de yaklaştım rahatça.. Biletimi uzattım. İmzayı bastı..

"BENİMLE BÜFE SIRASINDA BEKLEYEN CUMHURBAŞKANI"

1998 Dünya Kupası final maçı, Paris!..
Türk spor basınına üç beş bilet ayırmışlar. Kurada bana çıkmadı.. Şenes Erzik Başkanı buldum.. Eşi Paris'e gelememiş. Biletini bana verdi. Maçı Şeref Tribününde izliyorum. Bakar mısınız?. Devre arası oldu. Acıktım ve susadım. Kulise çıktım.. İlerde büfe.. Şeref tribünü kocaman ya.. 20 kişi falan sırada.. Ben de girdim.. Önümde uzun boylu bir adam, sırasını bekliyor.. Büfeci iyi.. Hızlı çalışıyor. Önümdeki uzun bir sandviç, bir de meyve suyu aldı, kenara yürüdü, orda boş bir sandalyeye oturdu..

Önümde sırada bekleyen ve kendi sandviç ve meyve suyunu kendi alan ve sandalyesini kendi bulup oturan adam Fransa Cumhurbaşkanıydı.. Jacques Chirac!.. "Demokrasi nedir" sorusunun yanıtı, bu iki sahnenin içindedir.

"BAŞSAĞLIĞI KUYRUĞUNA GİRDİK"

Mehmet Ali Birand'ın cenaze töreni için Teşvikiye Camii'ne erkenden yola çıktım.. Yolu Akaretler Yokuşu tepesinde kesmişler. 5 metrede bir polis var. "Beş metrede bir polis" Allahın günü her şikayette "Eleman sıkıntısı" diye ağlayan İstanbul Emniyeti'nin, kente bir "Hazret" geldiğinde kuyudan çıkardığı sistem demektir. Dolandık, uzakta indik.. Yürüdük.. Camiye geldiğimde saat 11.30.. Öğle ezanına daha bir saat var. Ama millet sabahtan gelmiş.. Kuyruğa girdik, başsağlığı dilemek için.. Saat 12.30'du, Cemre'ye üç metre kaldığımda.. Ama sıra yan yana beşer kişiden falan oluşuyor.. Ailenin tam önüne bir kırmızı şerit çekmişler ki, millet son anda araya sızmasın ve beş kişilik kuyruk, tek kişiye insin. Bir huni vaziyeti yani.. En az 15 dakikamız daha var demek ki..

"BİRDEN YARMALAR KUYRUĞA SALDIRDI"

Birden nereden çıktığı belli olmayan yarmalar kuyruğa saldırdı.. Birisinin Amerikan futbolundaki gibi kucaklanıp kenara alındığını gördüm. İte kaka yol açtılar ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve şürekasını Cemre'nin tam karşısına kondurdular.. Sabahtan beri bekleyen vatandaş itildi, kakıldı.. Lider (!) ve şürekası hiç beklemeden Cemre'nin tam önüne kondular.

"BUNLARA MI OY VERECEĞİZ DİYE BAĞIRDIM"

Ben de olduğum yerden (Beni itme cesareti gösteremedi, yarmalar.. ) bağırdım..
"Bunlara oy vereceğiz de, halkçı, demokrat bir ülke olacağız öyle mi?.. Halkını iten kakan, halkını ezen ve kendisini halkın önünde, halktan imtiyazlı gören asilzadeler, şikayet ettikleri iktidarın yerini alacaklar da, demokrasinin temel ilkeleri, "Eşitlik" gelecek ülkeme öyle mi?. "Adalet" gelecek?. "İnsan Hakları" gelecek ha?.. Güldürmeyin beni.. "

"BU CHP'YE OY VERİRSEM ELİM KIRILSIN"

Kılıçdaroğlu, o gün o sıraya girip beklemeyi akıl edebilse, ya da yanındaki sözüm ona lider ekibinden birisi ona bunu fısıldayabilseydi, o gece bütün televizyonlarda 1 nolu haber, ertesi gün bütün gazetelerde boy boy fotoğraflarla manşet olacaktı. Adam farkında değil. Koca (!) CHP'de farkında olup akıl veren yok!..
.. Ve bu Kılıçdaroğlu'nun kaçıncı vukuatı..

Bu CHP'ye oy verirsem elim kırılsın!..

HINCAL ULUÇ'A CHP'DEN YANIT GELDİ

Uluç'a cevap CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran'dan geldi. Oran, twitter'dan şunları yazdı:

"RÖTARLI GELDİK"

“Sayın Hıncal Uluç'a telefonla ulaşamadım buradan bilgilendirme yapmam gerekiyor: Mehmet Ali Birand'ın cenazesi için camiye gidenler için de ben ve Genel Başkan @kilicdarogluk da vardı. Genel Başkanımız THY'nin 1 saat 15 dakika rötarı nedeniyle camiye gecikti. Cami girişinde bizleri görevliler karşılayarak protokole ayrılan yere bizi onlar götürdü, bizim herhangi bir talebimiz olmadı.

@kilicdarogluk 'nın 2 koruması ve ben hemen yanıbaşlarındaydım bizim yüzümüzden avludaki kimseye kötü davranılmadı. İstanbul Emniyeti'nin sivil görevlilerinin olup olmadığını bilmiyorum.

GÖREVLİLER BİZİ CEMRE HANIM'IN YANINA GÖTÜRDÜ

Genel Başkanımız Cemre Hanıma taziye dilemek için yine görevliler tarafından hanımefendinin yanına götürüldü. İzdiham yaratmama adına bizler o tarafa dahi geçmedik. Cumhurbaşkanı, Başbakan Yardımcısı ve bakanların onlarca korumasının doldurduğu avluda, deneyimli duayen gazeteci Sayın Hıncal Uluç'un sadece CHP ve Genel Başkanının 2 koruma polisini, yapmadıkları bir eylemi atfederek eleştirmesine üzüldüm.

BENİM HİÇ KORUMAM OLMADI

Benim hiç korumam olmadı, Cumhurbaşkanını başbakanının A Tipi Protokolünden yakınmalarımı en azından TBMM Tutanakları, önerge kayıtları ve Gaziantep'teki hain saldırı sonrasında vatandaşa camide yapılan eziyet dolayısıyla Gaziantep'te dile getirdiğim tepkimi hatırlayanlar bilir. Koruma teröründen yakınan Sayın Hıncal Uluç'un objektif davranmasını, bunu her gün gerçekleştiren iktidar mensuplarını da görmesini diliyorum.”