FETÖ'nün itirafçı ablası konuştu
Ajanslar

Yıllarca FETÖ evlerinde 'ablalık' yapan Ayşe isimli kadın CNN Türk canlı yayınında Didem Arslan Yılmaz'ın sorularını yanıtladı.

Yüzünün görünmesini istemediği için silüeti ekrana yansıtılan Ayşe isimli kadın, 17-25 Aralık operasyonlarının ardından örgütten ayrılmaya karar verdiğini söyledi ve şöyle devam etti:

Benim burada anlatacaklarımı vatana millete borç biliyorum. İnsanlar yanlış şeye hizmet ediyor ama bunu oradayken anlatamıyorsunuz, göremiyorsunuz.

FETÖ'nün itirafçı ablası konuştu

SORGULAMAYA İZİN VERİLMİYOR

Örgütte şöyle bir şey var, burada kalmak istiyorsan itaat edecek ve kurtulacaksın. Hiçbir şekilde sorgulama yok. Misal, ‘Gazete abonesi bulmak zorunda mıyım?’ diyorsun, ‘Evet bulmak zorundasın’ deniyor. Ama neden, niçin yok. Sorularım var cevaplarını alamıyorum. ‘Buradan çıkmak istiyorum, kalmak istemiyorum’ diyorsun, bu sefer de ‘Eğer sen buradan çıkarsan cehennemliksin, yanacaksın’ şeklinde bütün psikolojisini mahvediyorlar.

GÜLEN’İN RÜYALARINI ÖĞRENCİLERE ANLATIYORDUK

(Gülen’in rüyasında Hz Muhammed’le konuştuğu safsatası) Onlar bize şefk verme adına anlatılıyordu. Bize de ‘Siz de itaat eden öğrencilere anlatın’ deniyordu. Bana çok ütopik geliyordu, inanmıyordum. Ama öğrencilere anlatmak zorundaydım, soruyorlardı. Evleri dolaşan kişiler oluyordu, BTM deniyordu. Evleri dolaştığı zaman öğrencilere ‘Ablanız bu rüyayı size anlattı mı?’ diye soruyordu. Anlatmadıysanız eğer ‘Neden anlatmadın?’ diye sorguya çekiliyordunuz. İnanmasam da anlatıyordum.

Bulduğun kurbanla, burs ve himmetler ile terfi ediyorsunuz. Bunlarla cemaate kazanımlarınız oluyor, başka bir kademeye çıkarsınız. Yurt müdürü, il ablası...

"GÜLEN'DEN SAAT, OKUNMUŞ EŞARP GELİYORDU"

(Toplanan kurban paraları) Kurban kesildiğini görmedim. Amerika’dan gündem geliyordu. O ilde 500 tane kurban kesilecek. Bunu ilin ablası söylüyor ve ardından bayanlar içindeki yapılanmalar içerisinde ,öğretmenler ayrı, doktorlar ayrı, avukatlar ayrı, öğrenciler ayrı...’ Bu sadece bayanların bulması gereken kurban sayısı, bana gelen sayı ise 5. Öğrencilerin zaten maddi durumları yok. Nereden bulacağım, kimsen isteyeceğim? Eğer hedefini tamamlarsan ‘Gülen’in saatini alacaksın, bu çok büyük bir şey. Bana da verdiler. İmam hatip öğrencileri gelip gidiyordu, anlatıyordum. Hoşlarına gitmiş herhalde, verdiler. Saat bir örnek sadece. Gülen’den okunmuş eşarp geliyor mesela. Bu büyük bir şey. Eşarbı almak için ya gazete abonesi buluyor, kurban buluyor, burs buluyor, öğrenci getiriyor. Sen kaç tane öğrenci aldın eve? 50 tane, 100 tane... Bu büyük bir rakam yani.

ABLALAR İSİMLERİNİ DEĞİŞTİRİYOR

İsim sürekli değiştirilirdi. Biz bilmezdik. Bize ‘Fatma’ denirdi ismi, ama adı Fatma değildir. Sonradan öğrenirdik. Başka bir ile gider, ismi değiştirdi. Gidene kadar ismi bilinmezdi, gittikten sonra ‘bu ablanın ismi şuymuş’ denirdi. Ben il değiştirmediğim için gerçek adımı kullandım.

Tedbir çok önemli. Zaman gelince bir darbe olunca ya da hizmetin okullarına, kolejlerine polis baskın yaptığı zaman siz nasıl cevap vereceksiniz? Darbe kelimesini çok kullanırlardı. ‘Darbe olduğu zaman sen hizmetin neresinde olacaksın?’ diye seni hazırlıyorlardı.

ŞİFRELEME YAPILIYORDU

Gündem geliyor demiştim ya... Onları not alıyorsunuz, çok dikkatli not almanız gerekiyor. Örneğin, öğrencinin namazını ya da okulunu takip edeceksiniz. Onları kendine göre kodlaman gerekiyor. Açık bir şey yazarsan ceza alırsın. Başkası anlamaz çünkü o benim kodlamam. Mesela namaz spor diye geçer. Ben Gülen’i kendim anlayayım diye ‘F’ yazardım, ‘G’ yazardım, herkes kendince yazardı.

ABİLER ÇANTALARI KARIŞTIRIYOR

Yılda 2 ya da 3 kez o ile bir abi gelirdi. O abi, görevli bayanları toplardı. Çantanızda ne varsa her şeyi o kişiye vermeniz gerekirdi. Telefonunuzu karıştırırdı, hizmete zarar verecek bir mesaj yazdı mı diye bakarlardı. Hiçbir mahremiyetiniz yok. Mesela oradan rastgele birisini sorar, ‘Ayşe abla kim?’ Hizmete zarar gelmesin diye hazırlıklı olunurdu. Polis bir gün baskın yaptığı zaman o kişi için nasıl cevap vereceksin... Bize tedbir diye söylenirdi ama gizlilikti bu.