
Son projesi 'How Do You Know'u tamamlayan efsane oyuncu Jack Nicholson İngiliz Daily Mail gazetesine verdiği röportajda " İki bin kadınla birlikte oldum, biri hariç kimse evlilik teklifimi ciddiye almadı" diyor.
''Erkeklerin tek derdi daha çok kadınla tanışmaktır''
Çapkınlık konusunda hatrı sayılır bir şöhrete sahip 73 yaşındaki oyuncu, röportaja kadınlar hakkında konuşarak başlıyor: "Ruhum hâlâ çok genç, ama bedenim yerçekimine yeniliyor. Eskisi kadar genç görünmediğim için kadınlara herkesin önünde istediğim gibi asılamıyorum. İstiyorum ama toplum ayıplıyor. Dürüst davranmak gerekirse, erkeklerin tek derdi daha çok kadınla tanışmaktır. Her şeyi kadınlar için yaparız. Hayatımın bir döneminde kadınları dayanılmaz bulurdum. Bu durumu biraz acıklı buluyorum şimdi. Yaşlandıkça karakterim daha da gelişti, en azından eskimenin verdiği tek iyi özellik bu."
Yaşayan efsane değilim
Nicholson hayat hakkında konuşmaya başlıyor. "Diğer oyuncuların sette bana yaşayan efsane gibi davranmaları sinirime dokunuyor. Ben de onlar gibi bir oyuncuyum ve bu işi benden daha iyi yapabilecek onlarca isim geliyor aklıma. Yeni bir film projesine başlayacağım zaman hâlâ paniğe kapılırım, altından kalkıp kalkamayacağım konusunda kendimi sorgularım. Ancak bu buhran yönetmenin 'Motor' demesiyle sona erer. İşte o zaman kendimden emin oluyorum. Gerçi film çekmeyi kestiğimiz saniyede yeni panik ataklar beni bekler, o ayrı"
Son projesi olan 'How Do You Know'da Owen Wilson, Reese Witherspoon ve Paul Rudd'la başrolü paylaşan Nicholson, romantik komedi türü bir yapımda oynamayı kabul etmesini senaryonun sağlamlığına bağlıyor: "Ben oyunculuk tarihinin başka bir döneminden geliyorum. Özel efektlere, teknolojik gelişmelere güvenilmezdi benim genç olduğum dönemde. Sadece oyunculuk ön planda olurdu. Son projemi de bu yüzden kabul ettim zaten. Oyunculuğun gücü üzerine inşa edilmiş, güçlü bir senaryosu var, ayrıca komik de."
Ağacın üzerinde uyandığım oldu
Oyuncu sön dönemde olan botoks çılgınlığına önyargıyla yaklaşıyor: "Estetik ameliyat olmadım hiç. Hollywood'da gördüklerim biraz korkunç görünüyor bana. Kadında ya da erkekte fark etmez, kırışıklıkları severim. Geçen gün fark ettim ki ayak bileklerimde çoraplar yüzünden tek bir tüy bile kalmamış. Komik buldum bu durumu, dedim ki 'Oğlum Jackie, işte sana yaşlı bir adam vücudu!"
Sadece oyunculuğuyla değil, gece hayatına olan ilgisiyle de 'efsane' olan Jack Nicholson, kendisiyle ilgili dolaşan hikayelerin çoğunun doğru olmadığını söylüyor: "Zamanında bir ağaç tepesinde ya da uçurumun kenarında uyandığım çok olmuştur, ama hiçbir zaman gerçek anlamda kendimi kaybetmedim. Arkadaşım Keith (Richards) haftada yedi gece dışarı çıkar, hiç uyumazdı. Ben uykuma dikkat ettim, işimi de hiç aksatmadım. Sadece bir gün sete gidemedim, 1980'de 'The Shining' adlı filmin çekimleri sırasında. Sırtım fena tutulmuştu. O da kahrolası duvar yüzünden." Oyuncu 'duvar' macerasını şöyle özetliyor; "Londra'da yaşadığım dönemde. Thames Nehri'nin kıyısında bir ev tutmuştum, yüksek duvarları olan. Gece kulüplerinde anahtarımı kaybettiğim zaman duvarı tırmanıp eve giriyordum. Bir gece yine tırmanırken elim kaydı, sırtımın üzerine düştüm" diyor ve anılarını hatırlayıp gülüyor.
Jim Morrison ve Marlo Brando'yla komşuydu
Ama oyuncu, en çok Jim Morrison, Warren Beatty ve Marlon Brando'yla komşu olduğu Los Angeles Mulholland Drive'daki evini sevmiş. "Oraya gelen kadınlar, evimi konforlu bulmaz, ' Daha düzgün bir yere taşınamaz mısın?' derlerdi. Ama eğleniyorduk orada. Zaten çoğunlukla Marlon'un evindeydim." Nicholson, şu günlerde evden çıkmamasını da aşçısının başarısına bağlıyor: "Ömrüm boyunca kadınlarla hangi lokantaya gideceğimiz konusunda tartıştım durdum. Sonunda çözümü kendime bir aşçı tutmakta buldum. Şimdi evimdeki yemek, dünyadaki tüm restoranlardan lezzetli. Gece çıkmama gerek kalmıyor. "
''2 bin kadınla olduğum doğru''
Artık kimyasal içerikli uyuşturu kullanmadığını söyleyen Nicholson, esrar içtiğini itiraf ediyor: "Kayıtlara bakarsanız ABD'de açılan davaların yüzde 85'inin uyuşturucularla ilgili olduğunu görürsünüz. Olağanüstü zaman ve para harcanıyor. Düşünün, bir mahkum için harcana para yılda 40 bin dolar. Terörizm gibi önemli bir problem varken, böyle işlerle uğraşılmasını doğru bulmuyorum."
Hayatı boyunca 2 binden çok kadınla birlikte olduğu söylenen Nicholson, "Çetelesini tutmuyorum ama düşünecek olursak, rakam doğru sanırım" diyor ve ekliyor " Hayatımda gönül işlerinde hiç başarılı olamadım. Aşık oldum ama en fazla 18 ay sürdü, sonra geçti. Bazen kendimi aşıp, evlenme teklif ettiğim bile oldu, ama aşık olduğum kadınlar ciddiye almadılar. Adım çapkına çıktığı için lanetli gibiydim," diyerek aşk ilişkilerini özetliyor.
''Hayatımın en büyük hatası onu aldatmaktı''
Oyuncunun kalbini kıran tek bir kadın olmuş; 16 yıl boyunca birlikte olduğu Angelica Houston. Nicholson hayatının en büyük hatasının onu aldatmak olduğunu söylüyor. "Oyuncu Rebecca Broussard ile ilişkiye girdim, hamile kaldı. Angelica üzerime saldırdı ve terk etti beni. Yine de geçmişe dönüp, işleri değiştirmek istemezdim."
Kim ister ki Tanrı'yla yüzleşmeyi?
Bu kararının arkasında Broussard'dan olan çocukları Lorainne (20) ve Ray'in (18) etkisi var. Beş çocuk babası olan Nicholson, özellikle Lorainne ve Ray'e düşkün: "Çok fazla çocuklarımın üzerine düşen bir baba değilim. Ama o ikisiyle zaman geçirmek çok keyifli" diyor. Nicholson, son dönemde kendisini derinden üzen tek şeyin geçtiğimiz kasım ayında arkadaşı Dennis Hopper'ın ölümü olduğunu söylüyor; " Elinde olmadan düşünüyorsun 'Bana ne olacak?' diye. Kim ister ki Tanrı'yla yüzleşmeyi? Kendi hesabıma meraklısı değilim doğrusu."
Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış