Her gün farklı bir şehre konser vermeye giden grup üyeleri, biraz şaşkın, çokça da mutlu. Grup dün, 100 bini geçen Facebook fanlarına sürpriz yaparak sayfasında "Yüzbin Olduk" isimli bir şarkı paylaştı. Grup üyeleriyle, henüz çok da farkında olmadıkları şöhretlerini ve değişen yaşamlarını konuştuk.
* Her yerde sizin şarkılarınız çalıyor. "Yaşasın ünlü oluyoruz" diyor musunuz?
Fatma Turgut: Henüz çok farkında değiliz açıkçası.
Can Temiz: Yıllardır kendimizi kanıtlamaya, insanların güvenini kazanmaya çabaladık. "Yaşasın ünlü oluyoruz"dan ziyade "Yaşasın boşa kürek çekmiyormuşuz" diyoruz daha çok.
* "Değmesin Ellerimiz"in hikayesi ne?
Can T.: 1,5 yıl kadar önce yazdım. Çok ilginç bir hikayesi yok ama pek çok insanın başına geldiği için bu kadar çok benimsendi galiba. Şarkıda anlatılan gibi bir şey yaşıyordum o günlerde. İmkansız gibi görünen, zor bir durumdu. Artık bitti ama.
* Nasıl buldunuz birbirinizi?
Okan Işık: İnternetten. Üniversitede bir grubum vardı. Davulcu arkadaşımız ayrılınca internetten ilan verdik. Aşkın geldi. Daha sonra aynı şekilde Can geldi. 2007'de de Fatma katıldı.
* Gruptan ayrılan bir sürü kişi olmuş hatta son albümden sonra beş kişiden dörde düşmüşsünüz. Ama dördünüz hep bir arada kalmışsınız. Sizi bir arada tutan ne?
Can T.: Bence samimiyet. Rock yapıyoruz diye cool görünmek için çaba harcamıyoruz.
Fatma T.: Birbirimizden çok farklı olmamız. Hepimizin yetenekleri ve özellikleri çok farklı. Dinlediğimiz müzikler bile farklı.
"Çok arabesk günler geçirdik"
* Bugüne kadar ne gibi badireler atlattınız?
Fatma T.: Çok arabesk günler geçirdik. Elimizde demoyla kapı kapı gezdik. Kimse yüzümüze bakmadı. İnsanların tavrı bizi çok yıprattı. İlk albümümüz de isteğimiz etkiyi yaratmadı. Beş kuruş paramız yoktu. Marka Konferansı'na kadar böyle gitti, orada cıngıllar hazırladık, böylece ikinci kez keşfedildik.
Can T.: Ama hiç "Buraya kadarmış" demedik. Sonra gelir, yine deneriz, diye düşündük. Durumumuz "olursa olur,
olmazsa olmaz" gibi bir şey değildi. İzmir'de düzenli hayatlarımızı bırakıp geldik.
Ya olacak ya olacaktı...
* İzmir'i özlüyor musunuz?
Fatma T.: Boyozu çok özlüyoruz. (Grup arkadaşlarına dönerek) Boyozcu mu açsak?
Can T.: "İzmir Dünyası" gibi bir yer olsun. İzmir'in kokoreçi, boyozu satılsın.
İzmir'i özlemek eski sevgiliyi özlemek gibi, özlüyoruz ama bir araya gelince de neden ayrıldığımızı hatırlıyoruz.
"Tartışmalarda Fatma'ya kıyamıyoruz"
* Nasıl vakit geçiriyorsunuz?
Fatma T.: Sinemaya gidiyoruz, yemek yapıyoruz.
Aşkın Ç.: Gece hayatı olmayan bir grubuz. Fatma, internetle haşır neşir olur, dizi izler. Okan, arkadaşlarıyla çıkar. Can, odasında film izler, kitap okur.
* Aranızda tartışmalar yaşanıyor mu?
Fatma T.: Yaşanmaz mı? Ama mümkün olduğunca birbirimizi kırmamaya, hakaret etmemeye özen gösteriyoruz.
Can T.: Genelde grup işi yüzünden tartışıyoruz. "Nasıl daha iyi olur"un kavgasını ediyoruz.
* Grupta tek kız olmak nasıl, prenses gibi hissettiriyorlar mı?
Fatma T.: Tam bir leydi değilim, kapris yapmıyorum ama bir sahip çıkma durumu var tabii.
Aşkın Ç.: Tartıştığımızda haklı bile olsak kıyamıyoruz ona.
"Üç sene önce söyleseler 'Dalga geçiyorsun' derdim"
* Başkalarının şarkılarını söylemeyi sevmemenize rağmen albümde "Yalnızlık Senfonisi" yer alıyor...
Fatma T.: Cover'a sıcak bakmıyoruz çünkü suyu çıkarıldı. "Yalnızlık Senfonisi"ni Sertab Erener'in "Otobiyografi" adlı DVD'sinde dinledik ve çok etkilendik. Birkaç yerde de çaldık. Çok istek gelince albüme koymaya karar verdik. Vokal koçluğunu da Sertab Erener yaptı. İnanılmaz bir deneyimdi. Üç sene önce söyleseler "Dalga geçiyorsun" derdim.
Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış