ENSONHABER.com/ÖZEL HABER Irak'ın ikinci en büyük kenti olan Musul'da kontrolün IŞİD'in eline geçmesiyle birlikte halk panik içinde yollara düştü. Musul halkı Erbil'e sığınmaya başladı.
Türkiye'nin, "Irak'ın toprak bütünlüğü" sağlanması şartı ile Misak-ı Milli sınırlarından vazgeçtiği 1926 anlaşmasındaki "toprak bütünlüğünün bozulması" şartına dayanarak Kerkük ve Musul'a girme hakkı gündeme geldi.
Türkiye'nin Musul ve Kerkük üzerindeki haklarıyla gündeme gelen Misak-ı Milli haritası ilk kez geçtiğimiz yıl gazete manşetlerinde yer almıştı.
BÜYÜK TÜRKİYE
Milli Yemin anlamına gelen Misak-ı Milli, Osmanlı Mebusan Meclisi'nin 28 Ocak 1920'deki gizli oturumunda kabul edildi, 18 Şubat günlü oturumda Edirne Mebusu Şeref Bey'in önergesiyle tüm dünyaya ilan edildi.
Sınırın nereden geçeceği, şehir, dağ ve tepe adları sayılarak belirtilmeyen Misak-ı Milli haritası ilkesel olarak tanımlandı. Bu haritada Arap çoğunluğun bulunduğu yerler Mısak-ı Milli sınırlarının dışında kaldı.
MUSTAFA KEMAL'İN MİSAK-I MİLLİ TARİFİ
Mustafa Kemal Paşa, ilk defa 1 Mayıs 1920'deki Meclis konuşmasında ve son defa 30 Ocak 1923 tarihli açıklamasında olmak üzere, çeşitli beyanlarında Musul vilayetini dahil ederek Misak-ı Milli sınırlarını tanımladı:
"Bu hudut İskenderun körfezinin güneyinden, Antakya'dan, Halep ile Katma istasyonu arasında Carablus köprüsünün güneyinde Fırat nehrine ulaşır. Oradan Deyrizor'a iner, oradan doğuya uzatılarak Musul, Kerkük ve Süleymaniye'yi içine alır."
HARİTA TÜRKLER İÇİN DE KÜRTLER İÇİN DE ÇOK ÖNEMLİ
Türkiye'de yıllardan beri var olan Kerkük hissiyatı, Kürtlerde de "Türk - Kürt federasyonunun" bir parçası olarak mevcut. Mustafa Kemal Paşa, Misak-ı Milli sınırlarını tanımlarken "bu hudut ordumuz tarafından silahla müdafaa olunduğu gibi aynı zamanda Türk ve Kürt unsurlarıyla meskun vatan parçasıdır" diye konuşmuştu. Mustafa Kemal'in bu sözlerinden hareketle, Kerkük ve Musul hassasiyeti Türkler'de olduğu gibi Kürtler'de de bulunuyor.
Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış