TÜSİAD yönetimine giren ilk Kürt işadamı konuştu

TÜSİAD yönetimine giren ilk Kürt işadamı konuştu

TÜSİAD'ın yönetiminde bölgesel dengesizlikleri çözmeyi amaçlayan komisyonun başına geçen Kürt işadamı Tarkan Kadooğlu, Kürtlerin yüzde 95'i ayrılık düşünmediğini söyledi. Kadoğlu'na göre kim İstanbul'u bırakmak ister ki..

Kadoğlu, "Coğrafya da buna uygun değil. Mesela ben İstanbul'daki ofisimden denizi seyrederken, neden bu ülkeden gideyim ki. Kimse kusura bakmasın bu ülke hepimizindir" dedi. Patronlar Kulübü Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD), Kürt açılımını Güneydoğu'nun terörden en çok çekmiş illerinden olan Şırnak'a bağlı Cizre kökenli Tarkan Kadooğlu'nu yönetimine alarak yaptı.

YÖNETİME NASIL GİRDİ

Eski başkanlardan Ömer Sabancı, bir Güneydoğu gezisinde keşfettiği Kadooğlu'na 2008'de "Gel, TÜSİAD'a üye ol" daveti yaptı. O da memnuniyetle davete icabet etti. Ümit Boyner, başkan olunca onu yönetime "yedek" ten aldı.

Boyner, bir Diyarbakır gezisinde bölgedeki işadamlarıyla halay çekerken Kadooğlu, halayın başında yer aldı. Halay fotoğrafı medyada yayınlandı ve "Kim bu adam?" soruları gündeme geldi. Kim olduğunu herkes merak ederken, son Genel Kurul'da başkan seçilen Muharrem Yılmaz'ın yönetim kuruluna bu kez asil üye olarak girdi ve dikkatleri de üzerine çekti.

22 YAŞINDA BAŞA GEÇTİ

O genç adam, babası Cemallettin Kadooğlu'nun Cizre'de ve Gaziantep'te kömür ticaretiyle, kömür ocakları işletmesiyle kurduğu şirketin başına 1995'de daha 22 yaşında iken geçti. Aileyi ikna ederek kömürü bırakıp petrole yöneldi. Petrol taşımacılığı, depoculuk, gıda ve enerjiye girdi.

Ayçiçeği yağıyla markalaşan "Bizce"nin büyümesine özen gösterdi, başta Ortadoğu şimdi 20 ülkeye ihracat yapıyor. Enerji alanında Kars'ta Aras nehri üzerine iki baraj inşa ediyor. Grubun merkezi Gaziantep görünse de İstanbul, Ankara ve İzmir yanında Cizre'de de şirketler mevcut.

Bugün'den Perihan Çakıroğlu'nun haberine göre, ticareti çocukken öğrenen Kadooğlu, aile şirketini bugün 1 milyar 150 milyon dolarlık ciroya ulaştırmayı başardı. Direkt 1200 kişiye dolaylı olarak da yaklaşık 6 bin 500 kişiye iş ve aş sağlıyor.

YÖNETİMDE BİR TEK BEN VARIM

* Sizi TÜSİAD'ın yönetimine giren ilk Kürt işadamı olarak tanıyoruz. Dernekte başka Kürt üyeler de var mıdır?

Yönetimde bir tek benim ama üye olarak başkaları da var. Böyle bir ayrım da yok zaten TÜSİAD'da. Dernek, kendisi hür, vicdanı hür üyelere sahiptir.

* Barış sürecinden sonuç alınır mı?

Bu süreci biz çok önemsiyoruz. Yıllardan beri de söylediğimiz budur. Şimdi kan kanla temizlenmiyor. Eğer Türkiye olarak bizim büyük hedefimiz varsa ki var, eğer ağabey olacaksak, Ortadoğu'nun büyüğü olacaksak, eğer ileri ülkeler sıralamasına girmek istiyorsak öncelikle içimizdeki bu sorunu çözeceğiz.

TÜRKİYELİ'YİZ DİYEBİLMEMİZ LAZIM

* Yeni anayasada tam olarak neler istiyorsunuz? Mesela, "Kardeşim, Kurtuluş Savaşı'nı birlikte yaptık, öyleyse neden anayasada Türk ve Kürt olarak biz de yer almıyoruz" düşüncesinde misiniz?

Tabii ki, bir tanım yapmakta bir sakınca yok. Eğer bu ülkeyi biz beraber kurtardık diyorsak, Çanakkale'de her tarafta hepimizin şehitlerinin kanı varsa bu kırmızıya, kana bulanan bir bayrağı beraber üretmişsek buna bedel ödemişsek, anayasada da birlikte olmakta bir sıkıntı yok. Ne olacak ki, Kürtler de söylensin, diğer etnik gruplar da söylensin. Biz Türkiyeli'yiz diyebilmemiz lazım. Bugün her platformda da dile getiriyorum. Eğer referandum yapılsa Kürtler'in yüzde 95'i bu ülkenin bütünlüğünden yana olur. Kesinlikle bu böyledir.

İSTANBUL'DAKİ 3 MİLYON KÜRT DENİZİ BIRAKIP GİTMEZ

* Kürtlerin yüzde 95'i gerçekten "Biz Türkiye'den ayrılmak istemiyoruz" der mi?

Mecburen diyecekler, çünkü bir ayrışma beklentileri yok. Dikkat ederseniz, Osmanlı'dan beri Türkler'e sadık kalan tek millet Kürtler'dir. Coğrafyamız da ayrılığa izin vermiyor. İstanbul'da 3 milyon Kürt olduğu tahmin ediliyor. Şimdi ben ayrılırsam ofisimden İstanbul'u ve denizi seyretmeyecek miyim? Bu ülkeden gidecek miyim? Kimse kusura bakmasın bu ülke hepimizindir. Ben yatırım yaparken de hiçbir ayrım yapmıyorum.

ŞİDDET DURMADAN YATIRIM ZOR

* Güneydoğu'ya yatırım mevsimi ne zaman açılacak?

2012'de baktığınız zaman yaklaşık 58 milyar liralık bir teşvik yapılanması olmuştu. Bunun 4.5 milyar lirası, Doğu ve Güneydoğu'daki 6'ıncı bölgeye ayrılmış. Bu da yüzde 7.5'a tekabül ediyor. Cumhuriyet tarihindeki en kapsamlı teşvik paketi çıkarıldı. Herkes dedi ki, "Güneydoğu'ya, Doğu'ya teşvik kıyağı oldu." Ama bakıyorsunuz ki, bu bölgeler yine de hiç faydalanamamış. Şiddet ortamı olan bir bölgede insanların yatırım yapmasını beklemek mümkün değil. Sermayedar korkak ve ürkektir. Hükmetmediği, rahat etmeyeceği bir yere de yatırım yapmaz. Bölgede ve ülkedeki şiddet dursun, yatırım yapmak da işadamları olarak bizim görevimiz. Sadece TÜSİAD üyeleri değil, hepimiz yatırım yapmak zorundayız.

100 MİLYAR DOLAR BÖLGEYİ UÇURURDU

* Bölgesel tecrübelerinizi TÜSİAD'la birlikte hangi yollarla Güneydoğu'ya aktaracaksınız?

O bölgede 30 yıldan beri süregelen bir çatışma var. Şimdi bunları yan yana koyduğumuz zaman ve 30 yıldır da ülkede 300-400 milyar doların yandığı da söyleniyor. Şimdi, 400 milyar dolardan bahsedelim ama 100 milyar dolar o bölgenin her yerini fabrikalara boğar. O bölgedeki işsizlik de sıfıra iner. Bunun hepsinin başında şiddet olaylarının durması yatar.

SADECE FAKİR DAĞA ÇIKMIYOR

* Ticaretle uğraşan bir ailenin çocuğu olmasaydınız siz de "dağ"a çıkar mıydınız?

Dağa çıkar mıydınız derken, sadece dağa çıkan insanlar demek de yanlış. O dağa çıkanların arasında zengini de fakiri de vardır. Yani sadece yoksul dağa gidiyor demek de yanlış. Belki yoksulluk bu işin bir parçası ama esas temeline inmek gerekir. Yıllardan beri süregelen yanlış politikaları göz önüne getirdiğiniz zaman, hiçbir olayı sadece bir terör veya askeri bir olay olarak görüp değerlendirmemek lazım. Öyle olsaydı, bu iş çözümlenirdi. Çok nettir, bu iş ülkenin meselesidir, bir Kürt meselesidir.

* Başbakan Kürt meselesi demiyor ama...

Bana göre Kürt meselesidir. Sadece Kürtlerin hak ve özgürlükleri verilmekle de gene bu sorun bitmeyecektir. Bu sorunu çözmek için genel uzlaşı ve genel bir afla herkese siyaset yapma hakkının verilmesi lazım. Demokratik adımların çok net bir şekilde atılması lazım. İnsan haklarına saygılı AB'deki müreffeh bir hayata ulaşmamız gerekir ki bu olaylar bitsin.

ÜLFET NİNEMİN SUÇU NEYDİ?

* Anayasa'da mutlaka Kürtçe eğitim olmalı mı?

Biz şunu diyoruz; Bugün Kanal Şeş, serbest bırakıldı. Kimse, onu illa da seyredeyim demedi, ülke de bölünmedi. İsteyen Türkçe, isteyen Kürtçe dinliyor. Bu gibi adımların atılması lazım. Bence Kürtçe eğitim vermekte de hiçbir sıkıntı yoktur. Neticede resmi ana dil Türkçedir. Ben 6-7 yaşına kadar Türkçe bilmiyordum. Benim Ülfet Ninem ölünceye kadar bir radyoda bir televizyonda Kürtçe dinlemeye hasretti. Çünkü kendisi hiç Türkçe bilmiyordu. Ninemin suçu neydi peki? O insan yıllarca bunu göremedi. İnsan hakları diyoruz, demokrasi diyoruz bunların yapılması lazım.