Fatih Dönmez: Yenilenebilir enerjide Avrupa'da 5'inci, dünyada 12'nci sıradayız

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Dönmez, yenilenebilir enerjide Türkiye'nin payının artması gerektiğini belirterek, şu anda gelinen aşamayı gözler önüne serdi.

Tarayıcınız video desteklemiyor!

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü tarafından Eskişehir-Ankara kara yolu üzerinde oluşturulan "Sıfır Atık Kazanım Ormanı"nda fidan dikim törenine katılan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, burada yaptığı konuşmada, "Sıfır Atık Projesi"ne değindi.

Bakan Dönmez, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan'ın himayesinde yürütülen "Sıfır Atık Projesi"nin, dünyada parmakla gösterilen örnek çevreci projelerden birisi olduğunun altını çizdi.

Atmosfere salınan her emisyondan dünyada yaşayan 8 milyar insanın etkilendiğini anlatan Dönmez, şu bilgileri paylaştı:

"Paris İklim Anlaşması'na taraf olduk"

Onun için de zaten iklim değişikliği programları, iklim değişikliğiyle mücadele programları uluslararası ölçekte, uluslararası toplumun sahiplendiği ve birtakım taahhütlere bağlandığı alanlardan birisi olmuş. Biz de en son Paris İklim Anlaşması'na taraf olduk ve geçtiğimiz yıl da Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden onaylanarak geçirdik. Ardından da Sayın Cumhurbaşkanımız 2053 yılında net sıfır emisyon hedefi ortaya koydu. Yani karbon emisyonlarının sıfırlanması bizim hiç karbondioksit salmayacağımız anlamına gelmiyor. Anlamı şu; Ne kadar karbon salıyorsan o kadar karbonu tutman gerekiyor. Türkiye'de ortalama 550-560 milyon ton karbondioksit salınımı söz konusu. Peki ne kadarını tutuyoruz? 80-90 milyon ton aralığında tutuyoruz. Demek ki daha 400 milyon veya 380 milyon tonluk açığımız var. Bu şu anlama geliyor. 2053'te karbondioksit salınımını bu seviyelerde tutarsak, tutmamız gereken seviye 560 milyon tona ulaşacak. Bu da teorik olarak mümkün değil.

"Karbon salınımını azaltmamız gerek"

Bunu nasıl başaracağız? 560 milyon tonu yarı yarıya azaltacağız. Yutak alanları o seviyeye getireceğiz ki net sıfırı yakalayalım. Yutak alanlarımızın başında da işte şimdi bugün fidan dikeceğiz, ağaçlarımız, ormanlık alanlarımız geliyor. Bunların sayısını arttırmamız gerekiyor. Yaklaşık 80-90 milyon tonluk yutak alanın hemen hemen yüzde 90'ı ormanlık alanlardan geliyor. O tarafı da arttırmamız gerekiyor, ama karbon salınımını azaltmamız gerekiyor.

"Karbondioksit salınımının büyük bir kısmı enerji sektöründen geldi"

Bakan Dönmez, şu andaki karbondioksit salınımının büyük bir kısmının enerji sektöründen geldiğine işaret ederek, şöyle konuştu:

Yani bizim bakanlığımızın sorumlu olduğu alandan geliyor, yüzde 70'i enerji sektörüne ait. Elektrik üretim ve ısınma amaçlı, hatta ulaştırmada kullanılan otomobillerimizin egzozlarından çıkan miktarlar bunların hepsi emisyonu artıran değerler. Geçtiğimiz yıl Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile bizim ekiplerimiz aylar boyu bir çalışma yaptı işte 'bu net sıfırı nasıl sağlayabiliriz' diye. Öncelikli olarak yenilenebilir enerjinin payını artırmamız gerekiyor. Aslında çok iyi seviyedeyiz. Baktığımızda Avrupa'da 5'inci, dünyada 12'nci sıradayız. Şu anda kurulu gücümüzün yüzde 55'i yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanıyor. 105 bin megavata ulaştı. Bunun 55 bin megavatı işte rüzgar, güneş, su, biyokütle, jeotermal gibi kaynaklardan sağlanıyor. Bunun miktarını, kapasitesini artıracağız.

"Enerjisiz hayat mümkün değil"

Yenilenebilir enerji kaynaklarının, ihtiyacın tamamını karşılamaktan uzak olduğunu belirten Dönmez, bunun nedeninin, söz konusu kaynakların kesintili nitelik taşıması olduğunu bildirdi.

"Yenilenebilir kaynaklar meteorolojik şartlara yakından bağlı"

Yenilenebilir kaynakların meteorolojik şartlara yakından bağlı olduğunu dile getiren Dönmez, şunları kaydetti:

Yağmur yağmazsa hidrolik santralinize, barajlarınıza su dolduramazsanız nasıl üreteceksiniz elektriği? O hidrolik santralin yakıtı su. Güneş gündüz var, akşam yok. Ama elektriğe asıl akşam ihtiyacımız var. Şu anda bulunduğumuz yerde mesela rüzgar hiç esmiyor. Sanmayın ki o tribünlerde sürekli 7-24, 365 gün hep aynı şekilde esiyor. Orada da esmiyor. Kapasite kullanım faktörü, rüzgar santrallerinde Türkiye'de ortalama yüzde 30-35 aralığında. Bu şu demektir; 100 megavatlık gücünüz var, yıl ortalaması 30-35'i geçmiyor.

"Asıl ihtiyacımızı karşılayacak olan enerjiyi nükleer güç santrallerinden karşılayacağız"

Biz bunu nereden karşılıyoruz? İşte doğalgaz ve kömür santralleri... İnşallah yavaş yavaş kömür santrallerinden çıkacağız. Belki ardından doğalgaz santrallerinden çıkacağız. Ama bizim asıl ihtiyacımızı karşılayacak olan enerjiyi nükleer güç santrallerinden karşılayacağız. Şimdi sağda solda nükleer güç santrallerine karşı olanlara hatırlatmak, söylemek istiyorum. Şöyle geçtiğimiz yıl bir Avrupa'nın haline baksınlar. Kriz yaşadılar değil mi? Doğal gaz gelmeyince bırakın nükleer santralleri, devre dışı bıraktıkları kömür santrallerine bile dünyanın dört bir tarafından harıl harıl kömür aradılar. Çünkü enerjisiz hayat mümkün değil. Sanayinin çarklarını nasıl döndüreceksiniz? Gerçekçi olmak gerekiyor. Uzun dönemli planlamalarla gideceksiniz. Onun için Türkiye'de nükleer güç santrallerinin sayısı önümüzdeki dönem de her halükarda artması gerekiyor ki net sıfır hedefini yakalayalım.

"Tüketim verimle olmalı"

Fatih Dönmez, insanoğlunun tükettikçe bir atık üreteceğine değinerek, tüketimin verimle olması gerektiğini vurguladı.

"Verimlilik, hayatımızın her tarafında dikkat etmemiz gereken alan"

İsraf etmemenin önemine dikkati çeken Dönmez, şu ifadeyi kullandı:

'Benim param var, ne olacak, ödeyebiliyorum. Musluğu açayım sonuna kadar, elektriklerin hepsini açayım' deme lüksümüz yok. Çünkü sizin karbon ayak iziniz, günlük kullanımlarınız ve hayat tarzınızla yakından ilgili. Bir yere giderken bir kişi gitmek yerine, 3-4 kişi gittiğiniz zaman o aracın karbon emisyonunu dörde bölüyorsunuz. Uçakta seyahat ettiniz. 180 kişilik uçak. 80 kişi gitse de 180 kişi gitse de aşağı yukarı karbon emisyonları aynı. Demek ki verimlilik, hayatımızın her tarafında dikkat etmemiz gereken alan. Oldu ya atık da ürettik, üretmek zorundayız. Ama atığı da ekonomik olarak değerlendirmek zorundayız. Türkiye'de çok iyi atıktan enerji üretiyoruz. İngilizcesi 'waste to energy'. Ne demek? Atığı da değerlendiriyorsunuz.

"Metanın sera etkisi karbondioksite göre 24 kat daha fazla"

Özellikle organik atıkların metan saldığını kaydeden Dönmez, metanın sera etkisinin karbondioksite göre 24 kat daha fazla olduğunu aktararak, sözlerini şöyle tamamladı:

Onun için evsel veya hayvansal atıkları vahşi bir şekilde depolarsanız, karbondioksite göre çevreyi 24 kat daha fazla olumsuz etkilemiş olursunuz. O açıdan da biz yenilenebilir enerji kaynakları yasasına şöyle bir hüküm koyduk; Eğer atıktan enerji üretirse ürettiğin enerjiyi ben gerekirse piyasa değerinin üzerinde alım garantisi vererek alacağım ki enerjisinden istifade etsin diye. Bakın o teşvikle bugün Türkiye'de 2 bin 300 megavatlık bir biyogaz biyokütle tesisine sahibiz. Aşağı yukarı Eskişehir'in iki katı büyüklüğünde bir şehrin elektriğini atıktan elde edilen enerjiyle karşılıyoruz demektir. Bu ve benzeri teşviklerimiz, desteklerimiz hiç şüphesiz devam edecek. Geçmişte tabii ne güneş santrallerimiz, ne rüzgar santrallerimiz vardı. İnşallah bunların sayıları, kapasiteleri artacak. Belki 2050'li yıllarda akaryakıtı gündemimizden çıkartır hale geleceğiz. Elektrikli araçlarımız daha çok olacak veya hidrojen yakıtlı araçlarımız çoğalacak.

Kaynak: Anadolu Ajansı (AA)

Ekonomi Haberleri

  1. Hazine ve Maliye Bakanlığı: Türkiye'nin dijital Gelir İdaresi vizyonu gerçek oldu
  2. Abdulkadir Uraloğlu: 2024'te 4 bin 579 gemi denetlendi
  3. İstanbul'un Fatih ilçesinde 2 İETT otobüsü çarpıştı
Sonraki Haber