Boğaziçi'nin yalıları aşı boyasının son izlerini taşıyor
Boğaz'ın incileri yalılar Osmanlı'nın izlerini günümüze taşırken, dış cephe renkleri ve boyaları ile de göz dolduruyor. Uzmanlara göre, zaman geçtikçe yalılardaki aşı boyası örnekleri artık daha az görülüyor.
İstanbul'un sembolü tarihi yalılar, "Boğaz'ın incileri" olarak nitelendiriliyor.
Birer kültürel miras olarak öne çıkan yalılar, zamanın yıkıcı etkisine karşı savaş halinde.
İstanbul Boğazı'nın iki kıyısını süsleyen, masmavi sularda kırmızıya çalan kızıl rengiyle dikkati çeken doğal aşı boyalı yalılar, geçen zamana ve mimaride modernleşmeye rağmen özgünlüğünü koruyor.
AŞI BOYASI KIRMIZI DEMİR CEVHERİNDEN ELDE EDİLİYOR
Osmanlı döneminde yaygın kullanılan kırmızı demir cevherinden elde edilen doğal aşı boyasıyla renklendirilen yalılar, Boğaz'ın masmavi suları arasında kızıl rengiyle ilk bakışta göze çarpıyor.
Dış etkenlere karşı dayanıklılığı ve koruyuculuğuyla bilinen aşı boyasına sadece yalılarda değil, Çengelköy, Vaniköy, Arnavutköy, Bebek, Rumeli Hisarı, Anadolu Hisarı, Kuzguncuk, Kandilli ve Kanlıca gibi semtlerdeki ahşap yapılarda da rastlanıyor.
ORİJİNAL AŞI BOYASI UYGULAMASININ SON ÖRNEKLERİ
Aralarında Kont Ostrorog, Sadullah Paşa ve Halet Çambel yalılarının da olduğu bu yapılar, orijinal aşı boyası uygulamasının son örneklerini taşırken, bölgedeki bazı ahşap binalar geçirdikleri restorasyon çalışmalarının ardından bu özelliğini yitiriyor.
Uygulaması sentetik boyalara göre zahmetli olduğundan kullanımı azalan aşı boyasının yerine ahşap yapılarda, yine aşı kırmızısına benzeyen kimyasal boyalar tercih ediliyor.
"KAHVERENGİ VE SARI TONLARI DA VAR"
İstanbul Medipol Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Mimarlık ve Şehir Planlama Bölümü Öğretim Üyesi, sanat tarihçisi Doç. Dr. Zeynep Emel Ekim, aşı boyasının toprakta bulunan ve demir oksit içeren bir mineral olduğunu, kırmızı renginin yanında kahverengi ve sarı tonlarının da bulunduğunu söyledi.
Ekim, aşı boyasına Paleolitik Çağ'da mağara resimlerinde rastlanıldığını ve doğal bir boya olduğu için insanlık tarihi boyunca kullanıldığını anlattı.
TIBBİ AMAÇLI KULLANIM
Aşı boyası uygulamasının Anadolu'da da olduğunu, özellikle ahşap camilerin kalem ve nakış işlemelerinde yaygın olarak kullanıldığını anlatan Ekim, sivil mimaride yapıların dış cephesini renklendiren boyanın aynı zamanda tıbbi amaçlı kullanımı olduğuna da işaret etti.
KURŞUN İÇERİKLİ ASTAR VE MACUN ÇEKİLDİKTEN SONRA UYGULANIYOR
Doç. Dr. Ekim, aşı boyasının mermer, taş ya da kagir üzerine değil yalı, köşk ve konaklardaki gibi ahşap yapılar üzerine uygulanabildiğini, İstanbul'da ahşap yapıların hakim olduğu dönemin gözde boyası olduğunu dile getirerek şu bilgileri verdi:
Öncelikle cephedeki ahşap kaplamanın temiz olması lazım. Genelde mesela çam oluyor. Bozuk yüzeyler zımpara oluyor ya da böcekler varsa mantarlaşmadan değiştirilmesi lazım. Sülyen denilen, kurşun içerikli bir astar çekiliyor, ondan sonra macun. Macunun içinde de Osmanlı beziri var. Tabii İngiliz beziri de kullanılıyor o dönemde ama Osmanlı beziri, kaynatılmış şekilde olduğu için daha sağlam. Bunun içinde üstübeç denilen yine kurşun bazlı bir madde var. Bu Osmanlı beziri ve üstübeç, eskiden camlarımızda macunlar vardı, öyle sert bir macun hazırlanıyor. Bu macun da tabii ki sonra zımpara ediliyor. Ama macunu çok iyi yedirmek, çok kuvvetli bir şekilde sürmek lazım. Sonra macunun üstüne aşı boyası uygulanıyor. Gerekirse iki kez geçilmesi lazım.