Adnan Menderes'in idam edilişinin ardından 63 yıl geçti

Zamanın Başbakanı Adnan Menderes'in 17 Eylül 1961'de idam edilmesinin üzerinden bugün tam 63 yıl geçti. O dönem yaşananlar ise tarihte kara bir leke olarak yer aldı.

Tarayıcınız video desteklemiyor!

Bugün 17 Eylül 2024...

Adnan Menderes'in idam edilmesinin üzerinden 63 yıl geçti.

Türkiye’nin demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçen gelişmelerden biri, başbakanı ve bakanları idama götüren süreç oldu.

27 Mayıs 1960 askeri darbesinin ardından, sözde Yassıadada yargılamaları ile Adnan Menderes ile bakanlar Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu idam edildi.

16-17 Eylül 1961’de yaşanan olayların üzerinden 63 yıl geçti. Ancak bu acı tablo, hala unutulmadı...

ADNAN MENDERES'İN HAYATI

Ali Adnan Menderes, 1899 yılında Aydın'da dünyaya geldi. Annesi Tevhide Hanım, babası Ethem Bey ve ablası Melike'yi verem hastalığından kaybeden Ali Adnan, okulunu bitirmesinin ardından dedesi Hacı Ali Paşazade'nin kendisine miras bıraktığı Çakırbeyli Çiftliği'nin başına geçti.

Çiftliğin büyük bir bölümünün köylüler tarafından kullanıldığını fark eden Menderes, 1932 yılında çiftliğin bu bölümünü tapu terki yoluyla köylülere bıraktı. İzmir'in tanınmış ailelerinden Evliyazadelerin kızı Fatma Berrin Hanım ile 2 Eylül 1928'de evlenen Menderes'in bu evliliğinden Yüksel, Mutlu ve Aydın adında üç çocuğu oldu.

Siyasi kariyerine Serbest Cumhuriyet Fırkasında başlayan Menderes, bu parti kurulmadan önce CHP'den bir teklif almış ancak kabul etmemişti. Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın feshedilmesinin ardından Menderes, Celal Bayar, İttihat ve Terakki Mektebi'nden hocası Vasıf Çınar ve çok iyi tanıdığı Halit Onaran ile görüşmesi sonrasında CHP'ye katıldı.

CHP'DE GÖREVE BAŞLADI

CHP il yönetiminde göreve başlayan Menderes, parti teşkilatını Aydın'da yeniden kurdu. Mustafa Kemal Atatürk, Aydın'ı ziyareti kapsamında ilk başta kendisine iletilen "Eski SCF'liler il yönetimini ele geçirdi" iddiası üzerine CHP il yönetimini ziyaret etmek istememiş ancak heyetin ısrarı üzerine ziyaret gerçekleşmişti.

ATATÜRK'LE GÖRÜŞTÜ, MİLLETVEKİLİ OLDU

Bu ziyaret kapsamında bir araya gelen Atatürk ve Menderes arasında soğuk başlayan görüşme 4 saat sürdü. Menderes'in görüşleri Atatürk'ün dikkatini çekti ve bunlardan bir rapor hazırlamasını istedi. Menderes, hazırladığı raporu Atatürk'e iletti.

1931 yılındaki erken seçimde aday olmadığı halde milletvekili seçilen Menderes, kendisini aday listesine Atatürk'ün koyduğunu öğrendi.

Menderes, 1935, 1939, 1943 seçimlerinde CHP Aydın Milletvekili olarak aralıksız 14 yıl parlamentoda CHP grubunda görev aldı. Menderes, hükümetin Toprak Reformu Tasarısı'nın 1945'te Meclis'teki görüşmeleri sırasında sergilediği karşı duruş sonrasında siyaset sahnesinde tanınan bir isim haline geldi.

PARTİ TÜZÜĞÜNDE DEĞİŞİKLİK İSTEDİ

İzmir Milletvekili Celal Bayar, Aydın Milletvekili Adnan Menderes, İçel Milletvekili Refik Koraltan ve Kars Milletvekili Fuat Köprülü, 7 Haziran 1945'te CHP Meclis Grubu'na kanunlardaki ve parti tüzüğündeki antidemokratik hükümlerin kaldırılmasını içeren bir önerge verdi.

Türk siyasi hayatına "Dörtlü Takrir" olarak geçen önergenin verilmesinin ardından Celal Bayar'ın deyimiyle "partide fırtına koptu".

Parti içindeki çatışma üzerine Başbakan Şükrü Saracoğlu, basın toplantısı düzenleyerek Türkiye'de demokrasi olmadığına inananların hükümete gazete kapatma yetkisi veren Basın Kanunu'nun 50. maddesini gerekçe gösterdiklerini ancak bunun savaş yıllarının getirdiği bir tedbir olduğunu savundu.

Menderes'in Başbakan Saracoğlu'nun demecini gazete köşesinden değerlendirmesi parti içindeki rahatsızlığı daha da artırdı.

PARTİDEN İHRAÇ EDİLDİ

Başbakan Saracoğlu'nun başkanlığında 21 Eylül 1945'te toplanan Parti Divanı, ülkede demokrasi olmadığını savunan Fuat Köprülü ve Adnan Menderes için ihraç kararı aldı. Refik Koraltan, ihraç kararını eleştirdiği için partiden uzaklaştırıldı. Celal Bayar ise Basın Kanunu'nun haberleşme hürriyetini sınırlayan 17. ve 50. maddelerinin değiştirilmesine dair tasarısı CHP Grup Toplantısı'nda reddedildiği için istifa etti.

DEMOKRAT PARTİ'NİN KURULUŞU

Demokrat Parti (DP); 7 Ocak 1946'da Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuat Köprülü ve Refik Koraltan tarafından kuruldu.

Demokrat Parti'nin kuruluşu üzerinden 4 ay geçmeden erken seçim kararı alınarak önce yerel, ardından genel seçim sürecine girdi. 26 Mayıs 1946'da yapılan yerel seçimlere girmeme kararı alan Demokrat Parti, partilileri sandığa gidip gitmemekte serbest bıraktı.

CHP'nin kazandığı 1946 genel seçimlerinde Menderes, memleketi Aydın'dan değil bu kez Kütahya'dan milletvekili seçildi.

DP Meclis Grubu'nda görev dağılımı yapılarak Meclis Grup Başkanlığına Celal Bayar, Grup Başkan Vekilliğine Fuat Köprülü, Yönetim Kurulu üyeliklerine Adnan Menderes, Emin Sazak, Yusuf Kemal Tengirşenk, Fuat Hulusi Demirelli, Ahmet Tahtakılıç ve Saim Ergenekon seçildi.

1950 SEÇİMLERİNDE ZAFER KAZANDI

CHP Hükümeti 1 Mart 1950'de genel seçimlerin 14 Mayıs 1950'de yapılmasına karar verdi. Halkın Demokrat Parti'ye ilgisi, aday listelerinde de kendisini gösterdi. Büyük bir seçim kampanyası başlatan Demokrat Parti'de milletvekili adaylığına yoğun talep oldu. Adnan Menderes de İstanbul'dan milletvekili seçildi.

Seçimlerde, Demokrat Parti yüzde 53 oy oranıyla, Meclis'in yüzde 84'üne sahip oldu.

Seçim sonuçlarının ardından Demokrat Parti Grubu'nda yapılan oylama sonucunda Bayar'ın Cumhurbaşkanı olmasına karar verildi.

Adnan Menderes, Bayar'ı evinde ziyaret ederek Fuat Köprülü'nün başbakan olmasını önerdi. Bunun üzerine Bayar, "Başvekil sizsiniz Adnan Bey" diyerek Menderes'in parti liderliğini de almasını istedi.

22 Mayıs'ta kabinesini oluşturan Menderes, parti programını Demokrat Parti'nin 28 Mayıs'taki grup toplantısında açıkladı.

Menderes, Demokrat Parti'nin seçim zaferini şu ifadelerle yorumlamıştı:

"14 Mayıs, bir devre son veren ve yeni bir devir açan müstesna ehemmiyette tarihi bir gün olarak daima anılacaktır. Bu tarihi günün hatırasını yalnız partimizin değil Türk demokrasisinin bir zafer günü olarak yad ediyoruz.."

EZAN ASLINA DÖNDÜRÜLDÜ

Menderes, Demokrat Parti iktidarında, Anadolu halkı tarafından kabul görmeyen çok sayıda politikaya son verdi. Dini özgürlüklerle ilgili attığı adımlar kapsamında Menderes, 1932 yılından itibaren Diyanet İşleri Başkanlığının talimatıyla uygulanan "Arapça ezan okuma yasağı"nı 18 yıl aradan sonra kaldırdı. Hükümet tarafından ezanın okunma şekli müezzinlere bırakıldı.

DİNİ EĞİTİM YENİDEN VERİLMEYE BAŞLANDI

Eğitim ve öğretim kurumlarından laiklik adına kaldırılan din eğitimi, Menderes döneminde, dördüncü sınıftan itibaren velinin isteğine bağlı olarak yeniden verilmeye başlandı.

"TÜRKİYE MÜSLÜMAN BİR DEVLETTİR"

Menderes'in İzmir İl Kongresi'nde yaptığı konuşmadaki şu ifadeleri oldukça dikkati çekmişti:

"Şimdiye kadar baskı altında bulunan dinimizi baskıdan kurtardık. İnkılap softalarının yaygaralarına ehemmiyet vermeyerek ezanı Arapçalaştırdık. Mekteplerde din derslerini kabul ettik. Radyoda Kur'an okuttuk. Türkiye bir Müslüman devletidir ve Müslüman kalacaktır. Müslümanlığın bütün icapları yerine getirilecektir."

Menderes Hükümeti tarafından, 25 Temmuz 1950'deki Bakanlar Kurulu toplantısında Kore'ye askeri bir kuvvet gönderilmesine karar verildi.

CHP'liler asker gönderme kararı alınırken kendilerine ve TBMM'ye danışılmamış olmasını eleştirdi. Bütün eleştirilere rağmen Türk askerinin Kore'deki başarısı Türkiye'nin NATO'ya üye olmasında etkili oldu.

Türkiye tarafından NATO'ya girmek için ilk başvuru 11 Mayıs 1950'de yapılmıştı. Adnan Menderes Hükümeti döneminde ise Türkiye, 1952'de NATO'ya tam üye olarak kabul edildi.

Menderes, seçimlerin ardından parti içinde bir özeleştiriye giderek seçim sonuçlarını teşkilatın yeterince çalışmamasına, basında yer alan yalan haberlere bağladı.

TAHKİKAT KOMİSYONU ELEŞTİRİLDİ

18 Nisan 1960'ta TBMM'de "muhalefet ve basının faaliyetlerini incelemek" amacıyla Demokrat Partili 15 milletvekilinden oluşan Tahkikat Komisyonu kuruldu. Bu komisyon nedeniyle, CHP yöneticileri Demokrat Parti'yi diktatörlüğe gitme amacında olmakla suçladı.

ÖĞRENCİ GÖSTERİLERİ

CHP Genel Başkanı merhum İsmet İnönü "Şartlar tamam olduğu zaman milletler için ihtilal meşru bir haktır." şeklindeki meşhur sözünü, bu komisyonun kurulmasının hemen ardından ifade etmişti.

Basında yer alan iddialar ve oluşturulan hava, büyük öğrenci olaylarının yaşanmasına neden oldu. İlk büyük öğrenci gösterisi 19 Nisan'da Kızılay'da düzenlendi.

KALKINMA ATILIMLARI

Devletin ekonomik hayata müdahalesini yoğun bir şekilde eleştiren Menderes, iktidara geldiği ilk günden itibaren ekonomide liberal bir politika izledi. Menderes'in gerçekleştirdiği politikalarla ekonomide kalkınma dönemine giren Türkiye'de, serbest piyasa ekonomisine geçişe hız verildi.

İthalata getirilen kısıtlamaları kaldıran Menderes hükümeti tarafından kredi faizleri düşürülerek özel sektörün daha fazla kredi kullanımı teşvik edildi. Gelen kredilerin özellikle tarım alanında kullanılması önerilirken tarımda makineleşme çalışmaları başladı.

Yabancı sermaye girişini teşvik etmek amacıyla yasal mevzuat hazırlanarak KİT'lerin özel sektöre devri öngörüldü.

Marshall Planı'nın da katkısıyla ülkede yeni sanayi tesisleri kuruldu. 1954 yılında Türkiye Vakıflar Bankası kuruldu. Bu dönemde Türkiye'nin gayrisafi milli hasılası yılda ortalama yüzde 9 büyüdü.

"BİR BAŞBAKANIN BOĞAZINI SIKIYORSUN"

Öğrenciler, bu olayların ardından "555K" koduyla, 5 Mayıs'ta saat 5'te Kızılay Meydanı'nda toplandı. Adnan Menderes, kendisine karşı eylem yapılan yere giderek, eylemcilerin arasına girdi. O sırada bir genç Menderes'in boğazını sıktı. "Ne istiyorsun?" diye sorduğu gençten "Hürriyet istiyorum." cevabını alan Menderes, "Bir başbakanın boğazını sıkıyorsun bundan âlâ hürriyet mi var?" ifadelerini kullandı.

İstanbul Beyazıt Meydanı'nda üniversite öğrencilerinin eylemi sırasında orman fakültesi öğrencisi Turan Emeksiz, polis kurşunuyla hayatını kaybetti.

ASILSIZ İDDİALAR PEŞ PEŞE GELDİ

Yaşanan bu hadiseden sonra basında doğruluğu kanıtlanamayan haberlere yer verildi. Menderes'in "öğrencileri toplatarak kıyma makinelerinden geçirdiği, cesetlerini asfalta karıştırdığı" iddiaları, kamuoyunda tepkiyle karşılandı ancak bu iddiaların gerçek olmadığı, 1960 askeri darbesinden sonra Milli Birlik Komitesi'nin bu öğrencilerin tespiti için açtığı araştırma komisyonuna hiçbir ailenin başvurmamasıyla ortaya çıktı.

27 MAYIS 1960 ASKERİ DARBESİ

Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki bazı general ve subayların oluşturduğu 38 kişilik Milli Birlik Komitesi, 27 Mayıs 1960'ta sabaha karşı yönetime el koydu.

Adnan Menderes, aynı gün yurt gezisi kapsamında bulunduğu Kütahya'da Albay Muhsin Batur tarafından gözaltına alınarak Ankara'ya götürüldü ve daha sonra diğer tutuklu Demokrat Parti üyeleriyle Yassıada'da hapsedildi.

Yassıada'daki yargılamalar, 14 Ekim 1960'ta başladı ve 15 Eylül 1961'de karara bağlandı. Yargılamalar sonucunda Adnan Menderes 17 Eylül 1961'de Yassıada'da idam edildi.

MENDERES'İN SON SÖZLERİ

Menderes'in son sözleri ise "Devletim ve milletime ebedi saadetler dilerim." oldu. "Kimseye dargın değilim, kırgınlığım yok." diye de ekledi.

Darbecilerin öfkesi idamla da dinmedi. Aydın Çakırbeyli'de Adnan Menderes'in adını taşıyan Demokrasi Müzesi o günlere dair hatıralarla dolu.

Adnan Menderes'in ölümünden sonra Menderes ailesine ekonomik ambargo uygulandı. Adnan Menderes'in eşi berrin hanım, oğlu Aydın Menderes'i okutmak için gümüş şekerliğini Pakdemirli ailesine hediye etmek zorunda kaldı.

Merhum Başbakan Menderes, acı olayın her yıl dönümünde köyünde anılıyor.

DEMOKRASİ ŞEHİDİ

Menderes, "demokrasi şehidi" olarak tarihine geçti.

İTİBARI İADE EDİLDİ

TBMM tarafından 11 Nisan 1990'da kabul edilen bir kanunla Adnan Menderes ve onunla birlikte idam edilen arkadaşlarının itibarları iade edildi.

Aynı kanun uyarınca Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu'nun naaşı, 17 Eylül 1990'da İmralı'dan alınarak devlet töreniyle İstanbul Vatan Caddesi'nde yaptırılan anıt mezara taşındı.

Kaynak: Anadolu Ajansı (AA)

Gündem Haberleri

  1. Tarım ve Orman Bakanlığı, halk sağlığını tehlikeye sokacak ürünler listesini güncelledi
  2. Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu: Çürük elmaları ayıklayacağız
  3. Deniz ulaşımında çok sayıda sefer iptal oldu
Sonraki Haber