Devlet Bahçeli: Esad'ın Türkiye ile iletişim kurması kendi hayrınadır

Suriye'deki gelişmeleri değerlendiren Devlet Bahçeli, Esad yönetiminin aklını başına alması gerektiğini söyledi ve "Düşmanı dost, dostu düşman sayan yaklaşımı geride bırakmalı" ifadelerine yer verdi.

Tarayıcınız video desteklemiyor!

Suriye iç savaşı yeniden alevlendi...

İdlib'deki Esad karşıtı muhalifler harekete geçerek ülkenin en önemli ikinci şehri Halep'i, ardınan PKK terör örgütü kontrolündeki Tel Rıfat'ı kontrol altına aldı.

Sahada çatışmalar ve muhaliflerin ilerleyişi devam ederken diplomasi tarafında da önemli gelişmeler yaşanıyor.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında da Suriye'deki gelişmelere değindi.

Konuşmasında Esad'a çağrı yapan ve aklını başına alması gerektiğinin altını çizen Bahçeli, "Esad Türkiye'nin uzattığı eli tutmadı." dedi.

"Bize göre vakit hala geç değildir" diyen Devlet Bahçeli, devamında şu ifadelere yer verdi:

"ESAD UZLAŞMA VE GÖRÜŞME ÇAĞRILARINA KULAĞINI KAPATMIŞTIR"

Dikkat buyurunuz, bölgemizde yerinden oynayan taşlar hala oturmamıştır.Çatışmaların biri sonlanırken diğeri sökün etmektedir. Suriye’de 14 yılı bulan istikrarsızlık ve işgal sarmalında cephe üstüne cephe açılmaktadır.

Komşu coğrafyalarda süregelen, bölge ve dünya siyasetini sürgüleyen, barış ve huzur ortamını süngüleyen kaotik iklim giderek sertleşmektedir. Sınırlarımızın diğer alanlarını, özellikle Suriye’yi kapsam ve tesir alanına alan sıcak gelişmeleri evvelemirde akıl, sabır, sebat, sağduyu ve dikkatle takip etmek zorundayız.

Çılgınlık ile yılgınlık tuzağına düşmeden, nevzuhur duygusallıklara kapılmadan, başkent Ankara vizyonuna bağlı kalarak, jeopolitik angajmanlara tutunarak, ülkemizi ve milletimizi önceliğine alan güvenlik tedbirlerine müzahir ve münasip tavır ve tutum takınmalıyız.

Nitekim Türk devletinin yaptığı da şimdiye kadar budur. Suriye Arap Cumhuriyeti’nin siyasi ve toprak bütünlüğüne saygı ve riayet kuşkusuz esastır, başka türlüsünü bırakınız düşünmeyi, kafamızdan geçirmek dahi abestir.

Ne var ki Suriye Arap Cumhuriyeti, Şam ile Lazkiye arasına sıkışan, topraklarının üçte ikisi kontrol dışına çıkan, egemenliği ölümcül yaralar alan, solunum cihazına bağlı halde bulunan tartışmalı devlet konumundadır.

Merkezi otoritenin kaybı halinde nelerin yaşanacağını, paylaşım sofrasına oturmak için nasıl da kuyrukların oluşacağını Suriye özelinde görmek trajik bir gerçek olarak karşımızdadır. Esad, Türkiye’nin uzanan elini tutmamış, uzlaşma ve görüşme çağrılarına kulağını kapatmıştır.

"ESAD'IN TÜRKİYE İLE DİYALOG KURMASI HEM KENDİ HEM ÜLKESİNİN HAYRINADIR"

Toprakları gasp edilen, askerleri çatışma alanlarından kaçan, ülkesi deprem geçiren bir devlet başkanı kuyruğu dik tutma çabasındadır.

Ülkesi baştan ayağa infaz ve istila edilmişken, Türk askerinin terör örgütleriyle mücadelesini hazmedemeyip devamlı geri çekilmemizi şart koşan Baas zihniyetinin bugünkü özeti, kabul edelim ki, tam bir rezalettir.

Bize göre hala vakit geçmiş değildir. Esad’ın, Türkiye’yle önşartsız temas ve diyalog kurması, normalleşme iradesi göstermesi önce kendi hayrına, sonra da ülkesinin çıkarınadır. Türkiye Cumhuriyeti’nin hiçbir ülkenin toprağında gözü yoktur. Ancak vatan topraklarımızda gözü olanlara, yerinden çıkarılacak gözleri olan bu sırtlanların sırtını sıvazlayanlara tahammülümüz de söz konusu olamayacaktır.

Suriye’den kaynaklanan bölücü terör musibeti tamamıyla gündemden çıkarılasıya kadar huzur ve barış ortamını tesis ettiğimiz sahaları boşaltmamız Anadolu coğrafyasını ateşe atmakla eşdeğerdir. Esad rejiminin her şeyden önce bunu idrak etmesi lazımdır. En uzun sınıra sahip olduğumuz Suriye’nin istikrar ve güvenliğe kavuşması, iç otoriteyi tekrar kurması elbette samimi dilek ve temennimizdir.

"ESAD AKLINI BAŞINA ALMALI"

Bu gerçekleşmeden, üstelik her taşın altında, pek çok ülkenin, emperyalizmin ve terör unsurlarının farklı hesap ve hedeflerinin kaynadığı coğrafi mıntıkaları terk etmek felaketlere buyur gel demektir.

Türkiye Cumhuriyeti’ne işgalci diyenlerin, ABD-Rusya ve terör örgütlerine üst perdeden itirazdan inatla kaçınması en hafif tabirle korkaklık ve kifayetsizliktir.

Türk beklenendir, Türk bilinendir, Türk özlenendir, Türk çağrılandır, Türk adalet ve müşfik muamelenin mihver başı, zirve bağrıdır.

Türkiye ve Suriye arasında diplomasi ve diyalog süreçleri, üçüncü tarafların herhangi bir bozucu etkisi olmadan canlandırılmalıdır. Başka çare ve çıkış yolu kalmamıştır.

Terörle mücadelenin ortaklaşa icrası, karşılıklı hak ve hukuka saygı, geçici koruma statüsü altında bulunan Suriyelilerin evlerine dönüşü, sınır ticaretinin diriltilmesi, birlikte yaşanmış yüzyılları geleceğe taşıma kararlılığı derhal hayat ve zemin bulmalıdır.

Biz, Suriye’nin sarsılan toplum ve devlet yapısına umut bağlayamayız. Biz, Suriye’nin emperyalizmin ve terör maşalarının doymaz kursaklarında lokma lokma öğütülmesinden memnuniyet duymayız.

Biz, Suriye’nin rehin alınmış, parçalanması hususunda ittifak sağlanamadığından dolayı icazetli ömrünün uzamasına tamam denilmiş mevcut statükosuna yatırım yapacak fırsatçılığa tenezzül edemeyiz. Esad yönetimi aklını başına almalıdır.

Mezhep taassubunu terk etmelidir. Düşmanı dost sayan, dostu da düşman gören ilkel ve ilkesiz siyasi dürtülerle arasına çizgi çekmelidir. Esad yönetimi kabuğuna çekilip uzun süre ayakta kalacağını düşünüyorsa biliniz ki, yanıldığını er veya geç anlayacaktır.

"IRAK VE SURİYE COĞRAFYASI TÜRK MİLLETİNİ BİLİR"

400 yıl hakimiyetimizde bulunan coğrafyaların; sömürgeci güçlerin ve devşirdikleri işbirlikçilerin envai tezgahlarıyla, sınır ve eşik tanımayan ihanetleriyle nasıl da elimizden çıkıp gittiğini hafıza kayıtlarımızda saklı tutuyoruz.

Irak ve Suriye coğrafyası Türk milletini bilir, Türk milleti de o gönül ve kültür coğrafyalarını yüreğinde taşır.

27 Kasım’dan itibaren Halep’e yönelik saldırıları konuşmadan önce, Rusya ve İran destekli rejim güçlerinin 2016 yılında Halep’te yaptığı toplu katliamları, mezhep temelli şiddet sahnelerini, sürgün edilen masumları, tarihinden koparılan bir şehrin acı veren dramını unutmadığımızı, hiçbir zaman da unutmayacağımızı hatırlatmak isterim.

"HALEP, İLİKLERİNE KADAR TÜRK VE MÜSLÜMANDIR. BUNU TARİH SÖYLÜYOR"

Suriye toprakları, Suriyelilerindir. Bu ülkenin demokrasi sınırları içinde anayasal sisteme geçmesi şarttır. Halep’in huzur ve sükûnet bulması da yegane dileğimizdir. Şu gerçeği millet huzurunda haykırmak dava ve siyaset namusumuzun şaşmaz ve şüphe götürmez bir gereğidir:

Halep deyince yüreği titremeyen bir vatan evladına rastlayamazsınız. Çünkü Halep iliklerine kadar Türk ve Müslüman’dır.

Bunu sadece biz söylemiyoruz; tarih söylüyor, coğrafya söylüyor, hakikat söylüyor, ecdad söylüyor, Halep kalesine çekilen Türk bayrağı söylüyor. İstanbul’un Kapalı Çarşısı neyse Halep’in Kapalı Çarşısı odur.

Ankara Kocatepe Camiinden yükselen aminlerimizle Halep Ulu Camiinden yankılanan aminlerimiz aynıdır. Halep oradaysa tarihin çağrısına kulağını veren Türk milliyetçileri ve Türk milleti buradadır.

Bizim niyazımız Suriye’nin huzur, istikrar ve barış ortamına bir an evvel vasıl olmasıdır. Fakat parçalara ayrılmış Suriye fotoğrafında Halebi yüz üstü bırakmak, Yaban ve yabancı ellere teslim etmek hayal mahsulü bir ihtimaldir.

Ve öyle bir an geldiğinde, tarih satır satır, sayfa sayfa yeniden tekerrür edecek, reklam arası son bulacak, fragman gösterimi bitecek, coğrafya yeni baştan aslına dönecektir.

GRUP TOPLANTILARINA ARA VERİLECEK

Bu haftaki Meclis Grup Toplantımızın başında hepinizi hürmet ve muhabbetle selamlıyor, başarılarla dolu bir hafta geçirmenizi temenni ediyorum. Toplantımızı yurt içinden ve yurt dışından olmak üzere; televizyon ekranları, sosyal medya platformları, radyo kanalları aracılığıyla takip eden aziz vatandaşlarımızı,

Gönül ve kültür coğrafyalarımızda haysiyet, hürriyet ve varoluş mücadelesi veren muhterem kardeşlerimizi de en halisane duygularımla selamlıyor, sevgi ve saygılarımı sunuyorum.

Bildiğiniz gibi, yürütme tarafından, 2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifinin Plan ve Bütçe Komisyon’una sunumu 22 Ekim 2024 tarihinde yapılmıştı.

O günden 29 Kasım 2024 tarihine kadar bakanlıkların, kamu kurum ve kuruluşlarının bütçeleri görülmüş, bu vesileyle komisyon etabı tamamlanmıştır. 9 Aralık 2024 tarihinden geçerli olmak üzere sırayı Genel Kurul safhası alacaktır.

Bu itibarla gelecek hafta ve müteakip haftalarda bütçe müzakerelerinin yapılması nedeniyle grup toplantılarımıza ara vererek, çalışmalarımızı kahir ekseriyetle Genel Kurul görüşmelerine teksif ve tevzi edeceğiz.

MİLLETVEKİLLERİNE ÇAĞRI

Bütçe sürecinde, Milliyetçi Hareket Partisi, Cumhur İttifakı’nın ahlaki ve siyasi ilkelerine muvafık hareket ederek sorumlu, yapıcı, müspet ve destekleyici pozisyonunu dikkatle koruyacaktır.

Milletvekili arkadaşlarımdan beklentim, Genel Kurul’da dil ve üslup olgunluğunun üzerine bina edilecek hazırlıklı ve donanımlı konuşmalarla fark yaratmaları, bariz olarak sivrilip öne çıkmalarıdır.

Sataşmalara prim vermeden politik tasavvur ve tekliflerimizi anlatmanızı,

Hamasete itibar etmeden ülkemizin gerçeklerini ve hedeflerini aktarmanızı,

Söz düellolarına davetiye çıkaran ucuz politikacıların tahriklerine aldırmadan bütçenin siyasi, ekonomik, mali ve hukuki muhtevasını açıklamanızı,

Hakkında söz aldığınız bakanlıkların, kamu kurum ve kuruluşlarının bütçelerini her yönüyle ve vizyoner bir bakışla anlamlandırıp parti politikalarımız çerçevesinde anlaşılmasına katkı sağlamanızı her birinizden rica ediyorum.

SAHTE DOLAR İDDİALARI

Türk ve Türkiye Yüzyılının ikinci bütçesi gelişmiş ve güçlü Türkiye’nin mali ve ekonomik belgesi, aziz milletimizin refah, huzur ve güvenlik beyannamesidir.

Bütçe yönetimini gelir ve harcama yanlarıyla birlikte ele aldığımızda, 2025 yılı bütçesinin Türkiye’nin ve Türk milletinin kutlu hedeflerini tahkim ve takviye edici bir misyon üstlendiği hemen göze çarpacaktır.

Bütçe süreci; hazırlık, onay, uygulama ve denetim aşamalarından mürekkep olduğuna göre; mezkur her aşamanın devletimizin ve milletimizin yüksek çıkarlarına uygun gerçekleşmesi, inanıyorum ki, kriz ayini yapan, çöküş havarisi olan, güneşli havayı fırtınaya yoran siyaset cambazlarının da başını öne eğecektir.

Türkiye ekonomisi 4 yıl boyunca kesintisiz 17 çeyrektir büyüme performansı göstermektedir. Bu önemli bir başarıdır ve hak teslimi yapılmalıdır.

Milli gelirimizin bu yıl sonunda 1 trilyon 330 milyar dolara ulaşmasıyla birlikte kişi başına düşen gelirin 15 bin 500 dolar sınırını geçmesi, bunun yanı sıra, bütçe açığının gelecek yılda yüzde 3,1’e gerilemesi, karamsarlık salgınıyla siyasi ahlak entübesi yaşayanları şaşkına çevirmek şöyle dursun, perişan edecektir.

"TÜRKİYE EKONOMİSİ ZORLU SÜRECİ GERİDE BIRAKTI"

Enflasyon kuşatması kırılırken, hayat pahalılığının şiddetli akını püskürtülmektedir. 2024 yılı Haziran ayı itibarıyla dezenflasyon süreci başlamıştır. Türkiye ekonomisi sıkıntılı ve zorlu dönemleri geride bırakmıştır. Ekonomik huzur ve güvenliğimizi tehdit eden dalgalanmalar zayıflamıştır.

2025 yılı bütçe parametrelerini, ikmal ve takip edilen ekonomi politikalarının içyüzünü okuma basiret ve becerisine sahip olan her insanımız ekonomik ufkumuzun açıldığını takdir edecektir.

Siyasi istikrara eklemlenecek, hatta perçinleyecek ekonomik iyileşme ve ilerleyiş tablosunu karalamak ve baltalamak amacıyla hazır kıta bekleyen yabanıl ve yozlaşmış zihniyetlerin boş durmadığı da bir başka gerçek olarak karşımızdadır.

Son günlerde 600 milyon dolara yakın sahte paranın piyasa sürüldüğüne dair iddialar bir maksada matuf olup külliyen yalan ve saptırmadır.

Bir anda tetiklenen panik ortamının ticaretin bel kemiği Kapalı Çarşı’ya kadar sirayet etmesi, döviz bürolarının alım-satım işlemlerini bıçak gibi kesmesi, bize göre Türkiye’ye yönelik bir operasyondur.

Sahte dolardaki ilk akışın Güneydoğu sınırımızdan kaynaklandığının ileri sürülmesi de son günlerdeki pozitif ülke gündemini gölgeleme sinsiliğinde ekonomik ayağın faal olduğunu düşündürmektedir

"SAHTELİĞE VE SAHTEKARLIĞA KARŞI MÜCADELE SÜRMELİDİR"

Sahteliğin ve sahtekârlığın geçer akçe olduğu bugünkü dünyada, insanın bile sahtesi varken, dövizin sahtesine dudak bükmek elbette ikna edici bir durum değildir. Her ayrıntıyı, kuytuda gizlenen her ihtimali araştırmak esas olmalıdır.

Ancak ortada fol yok yumurta yokken ekonomiyi provoke etmek, dipsiz bir kuyuya taş atan bozguncu taifenin peşine takılmak ülkemize yapılabilecek vahim bir kötülüktür. Körüklenen kötülüğün berhava edilmesi hayat memat konusudur.

Bu kapsamda FETÖ’nün tertiplerine azami ölçüde uyanıklık göstererek vaziyet almak, dedikodu işletmesine dönüşen kirli odakları tefrik edip açığa çıkarmak devletin temel sorumluluğudur.

Türkiye’nin parlak imaj ve yükseliş iradesini kundaklamak için gündüz vakti köşe kapmaca oynayan, pusuya yatıp iftira namlusu dolduran müfteri ve müfsitlere hadlerini bildirmek en başta hukuk onurudur.

Nitekim İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı harekete geçmiş, sahte para basımı ve dağıtımı konularının araştırılması amacıyla resen soruşturma başlatmıştır.

Sahteliğe ve sahtekârlığa karşı mücadele amasız ve amansız şekilde sürmelidir. Ülkemizin sahte parayla anılmasını planlayanların pirelenmiş hevesleri pis kursaklarında bırakılmalıdır.

FETÖ’cü alçakların, bölücü ve yıkıcı terör örgütü yandaşlarının sosyal ve ekonomik ahlakı zehirleme teşebbüslerini engellemekle birlikte, dolandırıcılığın ve kalpazanlığın azılı fail ve figüranlarını kıskıvrak yakalayarak hesap sormak herkese de ders ve ibret olacaktır.

Vatandaşlarımızı, ekonomik aktörleri soğukkanlılığa, sükûnete ve sakin olmaya davet ediyorum. Telaşa lüzum olmadığını, bilakis Türkiye düşmanlarının bunu arzuladığını düşünüyorum.

"HER ŞEYDEN ÖNCE TÜRKİYE DİYORSAK, VAKİT TAMAMDIR"

Milliyetçi Hareket Partisi meseleyi her zaviyesiyle incelemektedir. Oynanan oyunun, oluşturulmak istenen ablukanın farkındadır. Kaldı ki sahte para iddiasının maksatlı şekilde dolaşıma sokulduğu görüşündedir, suçlular ve sorumlular ise tek tek yakayı ele verecekler, boş beleş süfli hayatlarının faturasını ödeyeceklerdir.

Milliyetçi Hareket Partisi gündeme hakim, gelişmelere havidir. Milliyetçi Hareket Partisi Türk ve Türkiye Yüzyılını mali ve ekonomik bağımsızlığımız gayesinde sıçrama eşiği olarak değerlendirmektedir.

Her şeyden önce Türkiye diyorsak, vakit tamamdır, söz konusu vatandadır. Her şeyden önce Türk Devri diyorsak, vakit tamamdır, söz konusu vatandadır. Her şeyden önce Türk milleti diyorsak, vakit tamamdır, söz konusu vatandadır.

Her şeyden önce siyasi, mali ve ekonomik bağımsızlık diyorsak, vakit tamamdır, söz konusu vatandır. Sen, ben yok, biz varız diyorsak, vakit tamamdır, söz konusu vatandır. O’cu, şu’cu, bu’cu yok, hep birlikte kardeşiz diyorsak, o halde vakit tamamdır, söz konusu vatandır.

Vatan ne Türkiye’dir Türklere, ne Türkistan;

Vatan, büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan.

2025 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2023 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanun Teklifinin;

Ülkemize, milletimize ve devletimize şimdiden hayırlı olmasını diliyor, bütçeyi sonuna kadar destekleyeceğimizi de bu vesileyle ifade ediyorum.

CHP'YE TEPKİ

Türkiye’de siyasi istikrar köklü sağlam ve sağlıklıdır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin bazı yönlerini revize ihtiyacı hasıl olsa da yönetim hayatımız artık güçlü bir bünyeye sahiptir. CHP’nin bundan mustarip ve müşteki olduğunu bilmeyen yoktur.

Anladığımız ve gördüğümüz kadarıyla; CHP, fonlanmış medyası, yandaş sivil toplum kuruluşları ve sendikaları, DEM’lenmiş ortakları, kiralık kalemleri, dış bağlantıları, devlet ve bürokrasi içine gizlenmiş eski tüfek ayak takımı demokratik yollardan sonuç alamayacaklarına dönük ortak bir kanaat içine yuvarlanmışlardır.

CHP, halktan umudunu kesmiştir. Hemen seçim çağrıları yapsalar da CHP yönetiminin gözü başka kaşı başka oynamaktadır.

Her gün farklı kisveye bürünen çıkar gruplarının artan rekabetine, azgın hiziplerin çadır tiyatrosuna dönen CHP’nin demokrasi dışı arayışların düşünü kurduğunu ifade etmek hatalı değildir.

"ÖZGÜR BEY, YOLUN YOL DEĞİL"

Disiplinsiz teğmenleri savunan,

Laik-anti laik kutuplaşmasını sahneye çıkaran,

Rejim değiştirmekten bahseden,

Ekonomik sorunları sistem ve devlet sorununa tahvil eden,

Ülkede istikrarsızlık ortamı varmış gibi iddiada bulunan,

Her dört gençten üçünün ülkemizden gitmek istediğini gafilce ileri süren,

İstanbul Cumhuriyet Başsavcımız başta olmak üzere hukuk insanlarımıza edepsizce saldıran ve avukatlık mesleğini aşağılayan,

CHP’li belediyelerin vergi borçlarını ve SGK primlerini ödememesini dayatan,

Milletimizin hassasiyetlerini kaşıyan, sinir uçlarına basan ve sürekli hukuk ihlali yapan Özgür Özel ve ekibinin vesayet nöbeti tutmuş, ara rejim merakı sarmıştır.

CHP, genetik mirasına sarılarak eski hastalığının pençesine düşmüştür.

Özgür Bey, yolun yol değildir.

Ağzının ayarı hepten bozuktur.

Ne sözün söz, ne de siyasetin adam gibi siyasettir.

"DARBE SEVDALISI CHP..."

Eğer demokrasiyi kesintiye uğratacak yeni bir cunta hedefindeyseniz, ki buradan baktığımızda bunun pek çok delili vardır, o halde bunun sonuçlarına değil şahsınız, yedi ceddiniz en ağır şekilde katlanacaktır. Biz ya silah ya siyaset derken, CHP’yi de ihmal etmediğimiz bilinmelidir.

Ortadoğu’nun çatışma ortamını ve kanlı boğuşmalarını ülkemize ithal etmeyi planlayan, demokrasiyi musalla taşına yatırmayı aklından geçiren kim ya da kimler varsa, tavsiyem önce bizi ezmeleri, önce bizi geçmeleridir.

Bu can bu bedende durduğu müddetçe, Cumhur İttifakı milletiyle yekvücut olduğu sürece darbe sevdalısı CHP’nin ve onun anti demokratik destekçilerinin göreceği rüya sadece kâbustur, sadece karanlıktır, sadece felakettir.

Gündem Haberleri

  1. Narin Güran cinayetinde yeni HTS raporu: Amca Salim, Narin'in cesedinin yakınındaydı
  2. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Japonya Veliaht Prensi'ni kabul etti
  3. Küba'da milyonlarca insan yine elektriksiz kaldı: Türk gemileri enerji üretmeye başladı
Sonraki Haber