Fikirci Bey yazdı: ALMANYA İLE YENİ DÖNEM Mİ?
Fikirci Bey, yeni yazısında dış politikada Almanya'nın yaklaşımları üzerinden Türkiye ile ilişkilerini analiz etti.
Bildiğiniz gibi yeni Alman hükümeti üç partili bir koalisyon. Sosyal Demokrat Parti (yüzde 25,7), Yeşiller (yüzde 14,8) ve Hür Demokrat Parti (yüzde 11,5) ile bir koalisyon kurdu. Angela Merkel’in CDU’su (Şimdi başkanı Armin Laschet) ise yüzde 24,1 ile ana muhalefet oldu.
Koalisyonlar nasıl kurulur hatırlarsınız. Koalisyon içinde en az oyu alan parti, anahtar parti haline gelir ve halkın en az oy verdiği parti bu konumu nedeni ile en kilit bakanlıkları alır. Nitekim Almanya’da da böyle oldu. Koalisyonun zayıf ortaklarından birisi olan Yeşiller, Dışişleri Bakanlığını aldılar. Yeşiller aslında Doğu Almanya’dan gelen “Birlik 90” partisi ile birleşerek bugüne geldi. Yeşiller Almanya seçim barajı olan yüzde 5’i de (Evet başka ülkelerde de seçim barajı var, Almanya da bile) 1983’te aştı.
Yeşillerin yüzde 14,8 oyunun nasıl bir oran olduğunu anlamanız için Almanya’nın seçime girebilecek kadar kendini törpüleyebilmiş Neonazileri olan “Almanya İçin Alternatif” Partisinin yüzde 10,3 oy aldığını hatırlatalım.
İşte bu Yeşillerin eş başkanı (evet, hep de “eş başkan” olur bunlar, güya partide demokrasi var, kimse şef değil) Annalena Baerbock Dışişleri Bakanı oldu. Baerbock, geçen hafta Türkiye’yi ziyaret etti ve fakat diplomatik nezaketi unuttu. Güya “harbi konuştu” ama bence haddini aştı. Olay Alman basınında, “Hah şöyle, Türkiye’nin ağzının payını verdi” olarak yayınlandı. Hatta öyle ki dünyanın saygısını kazanmış ve Sayın Çavuşoğlu’nun “samimi bir arabulucu” olarak adlandırdığı Merkel’in dengeli Türkiye politikaları bile eleştiri konusu yapılarak, Merkel’e Türkiye’de ancak “yan taburede bir yer verildiği” oysa Baerbock’ın esip gürlediği iddia edildi.
Ne dedi Baerbock?
Suriye’ye girmeyin,
PYD ile savaşmayın yoksa DEAŞ azar,
Osman Kavala’yı serbest bırakın,
Yunan’a dokunmayın.
E, ne var bunda, bir de “FETÖ’cüleri serbest bırakın” dese bildiğin Kılıçdaroğlu bu…
Bunları bizim muhalefet her gün söylüyor.
Nitekim Baerbock’ın ikinci işi de muhalefet temsilcilerini toplamak oldu. Böylece gönlünün kimlerden yana olduğunu da gösterdi: Baerbock Yunan’dan, PYD’den, Gezicilerden ve bizim muhalefetten yana. Burada garip olan Baerbock’ın sivil toplum örgütlerini ve siyasi partileri ziyareti değil elbet. Garip olan, iktidarla hiçbir konuda anlaşamazken muhalefetle pişti olması.
Aslında Baerbock, bu geziye Yunanistan ve Türkiye gibi NATO ortaklarını bir araya getirmek, birlik vurgusu yapmak için çıkmıştı. Önce Atina’ya uğramış, oradan bize gelmişti. Atina'da, "Birliğe ihtiyacımız var, diyaloğa ihtiyacımız var, bu zor zamanlarda sağduyulu eylemlere ihtiyacımız var." demişti. Ama bu tür marjinal kişiliklerde her zaman olduğu gibi gaza geldi. “Solculuğu” tuttu. Dandias’ın verdiği gazı burada çıkardı. Zaten hiçbir zaman kazanamadığı diplomatik nezaketi toptan unuttu. Kendisinin, Almanya gibi AB’nin ve NATO’nun en önemli ortağının Dışişleri Bakanı olduğunu unuttu. Doğrudan Yunanistan’dan yana tavır aldı. Bu, Almanya’nın gerçek politikası mıdır? Belki öyledir. Ama Merkel asla bunu bu şekilde takdim etmezdi. Dengeleri gözetirdi. Nitekim Sayın Çavuşoğlu da bunu belirtti. Baerbock’un, Şansölye Angela Merkel döneminde olduğu gibi çözüme odaklı olması gerektiğini söyledi. “Bayan Merkel bunu yaptı. Gerçeği söylemek gerekirse Almanya bu süre zarfında dürüst bir arabulucuydu. Dengeliydi. Almanya'nın politikası dengeliydi. Bunu söylediğim için üzgünüm ama böyleydi. Biz de buna saygı duyduk.” diye konuştu.
Evet, Baerbock dengesiz bir politikacı ve bundan hem Almanya hem Türkiye zarar gördü.
Kötü mü oldu?
İyi tarafından bakalım, Almanya böylece bütün dünyanın gözü önünde ağzındaki baklayı çıkarmış oldu.
Türkiye-Almanya ilişkilerinde yeni bir dönem başladığından bahsediliyor. Bu yeni dönemde Türkiye’nin Almanya’nın desteğini “çantada keklik” göremeyeceğini söyleyenler var. Ne yani, daha önce çantada keklik miydi ki? Yeni bir dönem başladığı falan yok. Beceriksiz Baerbock bize Almanya’nın cilasız yüzünü gösteriyor, o kadar. Almanya’nın politikasında en ufak bir değişiklik yok. Ekonomik sorunlarımız yığıldı ya, onlar için yönlendirilecek kıvama geldik güya… Tabii daha pervasız olacaklardır. Yirmi yıl öncesine dönmek isteyeceklerdir.
Hakkını yemeyelim Baerbock bizim terör karşısında kendimizi savunma hakkımız olduğunu teslim etti ama “ne misilleme ne de soyut önleyici saldırılara kalkışmamamızı” tavsiye etti.
Baerbock’ın söyleyemediğini de bir başka eş başkan, HDP’nin eş başkanı Mithat Sancar söyledi. Sancar, Suriye'nin kuzeyine bir Türk askeri harekâtı olması durumunda uluslararası toplumun bundan sonuç çıkarması gerektiğini iddia ederek, "Uluslararası hukukun ihlali sonuçsuz kalmamalıdır. Savaş planlarıyla oynamak çok tehlikelidir. Bunun ‘ölümcül sonuçları’ olabilir ve İslam Devleti (DEAŞ) gibi terör örgütlerini yeniden güçlendirebilir. Bu gerçekleşirse hükümetlerin ciddi bir şekilde tartışıp tedbirler üzerinde karar vermesi gerekir." dedi.
Ne oldu?
Cemil Bayık olsa başka bir şey mi söyleyecekti? Bizim Suriye’ye müdahalemizi “uluslararası hukukun ihlali” saymak, “ölümcül sonuçları olur” diye bizi tehdit etmek sadece Bayıkgillere mi yakışır sanıyorsunuz? Tabii ki uzantıları da aynı dili konuşacaktır.
Olası bir iktidar değişikliğinde Baerbock, Dandias, Mithat Sancar (eh, o da Dışişleri Bakanı olur herhalde) ve CHP pek iyi geçinecekler gibi görünüyor.
Baerbock, "Kulaklarımız acısa da birbirimizi dinlemek zorundayız." buyurmuş.
Biz bunları 40 yıldır dinliyoruz Sayın Bakan. Bizim kulaklarımız çok acıdı.
Yalnız bizim Savunma Bakanımız Hulusi Akar ,sizin PKK-PYD için “Arkalarında kim olursa olsun, bitireceğiz.” diyor.
Sizi bilmem ama Irak ve Suriye’de birilerinin kulakları çoktan çınlamaya başladı bile…
@kalemciler
Ensonhaber'i Google News'te takip edin.
Abone Ol