Fikirci Bey yazdı: BİZE BİR ŞEY SÖYLEMEYE ÇALIŞIYORLAR

Fikirci Bey yeni yazısında, İslam'a karşı gerçekleştirilen hain saldırı sonrası NATO sürecini askıya alan İsveç ile Türkiye'deki seçim sürecini ele aldı.

İsveç, Finlandiya ile birlikte NATO’ya girmek için başvuruda bulunmuş iki ülkeden biri. Bu iki ülkenin NATO’ya girmesinin önündeki tek engel de Türkiye gibi görünüyor. Türkiye’nin ise şartı basit; NATO’da müttefiki olacağı bu ülkelerin, Türkiye karşıtı faaliyetlerini sürdüren FETÖ ve PKK terör örgütlerinin faaliyetlerine izin vermemesi. Bu konuda İsveç’in sicili daha bozuk. Özellikle PKK, ülkede neredeyse resmikabul görüyor.

İşte böylesi bir ortamda İsveç’te bir manyak çıkıp güpegündüz, kamusal alanda ve polis korumasında Kur'an yakıyor.

Biraz garip değil mi? Bunun Türkiye’nin İsveç’e, Sayın Cumhurbaşkanının deyimiyle daha “soğuk bakmasına” neden olacağı bilinmiyor mu? NATO’ya girmeye bu kadar hevesli İsveç bu provokatörü kolundan tutup sorgulayamıyor mu? (Bu arada Kur'an yakmak bu meczubun orijinal fikri değil elbet, Kur'an yakmak Hristiyanlar için bir Orta Çağ geleneği)

Olay münferit kalmıyor, Avrupa’nın başka başkentlerinde de İslam’a yönelik provokasyonlar yükseliyor.

Peki, bu ülkelerde bu tür provokasyonlar yasak değil mi? Veya failler bir kovuşturmaya uğramıyor mu? 13 bin kilometreden gelip “radikal Müslümanları” kovalayanlar, içlerindeki “radikal Hıristiyanları” kovalayamıyorlar mı?

Yasaları elvermiyor mu?

Yoksa İslamofobi fikir özgürlüğü kategorisine mi giriyor?

Belli ki her konuda uyum için yazılmış 120 bin sayfalık “Acquis communautaire”de (Avrupa Birliği Müktesebatı) bu konuda bir satır yok… (Abartmıyorum, evet, 120 bin sayfa “AB Müktesebatı, AB Hukuk sistemine verilen addır. Yaklaşık 120 bin sayfadan oluşmaktadır” ilgilenenler için linki: https://www.ab.gov.tr/katilim-muzakereleri_37.html )

İş bu noktadan sonra daha da garipleşiyor. Elbette ki Avrupa’nın gözü buna “radikal Müslümanların” nasıl cevap vereceği üzerinde.

Ama heyhat… Hiçbir yerde bomba patlamıyor, kimse öldürülmüyor. 2015’teki o terör dalgası esmiyor… Oysa o yıl bundan çok daha azı için ortalık kana bulanmıştı.

Sanki bir hayal kırıklığı var Avrupa’da.

Müslümanlar istendiği gibi tahrik edilememiş. Üstelik işin daha da garip tarafı, herkesin gözü Türkiye’nin üzerinde.

Neden?

Bizde ne hilafet var ne şeriat. Şeriat ile yönetilen ülkeler bile oldukça sakin açıklamalar yapıyorlar, insanları itidale ve hoşgörüye davet ediyorlar. Tam da her Müslüman'ın yapması gerektiği gibi. (İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT), geçtiğimiz günlerde İsveç, Hollanda ve Danimarka'da Kur’an-ı Kerim nüshalarının yakılmasına "kararlı bir yanıt" verilmesini talep etti. İslami blok, Suudi Arabistan'ın Cidde kentinde düzenlediği toplantının ardından yaptığı açıklamada, Kur’an'a yapılan saygısızlığa karşı ortak duruşunu dile getirdi. Anadolu Ajansı'nın haberine göre taraflar, İslamofobik saldırının faillerine karşı İİT'nin alabileceği önlemleri ele aldı.)

Bizim Laikçiler de şaşkın. “Bakın bakın! Kur'an yakıldı ama Araplardan, Emirliklerden tepki yok! Ne biçim Müslüman bunlar?”

Sanki bir terör dalgası esmemesinden şikâyetçiler.

Avrupa daha da şaşırıyor. “Yok canım, olamaz! Nerede bu teröristler? Çık! Kesin bir şey olacak! Mesela Türkiye’de bir şeyler olur, hemen bir seyahat uyarısı yapalım”.

Elbette, ABD'nin Türkiye Büyükelçiliği Amerikalıları İstanbul'daki kiliselere, sinagoglara ve diplomatik misyonlara yönelik olası saldırılara karşı uyarıyor, hem de dört gün içinde iki kez.

Sinyali alan İngiltere, Almanya, İtalya, İspanya ve Hollanda sadece uyarı yayınlamakla kalmıyorlar İstanbul’daki Başkonsolosluklarını da kapatıyorlar. Kuyruğa hangi ülkelerin gireceğini göreceğiz.

İşin ilginç yanı, seyahat uyarılarına bir de “Türkiye’de seçim dönemine girildiği” ekleniyor.

Başlıklar “Türkiye’deki tartışmalı seçimlerde can güvenliği kaygısı…”

Seçimlerin nesi tartışmalı?

Neyin can güvenliği?

İnsanın aklına kötü şeyler geliyor.

2015 seçimleri öncesindeki Gar ve Kızılay saldırılarını hatırlatıyorlarsa, faillere bunları tekrarlamayı mı düşünüyorlar?

Uyarılara küçük bir de not düşülüyor:

“Tartışmalı seçimler öncesi sokak gösterileri olabilir, polis göstericilere saldırabilir, sokulmayın…”

Tabii bunlar birer gerçekten çok temenniye benziyor. Polisle çatışmalı, kanlı gösteriler hayal ediyor Avrupa…

İçişleri Bakanımız Sayın Soylu bu çabaların başarılı turizmimizi baltalamayı amaçladığını söyleyince “Batı karşıtı söylemleriyle tanınan Soylu…” oluyor Batı basınında. Sayın Soylu bu haftanın başında Türk yetkililerin "dost bir ülkenin" uyarısının ardından bir dizi şüpheliyi gözaltına aldığını ancak herhangi bir silah, mühimmat bulunmadığını veya planlanan bir şiddet eylemi olmadığını belirtti. Yani uyarıları biz de ciddiye alıyoruz. Ve Soylu, “Madem bu olayları biliyorsunuz da Taksim saldırısı ile ilgili bizi neden uyarmadınız zamanında?” diye manidar bir soruyu da yöneltti..

Öte yandan, Kuran’ın yakıldığı Avrupa’da asıl tehlikede olanlar Müslümanlar değil mi? Türkiye bu konuda da bir uyarı yayınladı. Ama Avrupa biliyor Kuran yakma gibi eylemlerin Avrupa halkında yaygın bir karşılığı olmadığını, olayların kontrollü, sınırlı provokasyonlar olduğunu... BND bilir bu işleri…

Ne geveleyip duruyorum?

Diyorum ki ABD/AB’nin “Dünyanın en önemli seçimlerinden biri” diye adlandırdıkları seçim öncesinde İslam’a yönelik bu provokasyonlar ve terör uyarıları tesadüf değil.

Bir beklentinin uzantısı

İnşallah o beklentileri gerçekleşmez ve huzurlu bir seçim dönemi yaşarız.

Gerçi bizim seçim huzurlu geçerse Avrupa bize “Aferin” der mi bilmiyoruz…

Genellikle tersi oluyor. Çok da Aferin delisi olmamak lazım.

@kalemciler

Gündem Haberleri

  1. En uzun gecede Sivas beyaza büründü
  2. Şam Maslahatgüzarı açıkladı: Cumhurbaşkanı Erdoğan Şam'a gidebilir
  3. Fransa askeri birlikleri Çad'dan çekilmeye başladı
Sonraki Haber