Fikirci Bey yazdı: KAHRAMAN OLMAK ŞART MI?
Rusya-Ukrayna savaşını Türkiye'nin açısından yeniden ele alan Fikirci Bey, "Bizi savaşın etkilerinden koruyabilecek tek şey yerli ve milli varlığımızdır." dedi.
Birinci ayını dolduran Ukrayna-Rusya sıcak savaşı, her şeyden önce dünyanın ekonomik anlamda ne kadar birbirine entegre olduğunu, ne kadar iç içe geçtiğini gösterdi. Artık hiçbir konuda hiçbir ülke “bana ne” diyecek durumda değil.
Savaşa fiziki yakınlık öteden beri ilgili komşu ülkeler için bir kaygı konusudur. Mülteciler gelir, füzeler düşer, mayınlar yuvarlanır. Ama artık savaşların etkileri coğrafi sınırları kat kat aşıyor. Örneğin bu savaşın 6 bin kilometre ötedeki Çin’e etkisi yok mu? 9 bin kilometre ötedeki ABD’yi ilgilendirmiyor mu? Elbette ilgilendiriyor. Hatta yeni savaşlar artık asıl savaşı çıkaran ülkenin topraklarında cereyan etmiyor. Birkaç büyük ülkenin çıkarlarının çatıştığı yerde bir vesayet savaşı başlatılıp, ulusal veya ulusal olmayan aktörler üzerinden savaş yürütülebiliyor. Suriye savaşı tam anlamıyla böyleydi. ABD en son Irak’ta postalını yere değdirdi, ondan sonra savaşlara uzaktan kumanda ile katılıp kiralık “postallar” kullandı. Mesela Suriye’de YPG için açıkça “bizim karadaki postallarımız” diyebiliyordu.
Ukrayna’nın farkı Rusya ile ABD’nin çatışmasında iki ateş arasında kalması. Çünkü bu savaş gerçekte doğuya doğru ilerlemeye çalışan ve soğuk savaş bitmesine rağmen varlığını sürdürüp, 14 ülkeyi daha içine alan NATO ile Rusya arasında bir savaş.
Ben burada kimin haklı, kimin haksız olduğu konusuna girmeyeceğim, çünkü dünyanın bu kadar entegre olduğu dönemde her türlü savaş bütün insanlığa yönelik bir suçtur. Üstelik savaşın kendisinin suç olması yetmezmiş gibi bir de savaş içinde savaş suçu işleniyor. Şu anda 3 ila 5 milyonu evinden, yurdundan edilen ve 1 aydır sığınaklarda, tren istasyonlarında, vagonlarda yaşam mücadelesi veren insanların dramı seyirci kalınacak bir dram değildir.
Günümüzde “halklardan birer kahraman yaratma” mitleri de kabul görecek bir şey değildir. Bunca sene, bunca savaştan, bunca ölümden hiç mi bir şey öğrenmedik? Neden halkların “kahramanca savaşmasının” hamaseti yapılıyor hala? Halklar neden kahramanca savaşsın? Çocuklar, kadınlar ve hatta bizzat silah altındaki genç erkekler kahraman olmak zorunda mı? Kahraman olunacaksa insanlığa faydalı bir icat, bir buluş için kahraman olunsun. Çokuluslu şirketlerden birinin veya ötekinin bölgesel çıkarları için canından olmak ne zamandan beri kahramanlık sayılıyor? Putin ve oligarklarının çıkarları için evlatlarını Ukrayna’ya ölüme göndermek bir Rus için neden “onur” olsun? Zaten savaşın gidişatından da anlaşılıyor ki, Rusya tarafında savaş için bir motivasyon yok. Ukraynalılar ise zaten aralarına ABD’nin yerleştirdiği “postalların” sebep olduğu bir savaşın içine düşmüş durumdalar.
Peki, ülkelerin ekonomik olarak bu kadar birbiri içine geçtikleri ve karşılıklı bağımlı hale geldikleri bir dünyada “yerli ve milli” kavramının anlamı kalmış mıdır? İlk bakışta hiçbir anlamı kalmamış gibi görünse de, pratikte tam da bu durumlarda ne kadar anlamlı olduğu anlaşılıyor. Çünkü dünya ekonomik olarak entegre oluyor ama siyasi olarak ters istikamette gidebiliyor. Ağır bir paradoks; birbirine bu kadar bağımlı ve “muhtaç” insanların nasıl birbiri ile savaştırılabildiğinin bir açıklaması var mı? Yok, ama reel politikte böyle bir düşmanlık varsa, yokmuş gibi davranmak safdillik olur. Tam da böyle mantıksız savaş dönemlerinde yerli ve millinin anlamı ortaya çıkıyor, çünkü sizi o saldırıların etkisinden koruyabilecek, savaşın ekonomik baskısından uzak tutabilecek yegâne güç kendi yerli ve milli varlığınızdır.
Dünya barışı, büyük insanlık, evrensel insan hakları, bunlar elbette çok güzel ve var gücümüzle desteklememiz gereken şeyler. Muhtemelen Ukrayna da böyle yapıyordu ama şu anda elinde bolca yerli İHA, SİHA, uçaksavar/tanksavar roketleri olsaydı, barikatlarda biraz daha rahat nefes alırlardı. Çünkü o “büyük insanlık” henüz beşten büyük değil. Hiçbir zaman da olamadı, olacağı da şüpheli.
Nitekim Sayın Binali Yıldırım’ın çiftçilere, “Deliler gibi ekin, dağı taşı ekin” çağrısını tam da böyle anlamak lazım. Çünkü günün sonunda bizi savaşın etkilerinden koruyabilecek tek şey yerli ve milli varlığımızdır.
@kalemciler
Binali Yıldırım'dan çiftçilere: Dağı taşı ekin haberi
Ensonhaber'i Google News'te takip edin.
Abone Ol