Fikirci Bey yazdı: TAKLİTLERİNDEN SAKININIZ

Fikirci Bey yeni yazısında, Ekrem İmamoğlu'nun siyasi yasak cezası üzerinden muhalefetin vermek istediği algıya değindi.

Giriş: 21.12.2022 - 16:05 Güncelleme:
Haber Merkezi

Sayın Cumhurbaşkanı'nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile başlayan ve daha sonra başbakanlıkla devam edip cumhurbaşkanlığı ile sürmekte olan hikâyesi oldukça özgün bir hikâyedir ve muhtemelen tekrarı da mümkün değildir. Aynı hikâyeyi yaşayacağını sanmak çok iyi niyetli bir bakışla bile anakroniktir.

Çünkü Sayın Cumhurbaşkanı'nı bu yol boyunca destekleyen, ileri iten dinamiklerin bazıları yok olmuş bazıları da nitelik değiştirmiştir.

Mesela kendine laik diyen kesimin toplumun geri kalan çoğunluğu üzerine yaptığı ve “türban sorunu” ile somutluk kazanan ayrımcılığın mağduriyeti 2000’li yıllarda doruğa ulaşmıştı ve artık sürdürülemez hale gelmişti. Sayın Cumhurbaşkanı'nın başbakanlığı döneminde bu mağduriyet büyük ölçüde kalktı, hatta bu günlerde artık anayasal bir temele oturmak üzere.

Keza yıllarca sıkıyönetimlerle, darbelerle giderek daha marjinalleştirilen, dağa çıkarılan “Kürt sorunu”, Sayın Cumhurbaşkanı'nın yönetiminde, bir ulus devlet içerisinde ulaşabileceği en makul çözüm seviyesine ulaştı. Bundan ötesi artık bir çözüm süreci değildir.

Avrupa Birliği'ne katılma süreci de Sayın Cumhurbaşkanı'nın yönetimi süresince ulaşabileceği en üst noktaya ulaştı. Uyum şartları esasen yerine getirildi. Ancak sonuçta oyun sırasında oyunun şartlarını değiştiren ve esasen bizi aralarına almak istemeyen Avrupa Birliği ülkelerinin duvarına dayandı. Bundan ötesi olsaydı AK Parti yönetimi yapardı.

Özetle Sayın Cumhurbaşkanı'nı iktidara götüren “sorunlar” yapılabileceği ölçüde çözüldü ve itici bir dinamik olmaktan çıktı. Türban sorunu çözüme kavuştu. Kürt sorunu bir adım daha ileri gidemeyecekse bunun nedeni yönetim değil, varlık nedeni çözümsüzlük olan Kandil’dir.  Avrupa Birliği'nin “yerine getirmediniz” diyeceği bir uyum yasası esasen kalmamıştır. Bundan sonrası Avrupa Birliği'nin sorunudur.

Şimdi bütün bu dinamikler arkasında yokken Sayın İmamoğlu’nun, Sayın Cumhurbaşkanı'nın “hikâyesini” tekrarlayacağını sanması en basitinden komiktir. Sayın İmamoğlu’nu veya muhalefetten herhangi bir lideri iktidara sürükleyecek tek şey iktisadi bir mucize sözüdür ki; bu sözü iktidardaki AK Parti bile verememektedir, muhalefetin bu yönde bir projesi bile yoktur.

Sayın Cumhurbaşkanı'ndan başka, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile başlayıp cumhurbaşkanlığına ulaşan ikinci bir kişi yoktur. Yani bu bir “kalıp” değildir ki tekrarlansın. Haydi bu analojiye düşüp Sayın İmamoğlu’nun daha işin başında olduğunu varsayalım. Sayın Cumhurbaşkanı, 1994-98 yıllarında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı'nda “hizmet” etmiştir. Bagajında bu vardır. Sayın İmamoğlu aynı makamda üçüncü yılını doldurmuş, dördüncüyü yarılamıştır. Sayın İmamoğlu’nun bu ilk üç buçuk yıldaki hizmetlerini Sayın Erdoğan’ınkilerle karşılaştırırsanız büyük bir hayal kırıklığına uğrarsınız ve bu hikâyenin önceki ile aynı bitmeyeceğini derhal tahmin edersiniz. (O kadar geri gitmek istemiyorum ama Sayın İmamoğlu’nu o makama getiren kişi de bulunduğu yere bir porno kaseti sayesinde gelmiştir ki, hikaye daha buradan sakattır.)

Hepsinden önemlisi Cumhuriyet tarihimiz boyunca ekonomik ve sosyal gelişmemize ket vuran, sıkıyönetimlerle frene basan, darbelerle tamamen durduran vesayet, Sayın Cumhurbaşkanı döneminde büyük ölçüde yok edilmiş, vesayet kurumları asli görevine döndürülmüştür. Şimdi Sayın İmamoğlu’nu destekleyeceği düşünülen siyasi kadro ise o vesayeti, bütün kurumları ile birlikte geri döndürmeyi planlamaktadır. Hakkını vereyim; Sayın İmamoğlu, şahsen bunun peşinde değildir. İmamoğlu, o meşhur “kifayetsiz muhteris” teriminin eksiksiz bir örneğidir ve muhtemelen o çevreleri de hayal kırıklığına uğratacaktır. O, “cin olmadan adam çarpma”, en kısa yoldan Cumhurbaşkanı olma sevdasındadır. Bunun ötesinde bir vizyonu bulunmamaktadır. Hatta muhtemelen muhalefet içindeki kifayetsiz aday kendisidir.

Ama boş çuval dik durmaz. Bu nedenle o çuvala içeriden dışarıdan kimlerin payanda olduğunun hiçbir önemi yoktur. Bu halk böyle sahte mağduriyetleri “yemez”.

Öte yandan bu sahte mağduriyetlerin artmasına yardımcı olmak da akıllıca bir tavır değildir.

@kalemciler

Gelişmelerden haberdar olmak istiyor musunuz?
Ensonhaber'i Google News'te takip edin.
Abone Ol
Copyright © 2024 Ensonhaber Medya AŞ. Tüm Hakları Saklıdır.