Çocuğunuzun otizm olabileceğinin 11 işareti
Çocuğunuzla iletişim kurarken her şeyin yolunda olup olmadığını anlamanızı sağlayacak ipuçlarını sizler için toparladık…
Otizmli çocuklar yaşıtlarından farklı düşünür, konuşur ve davranır. Genellikle kendilerini tamamen kaptırmış gibi görünebilirler ve diğer insanlarla oynamaktan veya etkileşim kurmaktan ziyade parmaklarını hareket ettirmekle daha fazla ilgileniyor gibi görünebilirler. Bunun nedeni, otizmin klasik semptomlarının sözlü iletişim becerilerindeki eksikliklerle işaretlenmesidir. Öğle yemeğinde ne istediklerini bulmak veya mutlu mu yoksa üzgün mü olduklarını bilmek kadar basit bir şey son derece zor olabilir. Bazen bir çocuğun bu bozukluğa sahip olduğuna dair işaretler bariz olabilir, ancak diğer zamanlarda küçük ayrıntılara özel dikkat gösterilmelidir.
1. 12 AYI DOLDURMADAN ÖNCE
6 ve 12 aylık bebeklerde otizm belirtilerini tanımaya başlayabilirsiniz. Genellikle, ebeveynler veya çocukla etkileşime girenler, küçük çocuğun yaşamın ilk yılında tipik başarılara ulaşmadığını fark ettiğinde olur. Bazı işaretler şunlardır:
- Yeni yüzlere dikkat etmezler,
- Yüksek seslere tepki vermezler,
- Nesneleri tutmazlar,
- Bir ebeveynin gülümsemesine cevap vermezler,
- Eylemlerle dikkat çekmeye çalışmazlar,
- İnsanlarla etkileşimli oyunlara katılmaya ilgileri yoktur.
2. EMPATİ GÖSTEREMEZLER
Otizmli çocukların empati ve sempati göstermesi veya başka birinin bakış açısını ortak bir şekilde anlaması zor olabilir. Bu nedenle, kayıtsız ve düşmanca görünebilirler. Zor bir duruma nasıl tepki vereceklerini bilemezler, biri yaralandığında gülebilirler ya da başka birinin acısına ya da sevincine çok az duyguyla ya da hiç duygu olmadan tepki verebilirler.
3. SEVDİKLERİNE İLGİ GÖSTERMEZLER
Otizmli çocuklar, ebeveynleri, kardeşleri veya aynı yaştaki diğer çocuklarla duygusal bağ kurmaya ilgi duymadan mesafeli davranabilirler. Göz temasından kaçınmaya ve yalnız kalmaya eğilimlidirler, bu nedenle duygusal olarak dünyadan kopukturlar. Ancak bu, onların duyguları olmadığı anlamına gelmez, sadece onları nasıl ifade edeceklerini bilmedikleri anlamına gelir.
4. DUYGULARINI TANIMLAMAKTA ZORLANIRSINIZ
Var olan farklı otizm seviyeleri nedeniyle bozukluğu olan bazı çocuklar, duygularını kendi yaşlarındaki çocuklara benzer şekilde gösterebilir (örneğin, acı hissederlerse ağlayabilirler). Ancak, genellikle duygularını göstermekte zorlanırlar. Ayrıca duygusal olarak duyarlı olmadıkları veya tepkilerinin biraz abartılı olduğu da görünebilir. Örneğin, çok çabuk sinirlenebilirler ve küçük rahatsızlıklara çok üzülebilirler.
5. TEKRARLAYAN RUTİNLERİ SÜRDÜRÜRLER
İlgilerini çeken aktiviteleri yaparken kısıtlı ve tekrarlayan kalıplar geliştirirler. Genellikle, onları çeken şeyler tüm dikkatlerini gerektirir ve aynı kelimeye odaklanmak veya tekrarlamak için uzun zaman harcayabilirler. Her gün ne olacağını bilmek için günlük bir rutini sürdürmeyi severler. Örneğin, okula hep aynı yoldan gitmek ya da akşam yemeğinde tamamen aynı yemeği yemek isterler. Rutinlerinde ne kadar katı olduklarından dolayı, değişiklik yapmak onlar için anlaşılmaz olabilir ve bunu tamamen reddedebilirler.
6. DUYUSAL PROBLEMLERİ OLABİLİR
Bazı durumlarda, otizmli çocuklar aşırı tepki verebilir veya duyusal uyaranları görmezden gelebilir. Bazen kendileriyle konuşan insanları görmezden gelebilirler, hatta sağır gibi görünebilirler. Ancak diğer zamanlarda gürültüden, en yumuşak seslerden bile rahatsız olabilirler. Telefonun çalması gibi ani sesler, rahatsız edici sesi bastırmak için kulaklarını kapatarak ve tekrarlayan sesler çıkararak tepki verecekleri rahatsızlığa neden olabilir. Çocuklar ayrıca dokunmaya (dokunulmaktan hoşlanmazlar) ve farklı doku türlerine karşı çok hassas olma eğilimindedir. Sırtlarına bir dokunuşta ya da derilerinde belirli bir kumaşın hissinde sinebilirler.
7. AŞIRI TEPKİ VEREBİLİRLER
Normal görünen bir durumda duygularını düzenlemekte zorluk çekebilir ve orantısız davranabilirler. Örneğin, belirgin bir sebep olmadan çığlık atmaya, ağlamaya veya histerik bir şekilde gülmeye başlayabilirler. Stresli olduklarında, yıkıcı ve hatta saldırgan davranışlar sergileyebilirler (bir şeyleri kırmak, başkalarına vurmak veya kendilerine zarar vermek). Ek olarak, hareketli araçlar veya yükseklikler gibi tehlikeli bir durumda olduklarını anlayamayabilirler, ancak aynı zamanda doldurulmuş bir hayvan gibi zararsız nesnelerden korkabilirler.
8. KONUŞMAKTA VE ANLAMAKTA GÜÇLÜK ÇEKERLER
Tipik olarak çocuklar yaklaşık bir buçuk yaşına geldiklerinde konuşmaya veya etkileşimde bulundukları insanların seslerini taklit etmeye başlarlar. Otizmli çocuklar söz konusu olduğunda, dil becerilerini çok daha sonra geliştirirler. Anormal bir ses tonuyla, garip bir ritimle konuşabilir veya belirli bir şey söyleme niyetinde olmadan kelimeleri ve cümleleri tekrar tekrar tekrar edebilirler. Bir konuşmayı başlatmakta veya sürdürmekte zorlanırlar. Bazı basit cümleleri veya soruları anlamazlar ve söylenenleri harfi harfine alırlar. Mizah, ironi ve alaycılığı anlama yeteneklerinden yoksundurlar.
9. DAVRANIŞLARINI TEKRARLARLAR
Otizmli çocuklar genellikle davranışlarında, etkinliklerinde ve ilgi alanlarında katı ve hatta saplantılıdır. Sürekli ellerini hareket ettirme, ileri geri sallanma veya dönme gibi tekrarlayan vücut hareketleri yapabilirler. Anahtarlar veya ışık düğmeleri gibi nesnelere takıntılı hale gelirler ve onları oyuncak olarak kullanırlar. Genellikle sayılar veya semboller (haritalar veya spor istatistikleri) içeren belirli konulara çok ilgi duyma eğilimindedirler. Her şeyi belirli bir düzende tutmaları gerekir, örneğin oyuncaklarını özel bir şekilde hizalarlar ve birinin bunu değiştirmesine müsamaha göstermezler. Anormal bir duruş sergilerler veya garip bir şekilde hareket edebilirler.
10. SÖZSÜZ İLETİŞİMİ TERCİH EDERLER
Otizmli çocuklar, dil gelişimi yavaş olduğu ve bunu yaptıktan sonra bile kendilerini ifade etmekte zorlandıkları için sözsüz iletişimi tercih ederl. Bir şeyi belirtmek için çizimler veya jestler gibi hem fiziksel hem de görsel araçları kullanabilirler.
11. YÜZ İFADELERİNİ TANIMAKTA GÜÇLÜK ÇEKERLER
Yüz ifadelerini tanımakta zorluk çekebilirler (örneğin, annelerinin kaşlarını çattığında onlara kızdığını anlamazlar). Ayrıca ses tonuyla ilgili iletişimsel sinyalleri de anlamıyorlar, yani konuşan kişinin bunu mutlu, üzgün veya sinirli bir tonda yapıp yapmadığını nasıl ayırt edeceklerini bilmiyorlar. Çok hayalperest oldukları ve genellikle kendi küçük dünyalarında yaşadıkları için gerçek ile hayali arasında ayrım yapmayı zor buluyorlar.
Ensonhaber'i Google News'te takip edin.
Abone Ol