Batılı yazarları yüceltip, Türk edebiyatına burun kıvırmanın acımasızlığı

Son yıllarda Batı edebiyatını yere göğe sığdıramayanlar, Türk edebiyatını ve yazarlarına burun kıvırmaya başladı. Tanzimat Fermanı ile başlayan edebiyat yolculuğumuz o günden beri hızla devam ediyor. Batı'yı da okuyalım Türkleri de.

Tanzimat'ın ilan edilmesiyle beraber Osmanlı hayatında pek çok yenilik ve reform gerçekleşti. Hem devlet yönetiminde hem de kültür, sanat ve edebiyatta. Tanzimat'la birlikte edebiyatta roman dediğimiz tür hayatımıza girdi. Kabul etmeliyiz ki; roman Türk kültür hayatına Batı'dan girdi. Ama sırf Batı'dan geldiği için de kendi yazarlarımızı küçümsemenin manası var mı?

Olmaması lazım ama maalesef son yıllarda okunan Batı eksenli edebiyata bakınca bunu görebiliyoruz. Öncelikle Tanzimat ile kısa bir giriş yapalım. Bu dönemde verilen eserler teknik ve biçim bakımından son derece zayıftır.

Fakat şiir alanında ise zirve bir devirdir. Ziya Paşa, Namık Kemal'i sayabiliriz. Romanda ise Muallim Naci, Mehmet Rauf, Nabizade Nazım, Ahmet Mithat Efendi gibi yazarlar eserlerini yazmaya başladılar. Türk edebiyatında polisiye roman yazan ilk yazar Ahmet Mithat Efendi olduğunu kaçımız biliyor? Bakınız Esrar-ı Cinayat romanı...

Fecr-i Ati,ve Servet-i Funün'da ise şiir türünde harika eserlerin verildiği ayrı bir dönem olmuştur. Tevfik Fikret, Ahmet Haşim'i hiç mi okumadınız? Cumhuriyet sonrasına geldiğimizde de roman türünde en gerçekçi ve nitelikli eserlerin verildiğini görüyoruz. Kurtuluş Savaşı'nı ve toplumun içinde bulunduğu sosyo-ekonomik bağlamında ele alan edebi eserlerin kaçı kitaplığınızda yer alıyor?

Kemal Tahir, Orhan Kemal, Sait Faik Abasıyanık, Kemal Bilbaşar, Fakir Baykurt, Abbas Sayar, Kamalettin Tuğcu, Yusuf Atılgan, ve daha pek çok yazarın yazdıklarını kaçımız tabiri caize yalayıp yuttu?

Kimseye parmak sallamıyoruz. Sadece kendi değerlerimizin farkına varalım ve bir hazinemiz olduğunu idrak edelim. Kabul ediyoruz; Batı dünyası ses getiren yazarlar çıkarttı. Ödülden ödüle koştular. Fakat Türk toplumu da müthiş kalemler dünya edebiyatına kazandırdı.

BATI YAZARINI PAZARLADI

Arada bir fark var:

Batı yazarını pazarladı, Türkiye ise bunu başaramadı. Yazarlarımızın kaçının kitabı dünyanın farklı dillerinde okunuyor? Başka dillere çevirmek için ne kadar çaba sarf ettik?

Bilen var mı?

Her sene verilen Nobel Edebiyat Ödülü'nü bugüne kadar sadece Orhan Pamuk kazandı. Örneğin Yaşar Kemal'e ödül verilmesi konuşulurken yapılan lobi faaliyetleriyle yazarın ödül alması engellendi. Günümüzde bile bu ödülü hakkeden yazarlarımız var. İsim isim de sayabilirim.

Hem romanda hem de şiirde hatırı sayılır yapıt yazıldı. Nazım Hikmet'in şiirleri bir dönem elden ele dolaşıyordu; şu anda Batı dünyasında en çok bilinen şairdir Nazım Hikmet. Nazım'ın dünyada bu kadar tanınmasının sebebi yaşadığı sürgün ve hapis hayatıyla açıklayamayız sadece.

Dönüp yazdığı şiirlere bakalım yeter.

Ya da Necip Fazıl...

Edebiyat ayrımcılığı, ötekileştirmeyi sevmez. Doğasına, yapısına aykırıdır. Hem Batı hem de Türk yazarları okuyalım, yaşatalım. Ama burun kıvırmayalım.

Şayet aziz hatıralarına saygısızlıktır.

Kitap Haberleri

  1. Kolombiya: Netanyahu hakkındaki tutuklama kararına uyacağız
  2. Montella: Macaristan güçlü bir rakip
  3. Galatasaray'a Bodrum'da coşkulu karşılama
Sonraki Haber