Biyografi yazımında otoriter isim olan Beşir Ayvazoğlu, yazar Nurullah Ataç'ı anlatıyor

Türkiye'de biyografi yazımı denilince akla gelen ilk isim olan yazar Beşir Ayvazoğlu yeni kitabı olan Ataç'da Türk edebiyatına üstün hizmetler sunan Nurullah Ataç'ı masaya yatırıyor. Bu kitapla Nurullah Ataç'ı daha yakından tanıyacaksınız.

Türk edebiyatının ustalarından olan Beşir Ayvazoğlu'undan dev bir hizmet daha... Yazarın Nurullah Ataç'ı anlattığı Ataç kitabı ünlü yazarı bütün yönleriyle inceliyor. Biyografi yazımında önemli eserler kaleme alan Ayvazoğlu, bu sefer yönünü usta denemeci Nurullah Ataç'a çeviriyor.

Çok hızlı ve çok sancılı bir değişmenin yaşanmakta olduğu bir dönemde, mensubu olduğu toplumun tarihi, dili, kültürü ve inançlarıyla didişmeyi göze alan bir düşünce adamı ve etkili bir edebiyat eleştirmeninin renkli, gelgitlerle ve kavgalarla dolu hayatı...

Altmış civarında yayımlanmış kitabı bulunan ve çeşitli dallarda çok sayıda ödüle layık görülen Beşir Ayvazoğlu’nun kaleminden çarpıcı bir biyografi:

Ataç...

Ayvazoğlu bu biyografide, taklitçi bir anlayışla Batılılaşmayı değil, Fransızlar, İngilizler, İtalyanlar, Almanlar gibi tam Batılı bir ulus olmamızı isteyen Ataç’ın kendisini Türkçe konusunda uç noktaya taşıyan düşünce macerasını anlatıyor.

Radikal Batıcı bir aydın olan Nurullah Ataç, taklitçi bir anlayışla Batılılaşmayı değil, Fransızlar, İngilizler, İtalyanlar, Almanlar gibi tam Batılı bir ulus olmamızı istiyordu. Bunun yolu hümanist kültürü tartışmasız benimsemekti. Amaca ulaşabilmek için Prospero’nun (aydınlar) gerektiğinde kırbaç kullanarak Caliban’ı (halk) ehlileştirmesi gerektiğini kararlılıkla savunuyor.

HÜMANİST KÜLTÜR

Öncelikle dilimizi antik Yunanca ve Latinceye açmadan Batı’yı Batı yapan hümanist kültürü benimsemenin imkânsız olduğuna inanıyordu. Asıl arzusu bütün temel kavramları bu iki ölü dilden almaktı.

Ancak bunun pratikte mümkün olmadığını fark edince Türkçeyi başta Arapça ve Farsça olmak üzere tarih boyunca sözlüğüne kattığı bütün yabancı kelimelerden arındırarak Yunanca ve Latinceleştirme görüşünü savunmaya başladı

Sayfa: 656

DENEME TÜRÜNÜN USTASI

Türk edebiyatında deneme türünün öncü isimlerinden kabul edilen ve ilk yazıları 1921-1922'de yayımlanan Ataç, tiyatro ve edebiyat eleştirilerine de yöneldi. Ataç, 1926'da Leman Ataç ile dünya evine girdi.

Bu evlilikten Meral isminde bir çocuğu oldu. Usta yazar, öğretmenliğin yanı sıra Cumhurbaşkanlığındaki mütercimlik görevini de emekliliğine kadar devam ettirdi.

Latin, Fransız, Rus klasik ve çağdaş yazarlarından 50'ye yakın kitap çeviren Ataç, Türkçenin yabancı kelimelerden arındırılması çabalarına önem vermesiyle tanındı.

Yazı hayatına, Yahya Kemal'in idaresinde çıkan Dergah mecmuasında Ahmet Haşim'in Göl Saatleri üzerine bir eleştiri yazısı ve şiirlerle başlayan Ataç, kısa sürede şiirde başarılı olamayacağını anlayarak, sadece tiyatro ve edebiyat eleştirileriyle deneme yazılarına yöneldi.

Yazar Nurullah Ataç

ETKİN OLDUĞU YILLAR

Ataç, Türk edebiyatında en etkili yıllarını 1940-1955 arasında yaşadı. Yazılarında edebiyatın yenileşmesi ve anlaşılır olması, dilde özleşme, yazı dilinin konuşma dilinin imkanlarını kullanarak topluma daha çok hitap etmesi gibi konuları işledi.

Türk edebiyatında modern anlamda deneme türünde ürün veren ilk yazar ve eleştirmen olan Ataç, 1949'da Türk Dil Kurumu üyesi oldu ve 11 Şubat 1951'de ise aynı kurumun yönetim kuruluna seçildi.

Bir ara siyasetle de ilgilenen Ataç, Türk edebiyatında eleştiri ve deneme türünün gelişmesine önemli katkılar sundu. Güçlü hafızasıyla tanınan usta edebiyatçı, eserlerinde konuşur gibi bir dil ve hafif mizaha yaklaşan bir üslup tercih etti.

Yazar Beşir Ayvazoğlu

TÜRKÇE'YE BÜYÜK HİZMET

Ataç, 36 yıllık yazı serüveni boyunca 80'den çok dergi ve gazetede 4 binden fazla yazı yayımlayan Ataç, Batı edebiyatının önde gelen yapıtlarının Türkçeye kazandırılmasına öncülük etti.

Türkçenin söz dizimini araştırıp konuşma dilinde bulunan devrik cümleyi yazı diline kazandıran Ataç, yazılarında genç edebiyatçıların çalışmalarına da yer verdi. Ataç, çeviri çalışmalarına önem verdi ve Latin, Fransız, Rus klasik ve çağdaş yazarlarından 70'e yakın kitap tercüme etti. Eşinin vefatının ardından karaciğer ve böbrek rahatsızlıkları yaşayan Ataç, 17 Mayıs 1957'de İstanbul'da hayatını kaybetti.

*
Sonraki Haber