Edgar Rice'nın bilim kurgu klasiği: Canavarlar
Edgar Rice Burroughs külliyatının en önemli kitaplarından biri olan Canavarlar, 20.yüzyıl edebiyatının önemli bilimkurgu klasiklerinden biri olma özelliğini taşıyor.
Canavarlar, insan olabilmek sorusuna aradığı cevapla dikkati hak eden bir çalışma. Literatürde sıklıkla karşımıza çıkan çılgın bilim insanı ekolünün de oldukça başarılı bir örneğini sunan kitap, 20. yüzyılın ilk yarısına ait gerçek bir bilimkurgu klasiği.
Frankenstein, Dr. Moreau’nun Adası, Su Adamı gibi metinlerle aynı alt başlıkta (biopunk) değerlendirebileceğimiz Canavarlar, bilimkurgu türünün erken dönem çalışmaları arasında gerçek bir klasik olma özelliğini taşıyor.
Türdeşlerine kıyasla, pozitif bilimlerden ziyade felsefi arka planı ile öne çıkan bir metin olduğunu söylemek mümkün.
Roman ve öyküleriyle de tanıdığımız Bünyamin Tan’ın çevirdiği kitap, bitmek bilmeyen entrika ve çıkar çatışmaları ile sürükleyici bir okuma deneyimi sunmayı da ihmal etmiyor. Z
Tanrı'yı taklit etmeye hayatını adamış Profesör Maxon, yaşamı yoktan var etmek ve mükemmel insanı yaratmak için elinden geleni yapar.
ÖLÜMCÜL TAKINTISI
Ölümcül takıntısı, medeniyette uzakta, okyanusun ortasındaki Borneo adalarına kadar uzanır. Başarısız geçen bir dizi deneyin ardından tanrının rolüne büründüğüne inanır; her şeyiyle mükemmel bir insan yaratabilmiştir. Ancak bu, hayatındaki en büyük hata olmaya çok yakındır.
YARATILAN ŞEY
Yarattığı şeye olan kör inancı kendisi ve kızının hayatını tehlikeye atmakla kalmaz, yaratılan için de bitmek bilmeyen varoluşsal çıkmazlara sebep olur: İnsan olduğu aşikardır ama gerçekte nedir? Ruh denen şey nedir ve onu nasıl elde edebilir? İnsanların dünyasındaki bitmek bilmeyen hırs ve açgözlülük mücadelesinde yeri neresidir?