Halit Ziya'ın romanda ben varım dediği, Batılı anlamdaki kitabı: Mai ve Siyah
Türk edebiyatının üretken yazarların başında gelen Halit Ziya Uşaklıgil'in Mai ve Siyah, Batılı anlamda yazılan ilk eserlerdendir. Halit Ziya kitabı şöyle anlatıyor; "Romanın bütününde ben varım"
Edebiyatımızda önemli bir yere sahip olan Mai ve Siyah, Halit Ziya Uşaklıgil'in başyapıtlarındandır. Bir dönem diziye de uyarlanan Aşk-ı Memnu romanı, Uşaklıgil’in bilindik kitapların başında gelmektedir.
Yazar; File, Nemide, Bir Ölünün Hatıra Defteri, Ferdi ve Şürekâsı, Kırık Hayatlar romanlarının yanı sıra şiir, deneme ve oyunlar da kaleme aldı.
Halid Ziya, kahramanının çatışmalı ruh halini dile getirmekte gerçekten de çok başarılı. Ahmet Cemil’in iç dünyası sadece iç monologlarla değil, olayların akışı ve genç adamın tavırlarıyla da netlik kazanır.
Evet, Ahmet Cemil Batı kültürünü edinmek isteyen, duyarlı, biraz da hayalperest bir genç. Hakikatle baş edemediği anlarda mücadele etmek yerine hayallere sığınır.
TUTUNAMAYAN KARAKTERLER
Hayalleri büyüktür ama hayatla mücadele etmek konusundaki yetersizliği hayallerini gerçekleştirmesini engeller ve onu bir mutsuzluk döngüsüne sıkıştırır.
Ahmet Cemil’i en yakın arkadaşını kıskanmaya itecek, sona geldiğinde büyük umutlar bağladığı eserini yakmaya kadar sürükleyecektir. Abartılı gelebilir ama bu kişilik özellikleriyle Ahmet Cemil edebiyatımızın ilk kaybedeni, tutunamayan ilk karakteridir.
"HÜSRANLARLA DOLU GENÇLİĞİM VAR"
Mai ve Siyah, Halit Ziya Uşaklıgil’in ilk önemli romanıdır. Halit Ziya’nın “Onda hemen bütün ben varım, benim bir daha geri gelmeyecek olan emellerle, hülyalarla ve onların yanı başında hüsranlarla dolu olan gençliğim var” dediği roman, Servet-i Fünun kuşağının sanat ve edebiyat görüşlerini tartışması bakımından bir edebî manifesto olarak da değerlendirilir.
KİTAP NE ANLATIYOR
Mülkiye Mektebi’ni bitirdikten sonra matbuat âlemine atılan Ahmet Cemil, bir yandan büyük bir özenle ilk şiir kitabını hazırlamakta, öte yandan da gazete-matbaa patronluğu ve Erenköylü zengin aile kızı Lamia’yla evlenme hayalleri kurmaktadır. Ancak babasının ölümüyle Süleymaniye’deki mütevazı hayatı sarsılır.
Annesi Sabiha ve kız kardeşi İkbal’in geçimini sevmediği kitapları çevirmek, tahammül edemediği çocuklara özel dersler vermek suretiyle sağlamak zorundadır. Hayallerle hakikatlerin çatışması hiç bitmez...
Önce, Ahmet Cemil’in şiirleri eski sanat anlayışını savunanlar tarafından acımasızca eleştirilir; sonra eniştesi Vehbi Bey, kız kardeşini hamileyken öldürmekle kalmaz, Ahmet Cemil’in de gazetedeki başyazarlığına son verir; nihayetinde, sevgilisi Lamia ise bir subayla evlenir.