Sanat sanat için değildir diyen, Türk şiirinin romantik şairi Nazım Hikmet 61 yıl önce hayatını kaybetti
Nazım Hikmet... Türk şiirinin romantik devrimcisi ve şairi... 61 yıl önce hayatını kaybetti. Zordur haziranda ölmek hele bu bir şairse; hele bu Nazım Hikmet ise...
Ressam Ayşe Celile Hanım ile Hikmet Bey'in oğlu olarak kimi kaynaklara göre 14 Ocak 1902'de Selanik'te doğan ve asıl adı Mehmet Nazım olan şair, ilkokulu Göztepe Taş Mektep'te okudu, ardından Mekteb-i Sultani'nin hazırlık sınıfına yazıldı.
Ailesinin yaşadığı ekonomik sıkıntı nedeniyle bir yıl sonra okuldan alınan Ran, Nişantaşı Sultanisi'ne kaydedildi.
Nazım Hikmet, ilk şiiri Feryad-ı Vatan'ı 3 Temmuz 1913'te yazdı. Denizciler için yazdığı Bir Bahriyelinin Ağzından şiirinden etkilenen Bahriye Nazırı Cemal Paşa'nın desteğiyle 1917'de girdiği Heybeliada Bahriye Mektebi'ni 1919'da tamamladı.
Sağlık sorunları nedeniyle 1921'de subaylıktan ayrıldı
Hamidiye kruvazörüne stajyer güverte subayı olarak atanan usta şair, 1920'de geçirdiği bir hastalık sebebiyle 1921'de sağlık kurulu kararıyla askerlikten çıkarıldı.
Bu süreçte edebiyata ilgisini sürdüren Ran, yazdığı şiirleri büyük hayranlık duyduğu Yahya Kemal'e göstererek eleştirilerini dinledi.
Unutulmaz şair, 1920'de Alemdar gazetesinin açtığı şiir yarışmasında birincilik ödülünü kazandı. İlk dönemlerinde adı hececi şairlerle anılan usta kalem, İstanbul'un işgal altında olduğu günlerde, vatan sevgisini yansıtan coşkulu direniş şiirleri yazdı.
Nazım Hikmet, Milli Mücadele'ye katılmak üzere 1921'de Faruk Nafiz, Yusuf Ziya ve Vala Nurettin ile Sirkeci'den kalkan Yeni Dünya vapuruna gizlice binerek İnebolu'ya geçti. Bolu'da bir süre öğretmenlik yapan şair, daha sonra Batum üzerinden Moskova'ya giderek, Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi'nde okudu.
Serbest şiire olan ilgisi
Batum'da duyduğu ancak sözlerini anlamadığı Rusça bir şiirin şeklinden etkilenen şair, serbest şiire ilgi duymaya başladı.
Moskova yolculuğu sırasında yazdığı "Açların Gözbebekleri" şiirinde serbest ölçüyü deneyen Nazım Hikmet'in bazı şiirleri, 1923'te "Yeni Hayat" ve "Aydınlık" dergilerinde yayınlandı.
Serbest ölçüde Türk şiirinin ilk örneklerine imza attı
Moskova'dan 1924'te Türkiye'ye dönen Nazım Hikmet, Aydınlık dergisinde yayınlanan şiir ve yazılarından dolayı 15 yıl hapsi istenince yeniden Moskova'ya gitti.
Ran'ın ilk şiir kitabı Güneşi İçenlerin Türküsü, 1927'de Bakü'de okuyucuyla buluştu.
Cumhuriyet'in beşinci yıl dönümü münasebetiyle çıkarılan aftan yararlanmak üzere Temmuz 1928'de Türkiye'ye girerken yakalanan şair, bir süre tutuklu kaldı.
Nazım Hikmet Ran, yazı kadrosuna katıldığı Resimli Ay dergisinde bir yandan şiirlerini yayınladı, bir yandan da edebiyatın yerleşmiş değerlerine karşı sert çıkışlar yaptı. Kendisini sosyalist şair olarak tanımlayan Nazım Hikmet, sanatın amacı konusundaki tartışmada "Sanat, sanat için değildir" diyerek toplumcu anlayıştan yana oldu.
835 Satır şiiri, edebiyata yeni soluk getirdi
İstanbul'da 1929'da yayınlanan "835 Satır" şiiri, edebiyat çevrelerinde geniş yankı uyandıran usta şair, klasik ve deneysel karışımı bir şiir dili geliştirdi.
Şiirleriyle ilgili açılan pek çok davada beraat eden Nazım Hikmet, 1933'te gizli örgüt kurmak suçundan tutuklanarak Bursa Cezaevi'ne gönderildi, 1938'de ise orduyu ve donanmayı isyana teşvik suçlarından tutuklandı. Şair Ran, 28 yıl, 4 ay hapis cezasına mahkum edildi.
Nazım Hikmet, 1939'da 17 bin mısradan oluşan "Memleketimden İnsan Manzaraları" adlı eserini yazmaya başladı.
Barış ödülü kazandı
Genel Af Yasası'ndan yararlanarak, 1950'de serbest kalan şaire, Dünya Barış Konseyi tarafından Picasso, Paui Rubeson, Wanda Jakubuurska ve Pablo Neruda'yla birlikte Uluslararası Barış Ödülü verildi.
Usta şair, serbest kaldıktan sonra askerlik görevine alınacağını öğrenince, öldürüleceği düşüncesiyle Stalin yönetimindeki Sovyetler Birliği'ne gitti.
Nazım Hikmet Ran, 25 Temmuz 1951'de Bakanlar Kurulunca Türk vatandaşlığından çıkarıldı. Aynı yıl şairin oğlu Mehmet dünyaya geldi.
Eserlerinin büyük çoğunluğu vefatından sonra yayınlandı
UNESCO tarafından, Nazım Hikmet Ran'ın doğumunun 100. yılı dolayısıyla 2002 yılı "Nazım Yılı" ilan edildi. Novodeviçi Mezarlığı'nda toprağa verilen şair, 5 Ocak 2009 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla yeniden Türk vatandaşlığına kabul edildi.
Eserleri 50'den fazla dile çevrilen şair, cezaevindeyken İbrahim Sabri ve Mazhar Lütfi takma adlarının yanında imzasız olarak da bazı şiirlerini okuyucuyla buluşturdu, 1949'da ise Ahmet Oğuz Saruhan adıyla La Fontaine'den Masallar isimli kitabını çıkarttı.
Akşam, Son Posta ve Tan gazetelerinde "Orhan Selim" takma adıyla fıkra yazarlığı ve başyazarlık yapan Ran'ın yine Selim imzalı "İt Ürür Kervan Yürür" adlı bir kitabı da bulunuyor.
Nazım Hikmet'in kaleme aldığı Kafatası, Bir Ölü Evi, Unutulan Adam ve Ferhat ile Şirin'in de aralarında bulunduğu 22 tiyatro eseri, Türkiye'nin yanı sıra Rusya, Almanya, Macaristan, Polonya ve Çekoslovakya'da sahnelendi.
Nazım Hikmet öldü
Ünlü şair, 3 Haziran 1963'te Rusya'nın başkenti Moskova'da yaşamını yitirdi. Hikmet'in mezarının Türkiye'ye getirilme çabaları olduysa da herhangi bir sonuç alınamadı.
Kitap sayfası için iletişim:
ergul.tosun@ensonhaber.com