Türkiye'nin yakın siyasi tarihine kurgusal bir bakış: Mühür
Yazar Cevat Turan’ın baştan sona gerilim, siyaset ve devletin karanlık koridorları ve acılarla dolu hayatların karmaşık hesaplaşmalarını anlattığı Mühür isimli romanı hayata dair gerçek kesitler sunuyor.
Yazar Cevat Turan’ın baştan sona gerilim, siyaset ve devletin karanlık koridorları ve acılarla dolu hayatların karmaşık hesaplaşmalarını anlattığı "Mühür" isimli romanı raflarda yerini aldı.
Ünlü yazar Cevat Turan’ın sekizinci romanı Mühür... Turan, devletin ve insanın karanlık koridorlarında sürükleyici bir roman olan Mühür'de okuyucuyu Aşk mı, ideoloji mi? sorusuyla karşı karşıya getirdi. Romandaki Fırat karakterinin sorgulamalarının anlatıldığı “Mühür”, şimdiden siyasi polisiye klasikleri arasında yerini aldı.
Romanın ortaya çıkış sürecini Milliyet Sanat’a değerlendiren Turan; şu ifadeleri kullandı:
KİTAP NASIL ORTAYA ÇIKTI
“Eserin ortaya çıkışı, esasında gündelik olarak her birimizin hayatında tanık olduğu ancak arkasında bu işlerin nasıl döndüğünü anlamaya çaba sarf etmediğimiz gerçekliğe dayanıyor. Halının altına itelediğimiz ne varsa saydam bir şekilde yansıtmaya çalıştım. Yetimhanede yetişen dört çocuğun gerçekçi hikayesi ile kurgunun içine giriyoruz. Her biri bir başka dünya yaratıyor kendisine. Birbirleriyle hem örtüşen hem çelişen ilişkiler yumağının içinden çıkmaya çalışıyoruz. Aslında romanla birlikte hayatlarımızı kimlerin ve hangi güçlerin mühürlediğini anlamaya çalışıyoruz”
"Yazar yaşadığı tarihe tanık olan kişidir” diyen Turan, “tarafsız” bir yazar olmadığının altını çizerek şunları kaydetti:
Sayfa: 192
"TARAFSIZ BİR YAZAR DEĞİLİM"
"Çoğu zaman biz istesek de, istemesek de İçinde bulunduğumuz toplumun aynası oluyoruz. Bu rolü olağan bir akış içerisinde üstleniyoruz daha doğrusu. Gerçekliği olduğu haliyle ortaya koymanın, veya gerçekliklerin kurguya dönüşmesinden ortaya çıkan sanattan korkmam; yazdıklarımdan dolayı gelebilecek hiçbir tepkiyi de umursamam. Yasaklar hastalık gibidir. Kişi hastalığa yakalandığı nedenlerden, yerlerden, mekanlardan kaçındıkça yaşama alanı daralır, küçülür, problemi büyür. Ben tarafsız bir yazar değilim. Egemenlerin tarafında değilim örneğin. Zorbalıkların, adaletsizliğin, demokrasi ve insan hakları düşmanlarının tarafı değilim. Emperyalistlerin dostu hiç değilim. Kötülüğün kanıksanmasından, yazılmasının önüne geçilmesinden yana da taraf değilim…”
ACI GERÇEK...
“Bana göre sadece ‘coğrafya’ değil insanın ailesi de kaderidir. Çünkü doğduğumuz ailenin geldiği geleneksel kültür ne ise biz de ona yakın gelişiyoruz. Sadece anne-babaları hayattan koparılan evlatlar değil, evlatları ellerinden alınan anne babaların gerçeği o kadar acı ve gerçek ki."