Vedat Türkali'nin 27 Mayıs Darbesi sürecini anlattığı bir Türkiye Panoraması romanı: Bir gün Tek Başına
Çağdaş Türkiye edebiyatının şair ve yazarlarından olan Vedat Türkali'nin adıyla özdeşleşen romanı olan Bir Gün Tek Başına, 27 Mayıs Darbesi'ni ve dönemin toplumsal paradigmalarını anlatıyor. Romanda aşk, ihanet ve siyaset yer alırken; aynı zamanda bir Türkiye panoramasını göreceksiniz. Türkali'nin edebi başarısı ve ustalığıyla bütünleşen dev roman.
Yazar ve şair Vedat Türkali'nin 1974'te yazdığı ilk romanı olan Bir Gün Tek Başına yazarın en önemli romanları arasında yer alıyor. Güven, Yalancı Tanıklar Kahvesi, Bitti Bitti Bitmedi, Kayıp Romanlar gibi çok okunan kitapların yazarı olan Türkali'yi 29 Ağustos 2016'da kaybettik.
Bir Gün Tek Başına klasiği yazara büyük bir ün kazandırırken aynı zamanda Türkiye siyasetinde derin yaralar açan 27 Mayıs 1960 Darbesi'ni ve sonraki süreçleri de anlatmasıyla ayrı yere konumlandırılıyor.
Vedat Türkali'nin çağdaş Türk edebiyatının en önemli yapıtları arasındaki müstesna yerini koruyan Bir Gün Tek Başına'yı severek ve çok şey öğrenerek okudum. 27 Mayıs Darbesi Türkiye'de emir komuta zinciri içerisinde yapılan ilk askeri darbenin adıdır.
Darbe sonucunda ülke yönetimi askerlerin eline geçti. Başbakan Adnan Menderes, Maliye Bakanı Hasan Polatkan ve Dış İşleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu idam edildi. Pek çok siyasetçi, bürokrat da uzun yıllar hapishanede kaldı. Darbenin üzerinden yarım asırdan fazla zaman geçmesine rağmen etkilerini ne yazık ki hala görüyoruz.
Sayfa: 620
"BENİM DE SÖZÜM VAR..."
Romanda Kenan'ın karısı ile olan evliliği eksinde ilerleyen kitapta yasak bir aşk da var. Günsel'in Kenan'la yaşadığı aşk ve Günsel'in öğrenci olması toplumsal olaylara karışması, ülkede "Benim de sözüm var" demesi olayları başka bir evreye sürüklenmesine neden olur.
Bir Gün Tek Başına sizlere sadece aşktan, evlilikten, ilişkilerden bir okuma sunmuyor. Öte yandan sizi Türkiye'nin yakın tarih gerçekleriyle de yüzleştirecek. Tarih sadece tarih kitaplarından öğrenilecek bir bilim değildir. Tarihi edebiyat aracılığıyla daha farklı okuyabiliriz.
Yazar ve şair Vedat Türkali
EDEBİ BAŞARI...
Nitekim Bir Gün Tek Başına romanı edebiyatı ve tarihi bir arada harmanlamasıyla okurlara iki ayrı sanat ve sosyal bilim dalını aynı anda sunuyor.
Türkiye zorlu ve sancılı bir süreçten geçiyor, askerlerin ayak sesleri yavaştan duyulmaya başlanmıştır bile. Ülkede derin kaos ve katillileri bulunmayan cinayetler işleniyor; ekonomik darboğazdık insanları iyice ümitsizliğe sevk ediyordu.
Darbenin üzerinden 12 yıl sonra yazılan Bir Gün Tek Başına yayınlandığında kısa sürede çok okunan ve bilinen yapıtlar arasına girdi. Bu başarı kuşkusuz Vedat Türkali'nin eşsiz edebi bilgisinden, derin gözlem yeteneğinden ve konu bütünlüğünden kopmadan anlatmasıyla perçinlenmiştir.
Türkiye'de çok az eser Bir Gün Tek Başına romanının yakaladığı ivmeyi yakalayamamıştır. Zira romanı okuyup bitirdiğinizde bana hak vereceğinizi umuyorum. Ölmeden önce okunması gereken kitaplar vardır ya; Bir Gün Tek Başına tam da böyle bir romandır.
Meraklı kitapseverler için romandan kısa bir bölümü sizlerle paylaşıyoruz;
"KORKAKSIN..."
Ağır ağır çıktı odadan, banyoya girdi, şofbeni yaktı, suyu açtı. Büyük bir gürültüyle akan suya baktı, elini tuttu, ılıktı tam istediği gibi. Fakat yine de bir türlü giremiyordu suyun altına. Değişmek istemiyorum da ondan. Bu suyla birlikte içindeki her şey akıp gidecek. Sonra yavaşça girdi. Hiçbir şeyin akıp gideceği yok. Ne kolay öyle! Korkaksın da ondan. Her şey hemen değişiversin istiyorsun. Sanki daha mı iyi olurdu? O zaman da peşinden koşar, bir türlü yetişemezdin. Şimdi de geri kalıyorum; bak şimdi de… Altından çekiliverdi, çok kızmıştı su. Gözlerindeki sabunları akıtmak için uzattığı eli bile zor dayanıyordu."
Yazarın yayınlandığında büyük ses getiren romanı, yazarın harika diliyle bütünleşen roman, Adeta bir Türkiye fotoğrafı sunuyor.
KAYNAYAN BİR TÜRKİYE
27 Mayıs 1960 askeri darbesinden önce Türkiye içten içe kaynıyor. Kenan, yıllar önce gizli komünist partisine girme suçlamasıyla polis sorgusunda çabucak yılgınlığa düşmüş, eski çevresinden tümüyle kopmuştur.
Karısı ve çocuğuyla korunaklı bir yaşam sürmektedir. Aslında mutsuzdur, içi ile barışık değildir. Bir meyhanede tanıştığı genç Günsel, içinde çürümemek için direnen ne varsa hepsini ateşleyiverir. Aşk, direniş, devrim günleri...Yaşam, Kenan'la kendini bir kez daha sınama olanağı verir...
Bir Gün Tek Başına romanı size çok şey katacaktır.
Okuyun...
ergul.tosun@ensonhaber.com