Adem Metan'ın konuğu Mehmet Çebi: Sanatta çok gerideyiz
Adem Metan'ın YouTube kanalına konuk olan Koleksiyoner Mehmet Çebi, Türkiye'de sanatın her alanda çok geride kaldığını, kaliteli sanatçı ve sanattan anlayacak sanatsever yetiştirilmesine ihtiyaç olduğunu belirtti.
RÖPORTAJIN TAMAMINI İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN
Adem Metan, YouTube kanalında birbirinden önemli konuklar ağırlamaya devam ediyor.
Metan'ın Peki Sonra programının son konuğu, Koleksiyoner Mehmet Çebi oldu.
Mehmet Çebi, Türkiye'de tespih sevgisi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın tespih koleksiyonu, sanatın ve sanatçının toplumdaki yeri ve önemi, sanatın evrimi, coğrafyalara göre estetik anlayışı değerlendirdi.
Türkiye'de tespih alışkanlığı
Türkiye'de 100 kişiden 20'si tespih ile alakalı. Tespihin zanaat olduğu, bazılarının da sanat eseri olduğunu aşikar. Tespihe karşı toplumumuzun çok ciddi bir ilgisi var. Günümüzdeki ustaların hemen hemen hepsi İstanbul menşeli.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın tespih sevgisi
Cumhurbaşkanımızın çok ciddi bir tespih koleksiyonu var. Benden rica ettiler, ayırdım, çok iyi bir kalitede binlerce tespihi var diyebilirim. Yakında Kasımpaşa tarafından Cumhurbaşkanımızın bir müzesi açılacak. Burada elindeki sanat eserleri halkımızın beğenisine sunulacak.
Lale filmin sahibi Necip Sarıcı, Ali Demirel gibi binlerce tespih ve hat gibi sanat eseri koleksiyoncusu var.
Erzurum Oltu tespihi
Mardin bölgesi de tespih yapımı ve satışında merkezlerden biri oldu.
Erzurum'un Oltu taşı da tespihte bir sektör haline geldi. Çok üst düzeyde ustaları da var. Tespih dediğimizde akla ilk Oltu taşı geliyor. Aslında Oltu taşı, çok da kaliteli bir malzeme değil. Ancak iyi bir ustanın elinde değeri binlerce liraya çıkabiliyor. Bu da normal bir şeydir. Çünkü yıllarını vererek belli bir yere gelmiş ustalar var. Dolayısıyla işi iyi bilenin dışında değerinin çok anlaşılmayacağı bir sanat.
Türkiye'de sanatın durumu
Kendimizi kandırmayalım, Türkiye'de sanat, hem Batı hem de Doğu'daki birçok ülkeden geride. Birçok sanat alanında, sanatçı sayısı, kalitesi, çıkan ürünlerde ve bunların pazarlanmasında da gerideyiz. Sanat merakında da gerideyiz.
Türkiye'nin 85 milyon nüfusu var. Yüzde 1'i sanata meraklı olsa, bu meraklıların yüzde 1'i ciddi eser üretebilseler. Bu eserleri almaktan zevk duyacak sanatseverleri yetiştirebilsek, bu iş yalnızca Türkiye içinde dönen bir şey olmaktan çıkar, dışarıya dönük bir kültür sanat hamlesi yapabiliriz.
Türkiye'deki en ünlü sanatçıların, dünyadaki hiçbir müzede kendilerine ait bir tane sergilenen eserleri yok.
Kültür sanat politikaları
Sanat zevki, bir kültür politikası olarak insanlara anaokulundan başlayarak verilebilmeli. Bugün Avrupa'da birçok ülkede sanat dersi sırada değil müzede yapılır.
Türkiye'de de Mahir Ünal'ın Kültür Bakanı olduğu dönemde bu mevzuyu Milli Eğitim Bakanlığı'nın mevzuatına sokma hazırlığı vardı, ümitlenmiştik. Ama kendisinden sonra bu olmadı.
Mehmet Çebi olarak tabii imkanım olduğunca eser toplayacağım, sergileyeceğim. Ama bu bizim gibi birkaç insanla yapılacak şeyler değil. Bunu bir devlet politikası haline getirmek lazım.
Yatırım aracı: Sanat
Sanat eseri dediğimiz piyasa, çok ciddi bir piyasa. Yılda 500 milyar dolarlık piyasadan bahsediyoruz. Türkiye bu pastadan 5-10 milyar kazansa fena mı olur? 5 milyarlık şeye harcayacağınız malzemenin maliyet 10 binde 1'i bile değil. 100 milyar dolarlık mal sattığında kemiksiz cebinde kalan 10 milyar dolar değil. Ancak 10 milyar dolarlık sanat eseri ihraç ettiğinde o 10 milyar doların hepsi cebinde kalır. Bu işin katma değeri o kadar yüksek. Ama biz, şeytan taşlamaktan salavat getirmeye fırsat bulamıyoruz. Bunu mazeret kabul etmiyorum.
İstanbul fethedildiğinde sanatçıları getirip köy bağışlamışız. Sanata ve sanatçıya kıymet vereceğiz. Her sene 10 sanatçıyı yurt dışına gönderip, özel hocalardan ders aldırıp eğiteceğiz. 10 kişiden biri başarırsa bu önemli bir şey. Damien Hirst diye İngiliz bir sanatçı var, dünyada tanımayan yok. Dünyanın en büyük müzayede şirketleri sadece onun serlerini satıyor. Biz 2 milyara yakın İslam ülkeleriyiz. Aranan bir sanatçımız yok. Müşterisi olmayan meta zayi oluyor.
En azından insanlarımız evine orijinal bir sanat eseri alsın. Ben de sahaflar çarşısından zamanında bir eser aldım. Ali Fatıma, Kazasker'in iç içe geçmiş yazısı. 700 dolara mı ne aldım, 3-5 sene sonra 15-20 bin dolara sattım. Aslında prensip olarak karşıyım. Ama yatırım aracı olarak da kullanılabilir.
Bundan güzel bir kazanç var mı? Duvarına asmışsın, bakarken mutlu olmuşsun. Vatandaşımızda ilgi yok, ama bu oluşturulabilir.
"Sanat kolları dayanışabilmeli"
Kültür Bakanlığı olarak bir karar alsak, biz bu sanatları toplumda daha sevilir hale getirmek istiyoruz. Dizi film kahramanları bazı sahnelerde bu eserlerin önünde replik yapsın, özendirsin.
Spora verdiğimiz desteğin yarısı kadar sanata destek versen, 5-10 yılda bunun meyvelerini alırız.
Kutuplaşmanın sanata yansıması
Milliyetçi muhafazakar camiadan olmayan onlarca koleksiyoner var. Belki onu da çok anlamıyor ama sanat eseri olarak görüyor o hattı. Bugün Rafi Portakal, hat sanatına en çok değer veren insanlardandır. Kendisine ödül verilmesi lazım. Tam bir Anadolu insanı.
"Adam tanımak isim bilmek değildir"
İnsan tanımak isim bilmek değildir. Onun ruh halini, manevi dünyasını, yaşayışını fikri yapısını, hayata ve insanlara, kainata nasıl baktığını bilmek lazım. Ucuzcu ve kolaycı olmamalıyız.
"Bir gencin etkilenmesi en büyük mutluluğum olur"
Büyük masraflarımız yok, sponsorumuz yok, satış da yapmıyoruz. Amacımız ne? Beğendiğimiz sanat eserlerini insanlar da görsün istiyoruz. Sanatçılar da mutlu olsun. Bir tane genç arıyorum, gelsin görsün, şu Galata Köprüsü'ndeki insanların duruşundan renklerinden etkilensin ve "ben de yapacağım" diyebilsin. Bu en büyük mutluluk olur.
"İBB'den teklif gelirse para da istemem"
Herkese açığız, herkese destek vermek isteriz. Çok yorucu ama senede 1-2 sergi yapabilirim. Para da istemem, aldıklarını geri getirsinler yeter.
İstanbul'u anlatan çok özel bir eser
15-20 sene önce bu fotoğrafın aynısını görüyorduk, ama artık yok, beceremedik. Birçok sanatçı artık İstanbul'u resmederken eski resimlerden ilham alıyor. Bu güzellikleri de hayatta tutmak gerek.