UNESCO Dünya Mirası Listesine alınan Gordion Antik Kenti hakkında bilinmesi gerekenler

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, antik dönemin en önemli arkeolojik alanlarından Gordion Antik Kenti'nin, UNESCO tarafından "Dünya Mirası" ilan edildiğini duyurdu. Gelin Gordion Antik kentini tanıyalım...

Sakarya Nehri ile Porsuk Çayı'nın birleştiği noktanın yukarısında kurulu bulunan Gordion Antik Kenti Ankara'ya 94 kilometre uzaklıkta, Polatlı'nın 29 kilometre kuzeybatısında yer alan Yassıhüyük'te bulunmaktadır. Gordion Frig Medeniyeti'nin tarihi başkentidir.

Antik kentte ilk kazılar1900'lerde Gustav Körte ile Alfred Körte tarafından ikinci kazılar ise Pennsylvania Üniversitesi Arkeoloji ve Antropoloji Müzesinin denetimi ve Rodney Young'ın başkanlığında 1950-1973 yılları arasında yapılmıştır.

Gordion'un konumu, Anadolu'yu kat eden ana yolların kavşağında bulunması, ırmak ve diğer kaynaklar sayesinde suyun bolluğu ve çevresinin kuru tarım ve hayvancılığa uygun açık araziyle çevrili olması gibi çeşitli sebeplerden dolayı Friglere çekici geldiği düşünülmektedir. Aynı doğal ortam koşulları Gordion'un MÖ 3. binyıldan başlayarak Hitit egemenliği zamanında da iskân açısından tercih edilmesinide sağlamıştır.

Frigler arkeolojik bulgulara göre , Gordion'a Hititlerin yıkılmasından sonra MÖ 12. yüzyılın sonları gibi erken bir tarihte gelmiştir. Günümüze dek yapılan kazılarda gün ışığına çıkan verilere göre en erken Frig yerleşim yerleri gündelik hayata ilişkin malzemeler içeren, hafif konstrüksiyonlu küçük evlerden oluşan köy karakterine sahiptir. MÖ 9. yüzyılda ise büyük bir dönüşüm gerçekleşir ve yerleşim, içinde büyük yapıların yer aldığı muazzam surlarla çevrili bir kale halini alır. Yerleşimdeki bu önemli değişim muhtemelen bu şekilde büyük inşaat projelerinin yapımını yürütebilecek merkezî bir Frig devlet yönetiminin oluşmasıyla açıklanabilir.

9. yüzyılın sonlarında, Frig kalesi birkaç inşaat evresinin ardından kazılarla açığa çıkartılmış olan yerleşim planına sahiptir. Güneydoğudaki ana kale kapısının hemen içerisinde üstü açık, büyük avlunun çevresinde dizili dikdörtgen binalar, saray alanını oluşturmaktadır.

Bu kale, MÖ 800 lü yıllarda büyük bir yangında tahrip olmuştur. Bu kalıntılar ve yangının hemen öncesi ve sonrasına ait zengin mezarlar sayesinde Friglerin bu dönemdeki maddi kültürü ve ekonomisi hakkında önemli bilgiler edinilmektedir. Teras üzerindeki sıra yapılar, tahıl işlenen ve dokumacılık yapılan hareketli yerlerdi. Saray alanındaki yapıların sadece birinde karşılaşılan çakıl taşı mozaik taban döşemesi ise Antik Çağ'da bilinen bu tip zemin döşemesinin en eski örneği olup bu bezemeci döşeme tarzının ilk kez Friglerce icat edildiğini göstermektedir. Saray alanındaki yapıların en büyüğünde bulunan çok iyi ince dokumalar ve fildişi kakmalı ahşap mobilya gibi lüks eşyalar, bu yapının krala ait, belki de yöneticinin kabul salonu olabileceğini göstermektedir. Tahrip olmuş kalede bulunan büyük miktarda seramik kap ve demir obje, Friglerin bu malzemelere dair büyük bir endüstriye sahip olduğunu kanıtlamaktadır. Suriye ve Filistin bölgelerinden ithal edilmiş lüks malzemeler ise Friglerin MÖ 800 civarındaki dış ticaret ilişkileri hakkında ipucu niteliğindedir.

Gordios ve oğlu Midas, MÖ 800 yangın felaketinin ardından Frig kalesinin yeniden inşasında önemli rol oynamış olabilirler. Yeni kale, eskisini tamamen kaplamakta ve çok daha yüksek bir kotta yükselmektedir. Eski kale yapı birçok özelliğiyle birlikte kopyalanmış ve yeni yapılarında eskilerin işlevini sürdürmüş olması muhtemeldir. MÖ 8. yüzyılın sonuna doğru tamamlanan bu devasa proje, devlet yönetimi altında çalışan muazzam büyüklükte bir iş gücünü yansıtır.

Yeni kale Gordion'a üç asırdan fazla, MÖ 4. yüzyılın ikinci yarısı ortalarına kadar hizmet vermiştir. Bu uzun zaman diliminde Frigia'yı etkileyen bir dizi önemli olay gerçekleşmiştir. 7. yüzyılda, muhtemelen Kafkaslardan gelen akıncı göçmen Kimmerler Anadolu'yu alt üst etmiş, Frigia da bu felaketten nasibini almıştır. 7. yüzyılın sonuna doğru Kimmerleri batıda bastıran Lidyalılar siyasi egemenliklerini Anadolu'nun içlerine doğru genişletir. Gordion'da ana yerleşime bitişik bir kalenin içinde ele geçen çok sayıdaki Lidya seramiği nedeniyle bir Lidya askerî garnizonu barındırdığı düşünülmektedir. Bu askerî kale muhtemelen Persler tarafından tahrip edilmiştir. Ahameniş İmparatorluğu döneminde Gordion, Marmara Denizi'nin güneyindeki Daskileion'daki Pers satrabına bağlı ikinci derece bir idari ve askerî merkez durumundadır. MÖ 8. yüzyılın sonlarından 4. yüzyıla kadar yaşayan uzun ömürlü bu yeni kale Gordion'daki Frig maddi kültürünün en iyi temsil edildiği yerdir. Yazılı Frig belgelerinin çoğu bu döneme aittir.

Gordion'un çevresinde yaklaşık 85 adet tümülüs vardır. Bu tepeler önemli bireylerin mezarları olup MÖ 9. yüzyıldan 2. yüzyıla kadar uzanan geniş bir zaman dilimine aittir. Bu tip mezar biçimi Anadolu'da daha önce görülmediğinden bu uygulamanın Frigler tarafından Avrupa'daki memleketlerinden getirildiği düşünülmektedir. Gordion'da kazılan tümülüslerden birkaçı büyük yangının hemen öncesi ve sonrasında yaşamış nesillere aittir. Özellikle yangından hemen sonraya ait iki tanesi önemlidir. Bunlardan P Tümülüsü adlı ilki MÖ 775 yılına tarihlenmekte olup Frig kraliyet ailesinden bir prens veya prensese ait bir çocuk mezarıdır. Ahşap mezar odasında ele geçen ve çocuğun ikinci yaşamı için sunulmuş etkileyici lüks eşyaları arasında geometrik motifli çok ince kakma işçiliğe sahip ahşap mobilyalar ve belki de oyuncak olarak yapılan ahşap ve seramik hayvanlar dikkati çeker.

Hemen yakındaki diğer mezar ise 50 metreyi aşan yüksekliği ile Orta Anadolu'da bu tip mezarların bilinen en büyük örneğidir. İçinde ölünün yer aldığı ahşap mezar odası bozulmamıştır ve dünyanın bilinen sağlam en eski ahşap yapısıdır. Tıpkı çocuk mezarında olduğu gibi bu mezarda da ele geçen geometrik motifli zarif kakma bezemeli mobilyalar, Frig sanatçılarına özgün büyük bir ustalığa işaret etmektedir. Burada ayrıca belki de krallar arası hediye değiş tokuşuyla Suriye'den Gordion'a kadar gelmiş hayvan başlı kovalar ve kazanlar gibi çok sayıda tunç obje bulunmuştur. Bu kaplardan bir kısmı mezarın yanı başında verilen baharatlı et yemeği, mercimek ve bira ile şarap ve ballı bir içecekten oluşan ziyafette kullanılmıştır. Kapların üzerindeki balmumu bantlar üzerindeki yazılar bilinen en eski Frigce yazı örnekleridir. Bu mezarın sahibi 1.60 metre boyunda ve altmışlı yaşlarının başlarında ölmüş bir erkek olup muhtemelen Frigya kralıdır. Yakın zamanda mezarın ahşapları üzerinde yapılan radyokarbon analizleri kralın MÖ 740 civarında defnedildiğini göstermektedir. Dolayısıyla bu kralın aynı tarihlerde öldüğü düşünülen Gordios olduğu öne sürülmektedir.

Kültür Sanat Haberleri

  1. Düzce'de ormanlık alandaki otomobil içerisinde ceset bulundu
  2. Bitlis ve İstanbul'da PKK'lı teröristleri tedavi eden 3 doktor gözaltına alındı
  3. Kahramanmaraş'ta baba ile oğlunu öldüren 4 kardeş samanlıkta yakalandı
Sonraki Haber