Vakanüvis orucun tarihini yazdı: İnsanlık kadar eski...

Vakanüvis, Ramazan ayının gelmesiyle birlikte oruç tutamının önemini anlayacağımız bir yazı kaleme aldı. Gelin birlikte oruç tutmanın tarihine ve diğer dinlerdeki yerine göz atalım...

Oruç… İnsanlık tarihi kadar eski

Vakanüvis

Mübarek Ramazan’a kavuştuk. Bugün, ilk oruç günü. Oruç tutmak günümüzde en yaygın, baskın, tutarlı ve istikrarlı haliyle İslam dünyasında var olsa da kökeni İslamiyet’in çok öncesine dayanıyor.

Hak dinler çizgisinden bakıldığında oruç, ilk Peygamber Hz. Âdem ile başlayan bir ibadet. Asırlar içinde tevhit inancından uzaklaşıp birçok varlığa “yaratıcılık” atfedilen tahrif olmuş inançların içerik ve normlarında bile oruç hep var oldu.

İlk Ramazan orucu 624 yılındaydı

İslam âlimleri; oruç tutmanın ilk insan ve ilk peygamber olan Hz. Âdem’le başladığını, Kur’an-ı Kerim’deki, “Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz.” (Bakara, 183) ayetine dayandırmaktalar. “Bir şeyden uzak durmak, bir şeye karşı kendini tutmak” anlamına gelen Arapça “savm”ın Farsça karşılığı olan “rûze” kelimesinin Türkçeleşmiş şekli olan oruç – ve türevleri – Kur’an-ı Kerîm’de on üç yerde geçmekte, hadislerde ise çok sayıda yer almakta.

İslamiyet’teki oruç, Peygamber Efendimiz’in (sav) uygulamalarıyla başlamıştı. Resulullah, Medine’ye hicretinden itibaren Aşure Günü’nde, bir de her ay içerisinde değişik günlerde üç gün oruç tutmaktaydı.

Daha sonra orucun farz ibadet olduğunu bildiren ayetler nazil olmuştu. Hicret’in ikinci yılında, yani M. 624’ün ilk aylarında, Bedir Savaşı’ndan hemen sonra Müslümanların oruç tutma ibadeti başlamıştı.

Hicri 2’nci yılı Ramazan’ın 1’inci günü 26 Şubat 624’e denk gelmişti. Aynı yıl fıtr sadakası (fitre) yükümlülüğü de getirilmişti.

Hristiyanlık ve Yahudilik’teki “yemeli içmeli oruç”

Dinler kroniğinde de hak dinler çizgisinde yer alan bütün ümmetlerin inanç dünyasında orucun yer aldığına dair nakiller bulunuyor. Tevrat’ta Hz. Musa’nın, Yeni Ahit’te Hz. İsa ve havarilerin oruç tuttukları anlatılmaktaydı.

İlerleyen zaman içerisinde, bu dinlerin bozulmuş şeriatlarında da oruç türleri yine yer almış, hatta çeşitlenmiş ama aynı zamanda bazı oruçlar için “kolaylaştırıcı” kurallar da vazedilmişti.

Yahudilerin zaman zaman 25 saati bulan oruçları vardı. Yahudiler, topluca işledikleri suçlardan dolayı, Allah'ın kendilerine felaketler verdiğine inandıkları (Yom Kippur: Pişmanlık Günü) her dönemde uzun süreli oruçlar tutarlardı.

Hristiyanlık’ta ise kimi Kilise Babaları İnciller’e atıfla “40 gün oruç” vazetse de başka Kilise Babaları da “4 İncili 10 ile çarp, eder 40” hesabıyla dört gün oruç tutmanın kırk gün tutmaya denk olacağını ilan etmişti. Zaman içerisinde zaten müsamahalı olan adetler, son yıllarda ise iyice esnemiş durumda. Buna göre, sıvılar başlığı altında sınıflandırılan hemen her şey; su, limonata, soda, zencefilli gazoz, şarap, bira vb. oruçluyken de içilebilmekte. Yine son yıllarda kilise, öğlen yenilen tam bir öğünün yanı sıra birtakım atıştırmalara da izin vermekte.

Sabahları bir lokma ekmek veya krakerle birlikte biraz çay, kahve, çikolata veya benzeri içecekler serbest. Ayrıca “beyin eforu”yla hayatını kazananlar için de - muhasebeciler, gazeteciler, hukuk müşavirleri vb gibi – muafiyetler bulunuyor. Bu arada, Papa’nın izniyle dünyanın değişik yerlerindeki kardinaller de yöresel kimi izinler verebiliyor. Protestanlarda ise belli bir zaman diliminde belli gıdaları yasaklamanın ilahi değil beşeri bir emir olduğu, dolayısıyla da oruç tutmaya gerek olmadığı düşüncesi yaygın. Yine de kimi Protestan gruplar ile İngiltere’deki Anglikan kilisesi, Katoliklerinkine benzer oruçların bazılarını teşvik etmekte.

Çok tanrılı dinlerde ilk zamanlar sadece rahipler oruç tutardı

Antik çağlardan klasik devirlere kadar Çin, Mezopotamya, Avustralya, Hint, Sümer, Yunan, Roma, Maya, Aztek ve daha pek çok topluluğun çok tanrılı inançlarında perhiz / oruç vardı.

Bunların bazıları tıbbi amaçlarla olsa da önemli bir bölümü tanrı ve tanrıçalara tapınmanın ritüellerindendi.

Hinduizm, Budizm, Brahmanizm, Konfüçyüsçülük, Taoizm ve Zerdüştlükteki oruç ya kast sistemi ya da rahiplerin otoritesinden dolayı genelde dar bir gruba mahsustu. Ancak zamanla bu katı kurallar yumuşatılmış ve alt tabakalar da oruç tutabilmişti. Yezidilerde rahipler 80 gün oruç tutarken, halk ise altı gün tutmaktaydı. Bu inanışların çoğunda vejateryen oruçları vardı. Bu çok tanrılı dinlerin oruçları, birçok yeme içmeye izin veren kurallara sahipti.

Brahmanlar oruç tutarken, ikincil tanrı ve tanrıçalara Hint cevizi, bezelye, şeker ve süt gibi yiyecekler sunmaktaydılar. Çin dinlerinde yaygın olan atalara tapınma seansları için de oruç tutulmaktaydı. Hinduizm ile İslamiyet’i telif iddiasıyla XV. yy’da ortaya çıkan Sihizm ise oruca karşıydı. Bir Sih gurusu, “Ben ne Hindular gibi oruç tutarım ne de Müslümanlar gibi Ramazan ayını ihya ederim.” demişti.

Hipokrat, Eflatun, Aristo, Pisagor, Twain, Tolstoy: “Oruç iyidir”

İnsanlık tarihinde iz bırakan çok sayıda isim, oruçtan övgüyle bahsetmekteydi. Antik Yunan’ın tıptaki en önemli şahsiyetlerinden biri Hipokrat, “Hastayken yemek yemek, hastalığını doyurmaktır. Oruç tut.” demişti. Eflatun ve Aristo da “içerideki hekim” dedikleri orucu tavsiye eden isimlerdi. Yunan yazar Plutarch ise “İlaçların en iyisi oruç tutmaktır.” diyordu. Pisagor da Mısır’da gördüğünü söylediği orucu antik Yunan’a getirmişti.

“Mark Twain” olarak bilinen Amerikalı yazar Samuel Clemens, yakın zamanlardaki oruç savunucularından birisiydi. Twain, “Biraz açlık, en iyi ilaç ve doktorların yapabileceğinden çok daha fazlasını yapabilir.” demişti.

Rus yazar Leo Tolstoy da “Oruç, nefsi kontrol etme erdemine ulaşmanın ilk adımıdır.” diye yazmıştı.

Amerika Birleşik Devletleri’nin Kurucu Babalarından Benjamin Franklin ise bir keresinde şöyle demişti: “İlaçların en iyisi dinlenmek ve oruç tutmaktır.”

Dr. Haas: “Oruç, Batı diyetindeki eksik halka”

Doksanlı yıllardan itibaren kitapları yüz binlerce satan Dr. Elson Haas, “Bütünleştirici Aile Hekimliği” kitabında, “Orucun Batı diyetindeki ‘eksik halka’ olduğuna inanıyorum.” diye yazmıştı. Almanya’daki Buchinger Kliniği de katılıcımalarına dağıttığı oruç programı kitapçığında, “Orucu, tıbbın ötesindeki kadim değerler hiyerarşisinde işgal ettiği yere geri getirmeliyiz.” tavsiyesi yer almakta.

Kültür Sanat Haberleri

  1. Muğla'da 4,3 büyüklüğünde deprem
  2. Netanyahu yarın hastaneye kaldırılacak
  3. Mısır Cumhurbaşkanı Sisi'den Ankara Bildirisi açıklaması
Sonraki Haber