Ümit Yenişehirli yazdı: CHP’nin eski 'organizasyonları'

Ümit Yenişehirli; CHP'li belediyelerindeki konser tartışmaları sürerken, parti tarihinde yapılan organizasyonlara ışık tuttu.

CHP’nin eski “organizasyonları...”

Başta Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyeleri olmak üzere CHP’li yerel yönetimlerin “konser” adı altında yaptıkları fahiş harcamalar, hem tartışılıyor hem de idari ve adli soruşturmalara konu oluyor. CHP’li başkanlar ile başkanlara yakın yayın organları ve parti genel merkezi ise harcamaların sadece konser değil toplam “organizasyon” için olduğunu iddia ediyor. Güncel tartışmalar böyle. CHP’nin mazisinde ise orkestralı, şarkıcılı, heykelli öyle bir “organizasyon” var ki, muhtemelen dünyada bile pek benzeri yok.

DAHA VİLAYETTEN VİLAYETE TÜTÜN GÖTÜREMEZKEN AVRUPA’YA TANITIMA NİYE GİDİYORUZ?

İsmet İnönü’nün üçüncü kez Başbakan olduğu 4. CHP Hükümeti, Türkiye’nin tanıtımı için bir Seyyar Sergi düzenlenmesi fikrini ortaya atmıştı. Buna göre, bir gemi Avrupa limanlarını dolaşacak, hem ülkenin kısa sürede müzikte, resimde, heykelde nasıl ilerleme sağladığını gösterecek hem de ticari, sanayi ve tarım alanındaki ürünleri sergileyecekti. “Muasır medeniyetler”in limanlarında, “Avrupalı gibi” olan yeni Türkiye’den kesitler sunulacaktı.

Hükümetin tasarısının 1925 yılında TBMM’deki ilk görüşmelerinde bazı milletvekilleri, üç ay sürmesi planlanan seyyar serginin hem çok masrafa yol açacağı hem de maksat hasıl olmayacağını dile getirerek eleştirilerde bulunmuşlardı. Bu eleştiriler üzerine sergi ertelenmişti. Seyr-i Sefain İdaresi’nin (Denizcilik İşletmesi) 1926 senesi bütçe görüşmelerinde hükümet tasarıyı tekrar gündeme alınca, benzer eleştiriler yine dile getirilmişti. Antalya Vekili Rasih Bey, serginin bir kez daha ertelenmesini isteyerek, “Daha kendi tütün hasılatımızı bir vilayetten diğer vilayete naklini temin edemezken sergi vapurunun manasını anlayamadım.” demişti. Ancak eleştiriler dikkate alınmamış ve bütçeye gerekli para konularak sergi ile ilgili kanuni düzenleme yapılmıştı.

MASRAFLAR 89 BİN LİRA İLE BAŞLADI 600 BİN LİRA İLE BİTTİ

Sergi için Karadeniz Vapuru’nda karar kılınmıştı. 1905 Hollanda yapımı olan 4.765 grostonluk gemi, 120 metre boy, 14 metre ene sahipti. Seyahat için baştan sona özel olarak düzenlenip dekore edilecekti. Bu nedenle ilk etapta bir kanunla 89 bin 450 lira bütçe ayrılmıştı. Ayrıca geminin kullanım kirası için de 100 bin lira tahsis edilmişti. Ne var ki, seyahate hazırlık safhası ile sonrasında sık sık yeni masraflar çıkmıştı. Sonuçta, üç aylık seyahat bittiğinde sergi için harcanan para 600 bin lirayı bulmuştu.

Vapur, Haliç Tersanesi’nde 9 bin 500 liralık bir ihale ile baştan sona yenilenmiş, sergiler için bölümler inşa edilmiş, yolcular için kamaralar yeniden düzenlenmişti. İş Bankası da gemide bir şube açmıştı. Gemide ayrıca bir sinema salonu ile bir de büfe yapılmıştı. İlk başta, organizasyonu İstanbul Ticaret Odası’nın üstlenmesi kararlaştırılmıştı. İTO, önceleri düzenlemede rol almışsa da bir süre sonra tüccarların böylesine uzun sürecek bir seyahate sıcak bakmamasından dolayı sergiye yönelik kurumsal ilgisi azalmıştı. Bunda, İTO üyelerinden yol masrafı alınacak olunmasının da etkisi vardı. Seyr-i Sefain Müdürü Sadullah Bey ile Ticaret Müdürü Muhsin Bey, hayıflanarak ilgisizlikten bahsetmişlerdi. Sadullah Bey, “Tüccarlarımız hiç olmazsa Marsilya’ya, Hamburg’a kadar gelselerdi.” demişti.

TİLKİ VE SANSAR DA GÖTÜRECEKLERDİ AMA...

Vapurun sergi salonlarında Kütahya çinileri, Hacı Bekir lokumları, Bursa kumaşları, Hereke halıları, Beykoz Fabrikası ayakkabı ve deri mamulleri, Tekel sigara ve içkileri, kehribar ve kıymetli taşlarla yapılmış süslemeler gibi ürünler yer almıştı. Sanayi-i Nefise (Güzel Sanatlar) Mektebi öğrencilerinin yaptıkları heykel, resim ve biblolarla da salonlar süslenmişti. Tertip Heyeti, ayrıca kurt, tilki, sansar ve çeşitli kuşları da gemiye almak istemiş ancak uzmanların, yırtıcı canlı hayvanların taşınmasının sakıncalı olacağı yönündeki ikazları üzerine bundan vazgeçilmişti. Gemide sadece tiftik keçileri kalabilmişti.

95 KİŞİLİK TERTİP HEYETİ, 47 ŞARKICI VE MÜZİSYEN

Tüccarların ilgisizliğinden dolayı gemideki geri kalanlar, “Tertip Heyeti” başlığı altında toplanmıştı, Gazeteciler, bürokratlar, milletvekilleri, heykeltıraş, ressam ve besteciler ile diğer bazı kişilerden oluşan bu grup ücretsiz seyahat edecekti. Hâl böyle olunca, Tertip Heyeti’nin mevcudu 95 kişiye ulaşmıştı. Heyete ilaveten, 47 kişilik Riyaset-i Cumhur Orkestrası da vardı. Ayrıca 18 kişilik aşçı, garson ve komi de gemide görev almıştı. Böylece kaptan ve mürettebatıyla birlikte seyahate 285 kişi katılmıştı.

Gemideki isimler arasında Celal Bayar’ın oğlu Refi Bayar, Anadolu Ajansı’ndan şair Kemalettin Kamu, İstiklal Marşı’nın bestecisi Zeki Üngör, ilk Türk kadın gazetecilerden Bedia Arseven, ilk Türk kadın milletvekillerinden Mebrure Gönenç, şair Orhan Veli Kanık’ın babası müzisyen Veli Kanık, heykeltıraş Mermi Farukî, Çamlıca Özbekler Tekkesi Şeyhi Mehmet Ata ile Amerikan Kız Koleji, Üsküdar Amerikan Koleji ve Erenköy Kız Lisesi’nden öğretmen ve öğrenciler vardı.

SEFER 86 GÜN SÜRDÜ, 13 ÜLKEDE 17 LİMAN ZİYARET EDİLDİ

Karadeniz gemisi, 12 Haziran 1926 tarihinde İstanbul’dan demir alışını müteakip 13 ülkede 17 şehri ziyaret etmişti. Vapur; Cezayir Bonne’den sonra İspanya Barcelona, Fransa Le Havre ve Marsilya, İngiltere Londra, Hollanda Amsterdam, Almanya Hamburg, İsveç Stockholm, Finlandiya Helsinki, Rusya Leningrad, Polonya Danzing ve Gydnia, Danimarka Kopenhag, Belçika Anvers ile İtalya Genova ve Napoli limanlarına uğramıştı. Karadeniz, 86 günde 10 bin mil yol katettikten sonra, 5 Eylül 1926 tarihinde İstanbul’a dönmüştü. Gemi, sefer boyunca Akdeniz, Kuzey, Manş ve Baltık denizleriyle Atlantik okyanusunu dolaşmıştı. Karadeniz vapuru, 40 gününü seferde, 46 gününü de liman konaklamalarında geçirmişti. Karadeniz, yolculuğu boyunca, 2.778 ton kömür, 971 ton da su kullanmıştı.

“TİCARET TANRIÇASI”NDAN LOGO

Seyahatle ilgili olarak, ürün tanıtma tabelaları, balo salonları için çeşitli süslemeler ve hediye paketleri gibi çeşitli görseller de hazırlanmıştı. Ayrıca ziyaretçilere dağıtılmak üzere bir kitapçık da basılmıştı. Kitapçığın kapağında, Seyr-i Sefain logosu içinde İstanbul’dan kalkan Karadeniz Vapuru’nun önünde yürüyerek ona yol gösteren antik Yunan döneminin “ticaret ve haber tanrıçası Hermes”in resmedildiği sergi logosu bulunmaktaydı. Bu logo, geminin değişik yerlerinde de yüzeylere işlenmişti.

CEZAYİRLİ MÜSLÜMANLAR BİZE YARI NEFRET YARI HAYRETLE BAKIYORDU

Karadeniz gemisi, seferine başladıktan sonra ilk olarak, aslında programda olmamasına rağmen Cezayir’in Bonne Limanı'na uğramıştı. Bu ziyaretin amacı, kaliteli kömürleriyle bilinen Bonne’den kömür takviyesi yapmaktı. Seyyar Sergi, böylece ilk kez burada Cezayirli Müslümanların önünde görücüye çıkmıştı. CHP Milletvekili Celal Esat Arseven, anılarında bu karşılaşmayı, “Etrafımızı saran genç, ihtiyar, çoluk, çocuk halkın nazarları, yüzü açık, jüpü (eteği) kısa Türk hanımlarına saplanıp kalmış, ‘Türk! Türk!’ diye yarı nefret ve yarı hayretle temaşaya (seyretmeye) dalmışlardı. Hanımlar ‘Siz Müslüman mısınız?’ diye soruyorlardı. Onlar bize, biz onlara acıyorduk.” satırlarıyla anlatmıştı. Avrupa’da da bazı İstanbullu Yahudiler, Türk heyetinin kıyafetlerini şaşkınlıkla karşılamıştı.

BOL BOL BALO VERDİLER AMA EN ÇOK İLGİYİ “ŞARK KÖŞESİ” GÖRDÜ

Sefere katılan sanatçı, müzisyen, solist, gazeteci, milletvekili, öğretmen ve denizcilerden oluşan Türk grubu, her limanda bazen birden fazla balo vermiş, konser ve gösteriler sergilemişti. Düzenlenen 16 balo ile yeni Cumhuriyet idaresinin Batılı imajı gösterilmek istenmişti. Riyaset-i Cumhur Orkestrası da hem gemide hem de limanlarda açık havada Batılı kompozitörler ile Türk müzisyenlerin yeni yeni yapmaya başladığı bestelerden oluşan konserler vermişti. Karadeniz gemisi yurda döndükten sonra gazetelerde yer alan kimi değerlendirmelerde ise bu etkinlikler sıralandıktan sonra “Ama en çok ilgiyi düzenlenen ‘Şark Köşesi’ gördü.” ifadeleri yer almıştı.

Bu arada, Türkiye henüz Latin alfabesine geçmediği halde gemideki bütün yazılar bu alfabeyle yazılmıştı. Bu nedenle de Türk heyeti, zaman zaman ziyafet masalarında adlarını okuyamadıkları için yanlış yerlere oturmuş, davetliler arasında karışıklıklar yaşanmıştı. Davetlerde erkeklerin şapka giymesi de mecburiydi.

SERGİYE YÖNELİK ELEŞTİRİLER

Geziyle ilgili basında çok sayıda değerlendirme yazısı çıkmıştı. Haftalık Meslek gazetesi, Türkiye’ye oldukça pahalıya mal olan serginin ülkeye yapması beklenen katkıyı sorgulamıştı. Gazetede, “Sergi uzman eliyle değil de memur eliyle düzenlendiğinden dolayı faydalı olmayacak. En büyük faidesi olsa olsa, bizim bu işte de ne kadar metotsuz hareket ettiğimizi bize ispat etmek olabilir.” satırları yer almıştı. Eleştiri kervanına Cumhuriyet gazetesi bile katılmıştı. Gazetede yer alan bir yazıda, “Sergi, heyeti umumiyesi (genel durumu) itibarıyla bu yolda ibzal edilen (harcanan) emek ve masarifata (masrafa) tekabül edecek (karşılık gelecek) bir derecede değil.” denilmişti. Bazı değerlendirmelerde de gemideki tercümanların istenen faydayı sağlayamadığı vurgulanmıştı. Resimli Gazete’de ise serginin, ekonomik kazanımlardan çok, çağdaş Türkiye’ye ayna tutacak bir reklam vasıtası olduğu yazılmıştı.

- Prof. Dr. Celil Bozkurt, “Türkiye Cumhuriyeti’nin Bir Propaganda ve Tanıtım Hamlesi: 1926 Seyyar Sergi ve Avrupa Seyahati”, Belleten, Aralık 2019

Tarih Haberleri

  1. Ümit Yenişehirli yazdı: İlk Hristiyanlar Noel’i kutlamıyordu
Sonraki Haber