Vakanüvis yazdı: Hipokrat Yemini pek de anlatıldığı gibi değil
Hipokrat Yemini'ndeki değişimde “cinsel yönelim”le ilgili ibareleri okumak istemeyen kimi öğrencilerin tepkisi rol oynuyor. Vakanüvis tepkiler nedeniyle değişen yemine yönelik gelişmeleri kaleme aldı.
Hipokrat… Pek de anlatıldığı gibi değil
Vakanüvis
Zaman zaman, bazı üniversitelerin “Hipokrat Yemini”ni değiştirdiğine dair haberler çıkıyor. Bu değişimde, yeminde geçen ve sonradan metne sokulduğu aşikâr olan “cinsel yönelim”le ilgili ibareleri okumak istemeyen kimi öğrencilerin tepkisi rol oynuyor. Bu vesileyle Hipokrat’a dair fevkalade tevatür yüklü “bilgiler”e bir bakalım.
BÜYÜK BÜYÜK DEDESİ HERAKLES, ONUN DA BABASI ZEUS’TU!
Hipokrat için öncelikle söylenmesi gereken “en kesin” şey, bir “antik ihtiyar”dan söz edildiği gerçeği. Bu o kadar öyle ki, Encyclopaedia Britannica gibi bir “bilgi küpü”nde bile Hipokrat’ın soyunun, antik Yunan tanrılarının en büyüğü olan Zeus’a uzandığı yazıyor! Ünlü ansiklopedi diyesi ki, “Hipokrat’ın soykütüğü, baba tarafından doğrudan Asklepius’a (Apollon’un oğlu), anne tarafından da Herakles’e kadar uzanır. Yunan mitolojisinde Herakles, - Roma mitolojisinde Herkül - Zeus ile Miken kralının kızı Alkmene’nin oğludur.”
60 ESERİ VAR AMA O YAZMADI
Hipokrat’ın hayatına ilişkin bilgiler tam bir antik Yunan safsataları bulamacı. Encyclopaedia Britannica’nın “Hipokrat” maddesinde, “İdeal hekim olarak ona yüzyıllarca duyulan saygı karşısında tıbbını doğru bir şekilde değerlendirmek zordur. Adını taşıyan ve çoğu kendisi tarafından yazılmayan yaklaşık 60 tıbbi yazı günümüze ulaşmıştır. Bu yazılanların dönemin tıbbi standartlarını yansıttığı şüphelidir” deniliyor.
Peki, Helenistik dönemde başlayan “Hipokrat güzellemesi” neyin nesiydi? Hikâye biraz, nispeten modern zamanlarda, aslında anlatıldığı şekilde var olmayan bir “Yunan medeniyeti” kurmacasına benziyor. Martin Bernal’in “Eski Yunan Uydurmacası Nasıl İmal edildi?” isimli kitabında, Yunan antikçağının Fenike ve Mısır kökenli oluşu, yani “İleri Doğu – Geri Batı” gerçeğinin “Beyaz Adam”ı rahatsız ettiği ve bu hakikatin 16’ıncı yüzyıldan itibaren yalanlarla değiştirilişi uzun uzun anlatılıyor. İşte, Helenistik dönemde, özellikle de İskenderiye Kütüphanesi’nin kurulma sürecinde yine “parlak bir eski Yunan” imajı için böyle bir yol benimsenmişti. Böylece kimi eski edebi eserler toplanıp, bunlara yığınla ekleme yapılmış, hatta sıfırdan yazma gerçekleştirilip, eskiden devredilmiş gibi bir entelektüel politika izlenmişti. İşte, Hipokrat’ın yıldızı da böyle parlamış / parlatılmıştı. “Eserler o kadar farklı görüş ve üsluplar gösteriyordu ki, tek bir kişiye ait olamayacak kadar farklıydı. Bazıları ise açıkça daha sonraki dönemlerde yazıldı. Sonuç olarak, klasik tıp eserlerinin tüm erdemleri Hipokrat’a atfedildi ve kişiliği onlarla inşa edildi.”
“TIBBÎ BİLGİSİ”NİN TEKNİK JARGONU ZAYIF, AYRINTILARI YOKTU
Hipokrat’a atfedilen ve nispeten gerçek olabileceği düşünülen kimi metinleri inceleyen tıp tarihçilerinin bazıları ise yazılanların “retorik”ten öteye geçemediği görüşünü savunmakta. Edebî kaliteleri olmakla birlikte, hepsi bu kadardı; basit, doğrudan, teknik jargon ve ayrıntılı argümandan yoksun. Onun tıbbı, mitolojiye dayanıyordu.
THE CONVERSATION: HİPOKRAT HAKKINDAKİ HER ŞEY UYDURMA
İngiltere'nin “akademik gazetesi” The Conversation’da, Helen Kral tarafından 2 Ekim 2014'te kaleme alınan, “Hipokrat Yeminini Yazmadı. Peki Neden Tıbbın Babası O?” başlıklı yazıda ise daha da kesin ifadeler kullanılıyordu: “Tarihte Hipokrat hakkında okuduğunuz her şey uydurmadır. Varlığı hakkında kayıtlı bir tarih yoktur. Platon’un referansları onu MÖ 430 civarına yerleştirir ancak kesin bir doğum ve ölüm tarihi okursanız, bilin ki bunlar birinin hayal gücünün uydurmalarıdır; onun resim ve heykelleri de tabiî.”
METNİN ASLI, APOLLON İLE SAİR TANRI VE TANRIÇALARA YEMİNLE BAŞLIYORDU
“Hipokrat Yemini”nin tıp entelektüelleri tarafından tüm dünyaya dayatılmasındaki en büyük sorunlardan birisi elbette bu yeminin putperest izler taşımasıydı. Yeminin orijinali, “Hekim Apollon, Aesculapius , sağlık ve şifa veren tüm tanrılar ve tanrıçalar adına yemin ederim ki” diye başlıyordu. Bu arada, yeminin, M.S. II. yüzyılda, Roma döneminde kaleme alındığını savunan görüşler de bulunuyor. Daha ilginci ise Bergamalı hekim Galen, milattan sonra 2’nci asırda tıp ilmindeki çalışmalarını sürekli Hipokrat’a atfetmiş ancak asırlar sonra bilgilerindeki yanlışlıklar nedeniyle “akademik linç”e maruz kalmış ama aynı çevreler atıf kaynağı olan Hipokrat’a toz kondurmamışlardı.
Ensonhaber'i Google News'te takip edin.
Abone Ol