Sosyal medyada çocuk fotoğraflarını paylaşmak riskli
Ebeveynlerin çevrimiçi ortamlarda çocuklarının fotoğraf, video ve konum bilgisiyle yaptıkları paylaşımlar, onların dijital güvenlik ve mahremiyetini riske atıyor.
Koronavirüs pandemisiyle birlikte sosyal medya kullanım oranları büyük ölçüde arttı. Her gün milyonlarca gönderinin paylaşıldığı platformlar, zaman zaman tehlikeli boyutlara ulaşabiliyor.
Anadolu Üniversitesi (AÜ) Sosyal Medya ve Dijital Güvenlik Eğitim, Uygulama ve Araştırma Merkezi (SODİGEM) Müdürü Doç. Dr. Yusuf Levent Şahin, ebeveynlerin çevrimiçi ortamlarda çocuklarının fotoğraf, video ve konum bilgisiyle yaptıkları paylaşımların, onların dijital güvenlik ve mahremiyetini büyük riske attığını söyledi.
"SHARENTING" VURGUSU
Hayatı büyük ölçüde değiştiren sosyal platformlar nedeniyle bazı durumları tanımlamak için yeni kavramlara ihtiyaç duyulduğunu belirten Şahin, bunlardan birinin "sharenting" olduğunu aktardı.
Şahin, bu kavramın İngilizcede "paylaşım" ve "ebeveyn" anlamlarına gelen "share" ile "parent"ten türetildiğini aktardı.
Sharenting olgusuyla ilgili bilgi veren Şahin, "Bunun ortaya çıkmasının sebebi, sosyal medyanın her durumumuzu paylaştığımız bir platform haline gelmesidir. İyi niyetlerle bile olsa henüz yetişkin olmayan çocuklarımızın fotoğraflarını ya da videolarını paylaşma konusunda da büyük bir motivasyona sahibiz.
Bu davranış dünya çapında olan bir eğilim. SODİGEM araştırma ekibinden İrem Ebru Yıldırım Şen ve Elif Elumar öncülüğünde bu konuda bir literatür çalışması yaptık. İstatistiklere bakıldığında bir çocuk, henüz 13 yaşına gelmeden önce sosyal medya platformlarında kendisiyle ilgili ortalama 1300 fotoğraf ve video paylaşıyor.
"ÇOCUKLAR İÇİN BÜYÜK PROBLEM"
Burada çocuğun inisiyatifinin dışında onunla ilgili dijital ayak izi bırakılıyor. Söz konusu ayak izi de bir daha geri alınamaz bir izdir. Bu iz, çocuğun yetişkinlik yıllarında problem oluşturabilir." dedi.
"PAYLAŞILAN HER FOTOĞRAF KALICI OLUYOR"
Doç. Dr. Şahin, sosyal medya uygulamalarının ücretsiz hizmet sunduğunu, ancak bunu verileri değerlendirme karşılığında yaptığını anlattı.
Farklı platformlarda paylaşılan bir fotoğrafın "silindi" olarak işaretlenmesine rağmen veri tabanlarından kaldırılmadığını dile getiren Şahin, paylaşılan her şeyin dijital platformda bir daha silinmemek üzere kalıcı hale geldiğini vurguladı.
Kim olursa olsun birisinin fotoğrafını ya da videosunu izinsiz paylaşmanın mahremiyet ihlali olduğunu bildiren Şahin, bu kişi belli bir yaşın altındaki çocuksa daha dikkatli davranılması gerektiğine dikkati çekti.
"KONUM VERİLERİ FARKLI AMAÇLA KULLANILABİLİR"
Sosyal medyada paylaşılan fotoğraf ve videoları herkesin görebildiğini kaydeden Şahin, "Paylaştığınız fotoğraflara ya da videolara her türlü insan ulaşabiliyor. Paylaşımınıza konum gibi bilgiler de eklediyseniz bu aslında fotoğrafa ulaşan kişilerin sonradan çocuğunuza zarar verme amaçlı kullanılabilecek şekilde verileri sunmanız anlamına gelir." ifadelerini kullandı.
"KİLİTLİ HESAPLARA ULAŞMAK KOLAY"
Şahin, bazı ebeveynlerin "Benim hesabım kapalı. Sadece çevremdeki insanlar bunu görüyor." düşüncesinde olduğunu, ancak kilitli ya da dışarıya açık olmayan hesaplardaki fotoğraf ya da videolara ulaşmanın mümkün olduğunu söyledi.
Bunun için geliştirilmiş platformların bulunduğunu aktaran Şahin, "Tanımadığınız insanlara çocuğunuzla ilgili verileri sağlıyor olabilirsiniz. Her bir paylaşım, çocuğa zarar verme olasılığı olan kişilere çocuk hakkında bilgi vermek demektir.
En ideali, çocuğun fotoğraf ya da videolarını sosyal medyada paylaşmamaktır. İlla ki paylaşım yapacaksak da çocuk hakkında mümkün olduğunca az veri sunarak, en azından bir konum işaretlenmesi yapmadan gerçekleştirmeliyiz." uyarısını yaptı.
Ensonhaber'i Google News'te takip edin.
Abone Ol