
Ramazan ayının en sevilen tatlılarından biri olan güllaç, Osmanlı saray mutfağından günümüze uzanan hafif ve leziz bir miras.
Oruç sonrası iftar sofralarında ferahlatıcı bir tatlı olarak tercih edilen güllacın ismi, ilk yapıldığı dönemlerde içine eklenen gül suyundan geliyor.
"Güllü aş" olarak anılan bu tatlı, zamanla bugünkü adını aldı.
30 yıllık tatlı ustası Cemal Kılıç, AA muhabirine yaptığı açıklamada güllaç yapımındaki en önemli püf noktalarını paylaştı.

GÜLLAÇ TARİFİ
Cemal Kılıç, lezzetli bir güllaç için tarifi verdi:
"Hafif bir tatlı olduğu için içeriğini özenle hazırlıyoruz. İlk olarak genişçe bir kaba sütü döküyoruz. 30-40 dereceye geldiğinde süte şekeri katıyoruz. Yetmiş dereceye geldiğinde sütün altını kapatıyoruz. Güllaç yaprağının ince olması lazım ve süte girdiği zaman yırtılmaması lazım. Güllaç yaprağı çok hassastır. 10 kişilik bir güllaç için 16 yaprak kullanılır. 8 yaprağı alta 8 yaprağı üste diziyoruz. İlk 8 yaprağı koyduktan sonra üstüne cevizi düzenli bir şekilde diziyoruz. Sekiz yapraktan sonra tekrar süt ekliyoruz ki alttaki yaprakların kurumaması için. 10 kişilik bir tepsi için 3,5 litre süt kullanıyoruz. Yarısını tepsiye boşaltıp yufkalarınızı ıslatarak tepsiye dizmek, yarısını da ara ara ilave etmek için."

SIRRI MANDA SÜTÜ!
Manda sütünün güllacın lezzetini artırdığını belirten Kılıç, “Lezzetli bir güllaç için iyi bir süt kullanılması lazım. Bizim kalitemizin sırrı manda sütü. Manda sütüyle güllacın lezzeti daha da artıyor. Yüzde 50 manda yüzde 50 inek sütü kullanıyoruz. Pancar şekeri kullanıyoruz. Herhangi bir katkı maddesi yok. Cevizin üstüne 8 kat daha güllaç koyduktan sonra kalan sütü de tümüne yediriyoruz. Sütün 70 derecede olması gerekiyor.” dedi.