
Zorluk özneldir, yani bir kişi için zorlayıcı olan bir başkası için zor olmayabilir.
Peki ya daha geniş bir yelpazedeki bireyler için cevaplaması daha zor olan sorular varsa?
Daha yüksek düzeyde bilişsel yetenek veya bilgi gerektirebilecekleri için birçok insanın cevaplamayı zor bulduğu birkaç soru vardır.
İnsanların yaygın olarak mücadele ettiği dünyadaki en zorlu sorulardan bazılarının bir listesini ve neden bu kadar zor olduklarına dair açıklamaları derledik.

HAYATIN ANLAMI NEDİR
Arkadaşlarınızın arasında otururken aniden size şu soru sorulur: "Hayatın anlamı nedir?"
İnsanların buna en basit ve net şekilde cevap vermesi daha zor olabilir. Çünkü herkesin hayatın amacı hakkında farklı fikirleri vardır.
Peki, buna nasıl cevap verirsiniz? Hayatın anlamı herkes için değişir. Yaşamın anlamı veya amacı, yüzyıllardır insanları şaşırtan öznel ve felsefi bir sorudur.
BİLİNÇ NEDİR
Kişinin kendi içinde veya dış çevrede bir şeyin farkında olma kalitesi veya durumudur. Filozoflar, sinirbilimciler ve psikologlar, henüz tam olarak anlaşılmamış olan bilinç kavramını tartışmaya devam ediyorlar.
Örneğin, ayaklarınızın yere değme hissinin farkında olduğunuzda, bu hareket halindeki bilinçtir. Başka bir örnek, duyusal bilinci içeren en sevdiğiniz yemeği tatma deneyimidir.
EVREN NASIL OLUŞTU
Okul zamanımızdan beri, evrenin atomlardan oluşan maddeden oluştuğu öğretildi. Ancak belki de duymamış olabileceğiniz yeni bir terim daha var: Karanlık madde / karanlık enerji.
Evrenin yaklaşık %5'i sıradan madde, %27'si karanlık madde ve %68'i karanlık enerjiden oluşur.
Karanlık madde, ışığı yaymayan veya yansıtmayan görünmez bir madde biçimidir, karanlık enerji ise evrenin hızlanan genişlemesini yönlendiren gizemli bir enerjidir. Bu bileşenler, evrenin yapısını ve evrimini şekillendirmede çok önemli bir rol oynar.
ZAYIF YÖNLERİNİZ NELERDİR
Bu soru en çok iş görüşmeleri sırasında sorulur: Güçlü ve zayıf yönleriniz nelerdir? Çoğu insan bu soruyu cevaplarken bocalar, bu da onu cevaplaması en zor soru haline getirir. Sadece güçlü yönlerimize daha fazla vurgu yaparak zayıf yönlerimizi görmezden gelme eğilimindeyiz.
BİR İFADE HEM DOĞRU HEM YANLIŞ OLABİLİR Mİ
Klasik mantıkta, bir şeyin aynı anda hem olamayacağını hem de olamayacağını belirten çelişmezlik yasasını takip ederiz. Bu, bir ifadenin doğru veya yanlış olduğu, ancak her ikisinin de olmadığı anlamına gelir.
Bununla birlikte, bazı felsefi çerçeveler bu fikre meydan okur, örneğin Bulanık Mantık, ikili doğru/yanlış değerler yerine doğruluk derecelerine izin verir. Bunu, 0'ın tamamen yanlış ve 1'in tamamen doğru olduğu 0 ile 1 arasında bir ölçek gibi düşünün.
5 YIL İÇİNDE KENDİNİZİ NEREDE GÖRÜYORSUNUZ
Bir görüşme sırasında neden tüm görüşmecilerin bu soruyu sorduğunu hiç düşündünüz mü?
Önümüzdeki 5 yıl içinde kendinizi nerede gördüğünüzü sorarak, kariyer hedeflerinizi anlamaya çalışıyorlar, örneğin şirketle uzun vadeli bir uyum mu arıyorsunuz yoksa sadece bir basamak mı arıyorsunuz? Ayrıca bilmek istiyorlar, büyümeye ve yeni zorlukların üstesinden gelmeye kararlı mısınız yoksa mevcut durumdan memnun musunuz?
MATEMATİK İCAT MI KEŞİF Mİ
Matematiğin icat edilip edilmediği veya keşfedilip keşfedilmediği hakkında ne düşünüyorsunuz? İlk olarak, her iki kelimenin de anlamını anlayalım. Buluş, tamamen yeni bir şey yaratmayı içerirken, keşif, daha önce bilmediklerini bulmak anlamına gelir.
Peki, icat mı edildi yoksa keşfedildi mi? Matematiğin icat edilip edilmediği veya keşfedilip keşfedilmediği konusundaki tartışma filozoflar ve matematikçiler arasında devam etmektedir. Bazı insanlar matematiğin, doğadaki desenler gibi çevremizdeki dünyayı tanımladığı için keşfedildiğine inanır.
Matematiksel gerçekler, 2 + 2 = 4 gibi evrensel görünür. Örneğin, pi (π) daireleri tanımlayan matematiksel bir sabittir ve Fibonacci dizisi, çiçek yaprakları ve dallanan ağaçlarda olduğu gibi doğada ortaya çıkar.
Öte yandan, diğerleri matematiğin, insanların matematiksel semboller, kurallar ve notasyon sistemleri yarattığı için icat edildiğini iddia ediyor.