Oruç ibadeti, sağlıklı olan her Müslüman'ın vazifesidir.
Ramazan orucu, ergenlik çağına ulaşmış ve akıl sağlığı yerinde her Müslümana farzdır. Mazeretsiz olarak oruç tutmayanlar büyük günah işlemiş olurlar.
Zira Resûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Bir kimse, Allah’ın tanıdığı bir ruhsat olmadan, Ramazan’da bir gün orucunu tutmazsa, bütün yılın orucu bile o günün yerini tutmaz.” (Ebû Dâvûd, Savm, 38 [2396]; bkz. Buhârî, Savm, 29).
Ancak oruç tutmamayı mubah kılan bazı durumlar da mevcuttur.
Oruç tutmak isteyen ancak sağlık problemi olanlar, "kimler oruç tutabilir", "şeker hastaları oruç tutabilir mi", "kalp hastasına oruç farz mıdır", "tansiyon hastası oruç tutar mı" gibi sorulara yanıt arıyor.
İslâm dini, ilke olarak, kişileri güçleri nispetinde sorumlu tutmuş, güçlerini aşan veya sıkıntıya yol açan durumlarda kolaylaştırıcı hükümler getirmiştir. Bu genel ilke uyarınca farz olan Ramazan orucu ibadetini belli şartlara bağlı olarak erteleme veya fidyesini verme konusunda bazı ruhsatlar getirilmiştir.
Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyrulmuştur:
“Ey inananlar! Oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi Allah’a karşı gelmekten sakınasınız diye, size de sayılı günlerde farz kılındı. İçinizden hasta olan veya yolculukta bulunan, tutamadığı günler sayısınca diğer günlerde tutar. Oruca dayanamayanlar, bir düşkünü doyuracak kadar fidye verir. Kim gönülden iyilik yaparsa, o iyilik kendisinedir. Eğer bilirseniz, oruç tutmanız sizin için daha iyidir.” (el-Bakara, 2/183-184).
Peki, kimler oruç tutamaz? Hangi hastalıklar oruca engeldir? İşte yanıtı...
Oruca engel olan hastalıklar
Kalp ve damar
Diyabet
Hipertansiyon
Kronik hastalıklar
Aşırı zayıflık
Yeni ameliyatlılar
Kemoterapi gören kanser hastaları, oruç tutmamalı ya da doktor kontörlünde tutmalıdır.
İslâm âlimleri bu âyet-i kerîme ve ilgili hadislere dayanarak Ramazan orucunu tutmamayı mübah kılan mazeretleri şöylece sıralamışlardır:
a) Yolculuk: Ramazan’da sefer mesafesi (en az doksan km) kadar bir yere gitmek için yola çıkacak olan kimse, geceden oruca niyet etmeyebilir. Fakat niyet ettikten sonra gündüz yolculuğa çıksa bu yolculuk esnasında meşru başka bir mazereti bulunmazsa orucunu bozmamalıdır. Başlanan bir ibadetin mazeret yoksa tamamlanması gerekir. Buna rağmen sefer bir mazeret olduğu için orucunu seferîliği başladıktan sonra bozarsa kendisine keffâret gerekmez, sadece kaza gerekir (İbn Âbidîn, Reddü’l-muhtâr, 2/421-424).
b) Hastalık: Oruç tuttuğu zaman hastalığının artmasından veya uzamasından endişe edilen ya da hastalığı sebebiyle oruç tutmakta zorlanan kişilerin daha sonra kaza etmek üzere Ramazan ayında oruç tutmamalarına ruhsat tanınmıştır. Oruç tutması hâlinde hasta olacağı doktor tarafından bildirilen kimse de hasta hükmündedir.
c) Yaşlılık: Oruç tutamayacak kadar yaşlı olan kimseler, oruç tutmayıp yerine fidye verebilirler. Bakara sûresinin 184. âyetinde, bu şekilde olup da oruca güç yetiremeyenlerin, oruç tutmayıp fidye vermeleri gerektiği hükme bağlanmıştır. İyileşme umudu olmayan hastalar da aynı hükme tabidir.
d) İleri derecede açlık, susuzluk: Açlık veya susuzluk sebebi ile beden ve ruh sağlığının ciddi derecede zarar görmesi söz konusu olan kimse orucunu bozabilir. Sağlık şartlarının düzelmesi hâlinde bozulan oruç Ramazan’dan sonra kaza edilir. Böyle bir kimsenin orucuna devam etmesi ölümüne sebep olacak nitelikte ise orucunu açmaması yani oruca devam etmesi haram olur.
e) Zor ve meşakkatli işlerde çalışmak: Esas itibarıyla bir insanın ibadetlerini normal bir şekilde yapmasını engelleyecek zor ve ağır işlerde çalışması veya çalıştırılması doğru değildir. Ancak kişisel veya toplumsal zorunluluklar, bazılarının böyle işlerde çalışmalarını gerektirebilmektedir. Böyle durumda bulunan bir kişi, oruç tuttuğu takdirde sağlığına bir zarar gelmesinden korkuyorsa, orucunu tutmayabilir. Bu durumda olanlar, izin günlerinde veya müsait zamanlarda tutamadıkları oruçlarını kaza etmelidirler.
f) Gebe ve emzikli olmak: Oruç tuttuğu takdirde kendisinin veya çocuğunun zarar görmesi muhtemel olan gebe veya emzikli kadınlar da sağlık durumu oruç tutmak için elverişli olmayanlar arasında değerlendirilmiştir. Bu durumda olanlar da oruç tutmayabilirler. Hatta zarar görme ihtimali kuvvetli ise tutmamaları gerekir. Durumları normale döndüğünde tutamadıkları oruçları kaza ederler (Bkz. Sahnûn, el-Müdevvene, 1/278- 279; Şîrâzî, el-Mühezzeb, 1/328; İbn Kudâme, el-Kâfî, 1/434; Kâsânî, Bedâî’, 2/97).
Ruhsata gerekçe olan hâl ortadan kalkınca tutulamayan oruçlar kaza edilir.
İyileşmesi mümkün olmayacak şekilde hasta olmak, ya da aşırı yaşlı bulunmak gibi oruç tutmaya sürekli bir engelin bulunması hâlinde tutulamayan her oruç için bir fidye verilir.