Muhammed Ali kimdir
Ensonhaber.com

Muhammed Ali, sadece bir boksör değildi. Hayatında ona şampiyonluk ve madalya olarak dönen ne varsa, aslında temelinde büyük acılar ve gözyaşları vardı.

Bu yazdığım en zor biyografilerden biri. Çünkü hissettiğim sadece Muhammed Ali’nin değil, tüm siyahilerin ırkçılığa maruz kalışına duyduğum acıydı. Buna değinmeden geçmek bile içimi sızlatmaya yeterdi. Boks sporuyla ilgilenmedim, hiç izlemedim bile. Bu hissettiğim, onun tamamen insani yanına duyduğum sevgiden…

Onu canlı izleme fırsatı bulanlar, onun aslında bir boksörden fazlası olduğunu keşfedecek kadar şanslıydılar aslında. Muhammed Ali, baştan aşağı bir şov adamıydı. Kalabalık bir topluluğu, sadece ringe çıktığında değil, pek çok sebeple coşturabilirdi. İllüzyon numaraları bunlardan sadece biriydi ve ünlü illüzyonist David Copperfield’den dahi övgü alacak kadar da iyiydi. İllüzyona, Müslüman olduktan sonra, sihirbazlığın günah olduğunu düşündüğü için devam etmedi…

Bu onunla ilgili küçük, ama etkisi büyük bilgilerden sadece biri. Okuyacaklarınız arasında pek çok hikaye var. Beni en sarsanıysa, restoranda yaşadığı an oldu. Bakalım, onun hayatının sonuna geldiğinde, sizi en çok ne sarsacak?

Muhammed Ali kimdir -biyografisi

(Kardeşi Rahman Ali ile)

Çocukluğu ve boksa ilk adımı

Muhammed Ali, 17 Ocak 1942’de, Kentucky Louisville’de Odessa Grady Clay ve Cassius Marcellus Clay Sr çiftinin iki oğlundan biri olarak dünyaya geldiğinde ailesi, ona, “Cassius Marcellus Clay Jr” adını verdi. Afro Amerikan ve İrlanda kökenli olan Muhammed’in, babası Cassius, sokak levhalarını boyayan bir boyacı, annesi Odessa ise, temizlik işçisiydi.

Babası, oğlunun mutlaka bir öğretmen ya da avukat olmasını istiyordu. Ancak onu bir gün ringde gördüğünde fikri büyülenmişçesine değişecekti. O günden sonra, onunla hep gurur duyarak, “Benim oğlum, dünya ağır sıklet şampiyonu olacak” demeye başlamıştı.

Muhammed, boksla tanıştığında 12 yaşındaydı. Ekim 1954’te babası ona Noel hediyesi olarak bir kırmızı bisiklet almıştı. Ancak bisikleti bir panayırda çalındı. Muhammed, küçücük bedeniyle kendisine yardım edeceğini umduğu bir polis arayışına koyuldu. Tek başına bisikletini bulabilmesi imkansızdı. Ancak bir yandan da ırkçılığın etkisinin fazlasıyla hissedildiği bir dönemdi. Bisikletinin peşinden ağlayan siyahi bir çocuğu hangi polis dinleyecekti? Yine de o, 12 yaşında bir çocuktu ve gözyaşlarını dinleteceği bir polis bulacağına inanarak devam etti. Yakınlardaki çadırlardan birinde boks maçı izleyen bir polis buldu. Polis, ne onunla ne şikayetiyle ilgilenmişti. İşte o an Muhammed, içinde bulundu şu atmosferde, hem o polisi, hem de bisikletini çalanları ekrandaki ringe çıkarıp bir boksör gibi yere sermek istiyordu. Ve oracıkta bir boksör olacağı konusunda kendisine söz verdi.

Columbia Gym adlı spor salonunda ilk boks hocası Loe Elsby Martin ile tanıştığında hala yaşadığı o olayın yaşlarının izi gözlerinde kurumamıştı. Kendini sürekli hatırlatıyordu. Muhammed, hem yetenekli hem yaralıydı. Hırsı da bundandı elbet. Hocasının ellerinde yoğuruluyor, şeklini alıyordu. Diğer çocukların arasından sıyrıldı.

National AAU ve Altın Eldiven Şampiyonası’nda amatör kayıtlara girmesi de, çok zaman almamıştı. O, sporcu olmak için doğmuştu sanki; doğuştan yetenekliydi. Dahası kendine de büyük bir söz vermişti. "Bugün çalışacağım ve ömrümün sonuna kadar bir şampiyon olarak yaşayacağım" düşüncesini hiç yitirmeyecekti.  Küçücük bir spor salonunda başlayan bu yolculuk, eyalet çapında 6 ödül kazandıktan sonra bir maceraya dönüştü. Onu bambaşka bir hayat bekliyordu. Bir gün inandığı ne varsa değiştirecek ve dünyaya mâl olan bir ağır sıklet şampiyonu olacaktı. Tıpkı babasının dilinden hiç düşürmediği gibi…

Muhammed Ali kimdir -biyografisi

Uçmaktan korkan süper kahraman

Muhammed, artık 18’indeydi ve adı çoktan Amerika’yı aşmıştı. Şimdi dünyaya açılma zamanıydı ve 1960 Roma Olimpiyatları’na katılacak isimlerden biri de kendisiydi. Ancak küçük bir pürüz vardı: Ringde fırtınalar estiren Muhammed Ali, uçmaktan korkuyordu.

Kafilenin Roma’ya uçakla gideceğini öğrendiğindeyse uçağa binmemek için direniyordu. Bu sadece ülkenin sınırlarına çıkmak değildi. Muhammed, bir yandan da kendi sınırlarını aşmaya hazırlanıyordu; ama galiba bu ilkinden daha zor geliyordu. Neyse ki antrenörü Joe Martin’in ısrarlarına daha fazla karşı koyamadı ve uçağa binmeyi kabul etti.

Ancak yine de o kadar kolay olmamıştı tabii. Muhammed, uçağa bir paraşüt giymeden binmemişti. Yolculuğu boyunca da o paraşütü sırtından hiç çıkaramadı ve uçak inene kadar kan ter içinde kalmış, hep dua etmişti. Onun bu haline şahit olan arkadaşları ise durumunu şöyle tanımlıyordu: “Sadece uçmaktan korkan bir süper kahraman gibiydi”.

Daha sonra ise, ülkesinde yaptığı ilk şeylerden biri bütün kafileye yetecek büyüklükte bir otobüs almak olacak; Muhammed Ali, bir daha uçağa binmemek için direnmeye devam edecekti…

Muhammed Ali kimdir -biyografisi

(1960 Roma Olimpiyatları)

18’inde ilk altın madalya

Muhammed, 1960’ta, Roma Olimpiyatları’nda, ağır hafif sıklette aldığı altın madalya ile amatörlükten profesyonel lige ilk adımını attı. Muhammed, olimpiyatta, Polonyalı Boksör Zbigniew Pietrzykowski’yi yenmişti. Bu altın madalya aynı zamanda ona sonsuz bir şöhretin de kapısını aralamıştı.

Babası, oğlunun Louisville’de yarıştığı her maçı izledi ve onunla sonsuz gurur duydu. Ancak şehir dışında olanlara gitmesine maddi imkansızlıklar izin vermemişti. Muhammed, özellikle babasının sonsuz desteğini hep hissedebildiği için çok şanslıydı. Belki Roma’daki maçında onu izleyememişti. Ama olsun bundan sonra ona aralanan kapı, bambaşka bir dünyaya açılıyordu.

Roma’dan Amerika’ya elinde altın madalyayla dönmenin gururunu yaşıyordu şimdi. Onu gözünün önünden bir an olsun ayırmıyordu. Çok gençti ve çok çalışmasının karşılığını almıştı. Bir gün onu çok sarsan bir an yaşayana kadar da ne göğsünden çıkardı onu, ne de uykusundan ayrıldı.

Ben ona dünyanın tanıdığı isimle anmak istedim. Ancak o, henüz Cassius Clay’di. Bir gün yakın arkadaşı Ronnie King ile Louisville’de bir restorana girdiler. Ancak çok geçmeden yanlarına gelen garson kız, Cassius’e servis yapamayacağını söyledi. Cassius, nezaketini bozmadan “Bayan, ben olimpiyat şampiyonu Cassius Clay’im” dedi. Ancak garson kız hiçbir şeyin değişmeyeceği ifadesini yüzünden silmemişti.

İşte bu an, Muhammed Ali’nin hayatındaki en büyük hayal kırıklıklarından biriydi. Efsaneleşen bir hikayeye göre, göğsündeki madalyanın şeridini çoktan çekip koparmış ve hırsla yürümeye başlamıştı. Biraz sonra onu, Ohio Nehri’nin ortasına doğru bıraktı. Oysa madalyası sadece kaybolmuştu. Bu efsaneyi yıllar sonra Muhammed Ali bir röportajında, “Madalyamı kaybetmiştim komite yenisini gönderdi. Nehre atmak gibi bir olay yok” şeklinde açıkladı. Ancak restoranda yaşananlar gerçekti. Her şey o madalya ile birlikte nehrin derinliklerine gömülmüş gibi hissediyor olmalıydı. Bundan böyle ringde sadece rakibine değil, ırkçı Amerika’ya vurduğunu düşünürken daha sert olacaktı. Ülkesi adına aldığı bu altın madalyanın dahi hiçbir şey değiştirmediğini görmek acısından çok öfkesini artırmıştı.

Çünkü o, beyazların her türlü haksızlığı karşısında boyun eğecek bir kişiliği kabul edemeyeceğine 12 yaşında karar vermişti.

Muhammed Ali kimdir -biyografisi

(Antrönörü Angelo Dundee ile New York Kent Parkları Spor Salonu'nda)

Müslüman oldu

Muhammed Ali, hala Cassius adını taşıyordu. Bir gün sokakta yürürken siyahi bir gencin kendisini takip ettiğini fark etti. Müslüman olduğunu henüz bilmediği bu genç, onu sadece 1 dakika için içeri girmesi konusunda ısrarcıydı. İçeride ne olduğu konusunda merakına yenik düşen Muhammed, sonunda içeri girdiğinde, tamamı siyahilerden oluşan bir toplulukla karşılaştı.

Bu topluluk, kürsüdeki, yine kendileri gibi siyahi olan bir adamın konuşmasını dinliyordu. Bu adam, onlara siyahilerin özgürlüklerinden söz ediyordu. Bu adam, Müslüman olduktan sonra Malik el-Şahbaz adını alan Malcolm X’di. Siyahilerle ilgili verdiği uzun savaşlardan sonra, nihayet 1964’te ilk kez hacca gidip, gerçek kardeşliği bulduğunu ilan etmişti. Evet, güçlü bir siyahi özgürlüğe inanıyordu. Ancak bir yandan da beyazlara yönelik ırkçı eğilimi kalbinden silmeyi başarmıştı da.  Bu, Muhammed’in yıllardır aradığı şeydi. Öylesine etkilenmişti ki. Aradığı o şeyi bulduğunu hissediyordu.

Kardeşi Rudy Clay, kendisinden de önce Müslüman oldu; Rahman adını almıştı. Cassius da nihayet Müslüman oldu ve Muhammed adını aldı. Onlar artık Muhammed Ali ve Rahman Ali idi. Ancak bu kolay bir yaşam olmayacaktı…

Muhammed Ali kimdir -biyografisi

Dünya Şampiyonu Muhammed Ali

Muhammed, 1964’te S. Liston’u yenip Dünya Şampiyonu olduğunda 22 yaşındaydı. Artık zirvede onun adı vardı. Siyahiliğinin daha görünmez olacağını düşünmüş olacak ki, zaferinin ardından dinini değiştirdiğini ve Müslüman olduğunu açıkladı. Artık adının da Muhammed Ali olduğunu bildiriyordu aynı zamanda. Ancak hiçbir şey düşündüğü gibi olmadı. Büyük bir tepki ile karşılaşmıştı. Amerika’da resmi kesim de onun ne adını ne dinini tanıyor, ona hala Cassius Clay diye hitap ediyordu…

Boks, onun kuşkusuz fani dünyada en çok sevdiği şeydi. Mesleğinde gelebileceği en yüksek konumdaydı. Ancak çok değil, 3 yıl sonra o da, insan yılı için az sayılamayacak bir süreliğine elinden kayıp gidecekti. Ama şimdi bu mutluluğu sürdüreceği 3 yılı vardı…

Muhammed Ali kimdir -biyografisi

Şampiyondan müzik kariyeri

O artık bir dünya şampiyonuydu. Boks kariyerinin yanında bir de müzik kariyeri yapmaya karar verdi. Şampiyonluğuyla aynı yıl, “I am the Greatest” adını verdiği albümünü yayınlamıştı. Çoğunlukla şiir yorumlarından oluşuyordu. Bu albüme ait “The Gang’s All Here” adlı bir başka çalışmada da,60’ların klasiklerini yorumladı.

Ancak plakçısı Columbia Records da ona Müslüman olması konusunda ağır tepki gösterenlerden oldu. Tüm albümleri toplatıldı. Zorlu bir dönemden geçiyordu; ama yine de müzikten de uzaklaşmadı. Muhammed Ali, 1976’da, bir albüme daha imza atacaktı…

Muhammed Ali kimdir -biyografisi

Lisansı elinden alındı

Vietnam Savaşı, 1955-1975 yılları arasında sürecekti. Savaş, Vietnam, Çin ve Sovyetler Birliği ile ABD destekçisi olan antikomünist Güney Vietnam ve başta Amerika arasında yaşandı. Amerika, 1963-1973 yılları arasında savaşa dahil oldu. 60.000 asker kaybının olduğu bu savaşa, Muhammed Ali, 1967’de katılmayı reddetti.  “Benim Vietnamlılarla hiçbir  anlaşmazlığım yok. Fakir bir halkı yakmaya ve öldürmeye yardım etmek için evimden  10 bin mil uzağa gitmeyeceğim” diyordu. Bundan sebep şampiyonluğu da boks lisansı da elinden alındı.

Ayrıca savaşa gitmediği için 5 yıl hapis ve 10 bin dolar da para cezasına çarptırılmıştı. Lisansının olmayışı, pasaportunun da elinden alınması hepsi üst üste gelince Muhammed Ali, iflas ettiğini açıkladı. Ailesi yanındaydı. Ancak bunca başarının üstüne içinde bulunduğu durum onu sarsmıştı. Sanki 12 yaşına geri dönmüş gibiydi. İki seçeneği vardı tabii, ya pes edecek ya da yoluna devam etmek için savaşacaktı. Ona göre, bu Vietnam’a karşı savaşmaktan çok daha doğruydu. Ailesi ona maddi anlamda destek oluyordu tabii, ama o da bir şeyler yapmalıydı. Üniversitelerde yaptığı konuşmaları ücretli yaptı ve bununla geçimini sağladı.

1970’te, nihayet temyiz davasını kazandı ve boksa döndü. 12 yaşındaki hali şimdi ona kesinlikle gururla bir göz kırpmıştı…

Muhammed Ali kimdir -biyografisi

(Joe Frazier ile)

İlk kez kaybetti

Bu seferki “Asrın Maçı” diye adlandırılıyordu. 1971’de, ringde Muhammed Ali’nin karşısında Joe Frazier vardı ve Muhammed Ali, profesyonel boks kariyerinde ilk kez bir maçı kaybetti!

Zorunlu olarak verdiği 3 yılı aşkın süre, belli ki onu her anlamda yormuştu. Üstelik böylesine önemli bir maça çıkmadan, böyle bir aradan sonra sadece 2 maç yapmıştı. Uzmanların görüşüne göre böyle bir maça hazır değildi.

Muhammed Ali, bu yenilgi karşısında hissettiği duygunun tam karşılığını bilmiyordu. Bildiği tek şey, en kısa zamanda tekrar şampiyon olmak istediğiydi.

Sonra Ken Norton ile karşılaşması için ringdeydi. Ancak bu kez de çenesi kırılmış ve yenilmişti. Artık kariyerinin bittiği düşünmeye başlanmıştı. Ama o kendine inanıyordu. Vazgeçmeyecekti. Üstelik en yakınındakiler de bunun geçici bir şey olduğunun farkındaydı. Belki de sadece kendisi ve ona inanan bu küçük topluluk için şampiyon olmalıydı…

Bundan sonraki maçlarda unvan için rakip olan tüm boksörleri art arda yendi. Küllerinden yeniden doğuşunu gururla kalbinden izliyordu. Sonunda Ken Norton’u yendi; hem maçın hem de çenesindeki kırığın rövanşıydı bu. Aslından bir de geri kazandığı gerçek kendisinin…

Ama daha bitmemişti. 1973’te, Joe Frazier ile unvan maçı için anlaştı. Sadece Joe Frazier – George Foreman maçı kalmıştı. Frazier sürpriz bir şekilde iki raundda da nakavt oldu. Böylece Muhammed Ali, ringe önce Frazier, sonra da Foreman ile çıktı ve ikisini de nakavt etti. Bitmemişti, tükenmemişti ve bunu kesinlikle kanıtlayacaktı.

1974’te, Foreman ile maçlarında, Foreman’ın bahisçilerdeki oranı 7’ye 1’di ve heyecanlı bir maçın sürpriz sonucu olarak rakibini sekizinci raundda yere serdi. Muhammed Ali, hak ettiği unvanı, Floyd Patterson’dan sonra tekrar kazanan ikinci boksör olmuştu.

Muhammed Ali kimdir -biyografisi

Ona ilk sarılan beyaz adam, Türk’tü

Londra’da bir unvan maçına gidiyordu Muhammed Ali. Rakibi ise, Henry Cooper’di. Kraliçe Elizabeth, maçtan önce Cooper’i saraya davet etmiş, ancak Muhammed Ali’yi kabul etmemişti. Bu nokta gerçekten de insanın içini acıtıyor…

Muhammed Ali bu konu ile ilgili sadece, “Maçı alıp boksörlerin kralı olacağım” dedi.

Bu sıradanlaşmış olaydan başka yaşananlar da sarsıcıydı; burası Muhammed Ali’nin hayatında bir dönüm noktasıydı gerçekten. Çünkü burada ilk kez bir Türk’le tanışacaktı; Nevzat Yalçıntaş ile.

İslam Enstitüsü, Nevzat Yalçıntaş’tan Londra’da, Muhammed Ali’ye eşlik etmesini istemişti. Muhammed’i aradı, ondan otelin adresini aradı. Yalçıntaş, günlerden Pazartesi, saat 10.00’da, otelin lobisine vardığında Muhammed, diğer boksörlerle birlikte oradaydı. Kardeşi Rahman da yanındaydı. Kendisini Muhammed’e telefonda tarif etmiş; karşı bir tarife gerek duymamıştı. Muhammed Ali’yi görür görmez tanıyacağından emindi; tanıdı da.

Muhammed Ali de lobide Yalçıntaş’ı fark etti ve ona doğru yürümeye başladı. Sonra sıradan bir şey oldu. Tüm dünya için koşulsuz sevginin simgesi olması gerekecek kadar sıradan ve sevgi dolu bir andı. Muhammed Ali, Yalçıntaş’ın selamına karşılık “Aleykümselam” dedi, önce tokalaştılar ve sonra da sarıldılar. Bir an zaman durdu sanki. Muhammed Ali hiç tanımadan koşulsuz kendine sarılan bu adamı bırakmak istemiyordu. Onun için dünyadaki diğer yarısını bulmaktan farksız bir duyguydu bu…

Yalçıntaş, bedenleri ayrıldığında kendisinden 5-6 yaş kadar küçük genç adama şaşkın bakakaldı. Muhammed, herkesin şu anda 12 yaşında olduğu o anda ağladığından habersiz ve gözyaşlarını silmeye gerek duymuyordu. Yalçıntaş, bir hata yaptığı düşüncesinden rahatsız, sorarak dile getirdiğinde, Muhammed Ali, sevinç ve acıyı aynı anda ifade eden o cümleyi kurdu: “Yok. Hiçbir hata yapmadın. Bugüne kadar bana sarılan ilk beyaz sensin”…

Yok sayılmak gerçekten de bir toplam ağrı anlamına geliyordu demek ki. Muhammed Ali, tüm yaraları hem kanamış hem iyileşmiş gibiydi. Sonrası, dayanılmaz bir sessizlik…

Bu uzun çok sesli sessizliğin üzerinden bir zaman sonra Muhammed Ali, İstanbul’a gelecek, Sultanahmet’te ona saf huzuru tattıran bir Cuma namazı kılacaktı. Erbakan ile birlikte, Sultanahmet’i dolduran on binlerce insana seslenip, sevgisini dökecek, ruhundan ruh üfleyecekti. Çünkü bu onun için inanılmazdı. Rengi hala aynıydı. Oysa karşısındaki insanlar, beyazdı…

Muhammed Ali kimdir -biyografisi

Üçüncü kez dünya şampiyonu

Muhammed Ali, 1978’de, Leon Spinks ile iki kez karşılaştı. İlkinde yenilse de, ringe ikinci çıkışlarında kazanan isim Muhammed Ali’ydi ve böylece 3. kez Dünya Şampiyonu olan ilk boksör oldu. Bu öylesine değerliydi ki… Nihayetinde bu dönemde sadece iki tane Dünya Boks Federasyonu vardı ve Muhammed Ali, kesinlikle altın değerinde ışıldıyordu.

Boksu bıraktı

1978, 3. kez şampiyon olmasının yanında aynı zamanda boksu bıraktığı yıldı. Bir şampiyon olarak, zirvede bıraktı.

Profesyonel sporculuk dönemi içinde sadece 5 kez yenilgiye uğradı. 37’si nakavt, toplam 56 maç kazandı. 36 yaşına kadar devam eden profesyonelliği boyunca hem Olimpiyat hem de Dünya Şampiyonu unvanını alan Muhammed Ali, bütün şampiyonlar için tek isim olarak anılmaya başlamıştı…

Her zaman bir boksörden çok daha fazlası olmak için çok çalıştı. Tüm kişiliğiyle, kalbiyle var olmak için yaşadı…

Muhammed Ali kimdir -biyografisi

(12 yaşında)

Hayat kurtardı

1981’de, 21 yaşında bir genç intihara kalkışmış ve isteği sorulduğunda da Muhammed Ali ile konuşmak istediğini söylemişti. Vietnamlı olduğu iddia edilen bu gencin isteği karşısında kısa süren bir şaşkınlığın ardından Muhammed Ali’ye haber verildi.

Kimse geleceğine ihtimal vermezken, Muhammed Ali, kalbinin sevgi dolu tarafı ile çoktan olay yerine gelmişti. Gençle yaptığı yarım saatlik bir konuşmanın ardından, onu intihardan vazgeçirmeyi başarmıştı.

Ertesi gün olay manşetlerdeydi ve gazeteler Muhammed Ali’nin şu cümlesini yayımlamıştı: “Bir hayat kurtarmak, dünyanın bütün şampiyonluklarından daha değerlidir”.

Yeniden son iki maç

Boksu bıraktığını açıklamıştı, ancak o dönemde en iyi boksörler unvan kazanmak için tekrar maç yaparlardı. Bazı kaynaklara göre Muhammed Ali, büyük bir para karşılığında Larry Holmes ve Trevor Berbick ile iki maç daha yapmayı kabul etti. Ancak yenilgisi oldukça dramatikti. Muhammed Ali 1984’te Parkinson hastalığına yakalanmış, ancak bunu da gizlemişti. Bu hastalıkla uzun yıllar mücadele edecekti. Bu ringe son çıkışı olmuştu.

Aslında kocaman başarıların içinde bu önemsiz bir detay olmalıydı. Nihayetinde etkin bir şekilde boksörlüğü sürdürdüğü zamanlarda hiçbir şeyden kaçınmamıştı. Kariyerinin zirvesindeyken bile kendisine gelen meydan okumaları geri çevirmiyordu. Onlardan en ilginci kuşkusuz Mixed Martial Arts (Karma Savaşlar Sanatı) ile uğraşan başarılı güreşçi Antonio İnoki idi.

Menajeri ve antrenörü, bunun Muhammed Ali’ye yönelik bir komplo olduğunu düşünse de, o, her şeye rağmen bu meydan okumayı kabul etti. Karşılaşmanın hangi tarafın kurallarına göre ilerleyeceği konuşuldu ve İnoki’nin sadece belden aşağıya tekme atabileceği konusunda karar kıldılar.

Maç, 3-3 berabere sonlandı. Muhammed Ali, pes etmemişti. Ancak bacaklarına aldığı darbeler uzun süreli hasar bırakacaktı. İnoki ise, Muhammed Ali’den muhteşem 6 yumruk yedi. Bu karşılaşmanın ilerleyen zamanlarında İnoki, Müslüman oldu ve kariyerine de modern güreşte devam etmeye karar verdi…

Muhammed Ali kimdir -biyografisi

Irak’tan rehineleri kurtardı

Belki ringe çıkmıyordu; ama o, hala Muhammed Ali’ydi. 1984’te, ABD Başkanı Ronald Reagan’a yeniden kendisinin seçilmesi için destek verdiğini açıklamıştı.

90’larda tüm dünya gözünü Irak’a çevirmişti. Kuveyt’i işgal eden diktatör Saddam Hüseyin, ülkesinde yaşayan 700’ü Amerikalı, 2.000 yabancıyı rehin almıştı. 1990’da, Körfez Savaşı sırasında, bir Müslüman olarak bu durumdan rahatsız olan Muhammed Ali, Irak’ın başkenti Bağdat’a bizzat gitti.

Bağdat’a bir politikacı olarak değil, bir Müslüman olarak geldiğini özellikle belirten Muhammed Ali, Saddam Hüseyin ile rehineleri serbest bırakması üzerine görüştü. Yanında 15 rehine ile Amerika’ya dönerken, çok gururlu hissediyor olmalıydı.

Muhammed Ali’nin bu hamlesi, diğer ülkelere de örnek olmuştu…

Muhammed Ali kimdir -biyografisi

Boks sonrası

Muhammed Ali, rehine olayından başka da elçi olarak bulunduğu anlar oldu. Ayrıca o, bir rol modeldi. Hayatını, bokstan önce ve sonra diye ikiye ayırmak yanlış olmazdı.

Atlanta, Georgia’da düzenlenen 1996 Yaz Olimpiyatları’nda, ateşi yakma onuru verilmişti. Bir zamanlar gencecik kalbini hızla attıran olimpiyatlarda, şimdi gençleri izleyen deneyimli taraftaydı ve buraya gelmek onun için hiç kolay olmamıştı. 27 Temmuz 2012’de de, Londra’da düzenlenen 2012 Yaz Olimpiyatları açılış töreninde, olimpiyat bayrağını taşıyacaktı. Ancak Parkinson’un ilerlemesinden sebep, karısı Lonnie’nin desteğine ihtiyaç duyacaktı…

Hep söylediği gibi (“Bütün zamanların en iyisiyim”), profesyonelliği boyunca bütün zamanların en iyisiydi. Aslında Parkinson yüzünden Michigan’daki çiftliğinde gözlerden uzak yaşamayı tercih ediyordu. Yine de 2001’de gerçekleşen 11 Eylül saldırıları üzerine bir şey yapmadan duramadı. Başına taktığı New York İtfaiye Müdürlüğü şapkası ile sıfır noktasına gitti ve Müslümanlara desteğini şu cümlelerle ifade etti: "Beni asıl inciten, 'İslam' adının bulaştırılması ve 'Müslüman' bulaştırılması ve sorun çıkarılıp nefret ve şiddete yol açılması. İslam, katil dini değildir. İslam, barış demektir. Evde öylece oturup insanların sorunun kaynağı olarak Müslümanları yaftalamalarına seyirci kalamazdım".

Kesinlikle zamanının en iyisi olduğu düşünülüyordu. Hollywood, 2001’de, “Ali” adı verilen filmle, Muhammed Ali’nin hayatını ölümsüzleştirdiler. Onu oynayan isim ise, Will Smith’di. Ayrıca onun adı, Hollywood Bulvarı’na yazılan ünlü isimleri arasındaydı. Ancak bir fark vardı. 2400’den fazla ünlünün adı yerde yazıyorken, “Muhammed Ali” adı, 2002’de duvara yazılmıştı. Çünkü inandığı dinde, Peygamberi Hz. Muhammed’in adını taşıyordu…

Irak’tan sonra bir de, 17 Kasım 2002’de, Birleşmiş Milletler Barış Elçisi olarak Afganistan’a gitti. BM özel konuğu olarak 3 günlük bir iyi niyet misyonu için Kabil’deydi.

Muhammed Ali kimdir -biyografisi

Muhammed Ali öldü

Yıllardır Parkinson ile savaşan Muhammed Ali’nin, 2014’ten itibaren sağlık sorunları artmaya başladı. Muhammed Ali, 20 Aralık 2014’te, rahatsızlandı ve akciğer iltihabı sebebiyle hastaneye yatırıldı. Kısa süreli bir tedavinin ardından taburcu oldu ve 15 Ocak 2015’te de, idrar yolu enfeksiyonu sebebiyle hastaneye yatırılmıştı. Ertesi gün taburcu oldu.

Ve, Muhammed Ali, 3 Haziran 2016’da, bu kez solunum yolu sebebiyle yatırıldığı hastanede, doğal nedenlere bağlı gelişen septik şok nedeniyle hayata gözlerini kapadı… Bu bir devrin kapanışı ya da bir devin çöküşü değildi. O, sonsuz olmuştu işte.

Cenaze töreni Cuma gününe planlandı. Muhammed Ali doğduğu Louisville’de, halka açık bir cenazede toprağa verildi. Cenaze namazını bir İmam kılsa da, diğer din adamları da törendeydi. Muhammed Ali, son kez doğduğu şehrin sokaklarından geçti. Böylece tüm sevenleri onunla son kez buluşabilmişti. Ailesi böyle düşünmüştü.

Törende anma konuşmasını ise, ABD Eski Başkanı Bill Clinton yaptı. Cenazeye katılan isimler arasında Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da vardı. Erdoğan, sadece cenazeye katılmadı. Bir de, Bloomberg’in görüş bölümünde yayınlanmak üzere, “Muhammed Ali Mirasını Yaşatmak” başlıklı bir yazı yazdı.

Muhammed Ali kimdir -biyografisi

O yazıda şöyle diyordu Erdoğan:

"Neden Türkiye'nin cumhurbaşkanı, Amerikalı bir  boksörün cenazesi için dünyanın öbür ucuna uçar?”diye düşünebilirsiniz? Cevabı basit: Türk halkı adına saygılarımı sunmak için. Çünkü onun olağanüstü hikayesi burada bitmemeli. Dünya liderleri, Ali'nin ideallerini hayata geçirerek birçok  kalıcı soruna çözüm bulabilir.

Ben de, Türkiye'deki sayısız insan gibi 1970'lerdeki pek çok gece uykusuz kalarak, sabahın erken saatlerinde Louisville'deki maçları izlemek için kalktım. Muhammed Ali, tüm ailelerin çay saatlerinde, profesyonel boksla ilgili konuşmalarını, ilerleyen günlerde arkadaşlar ve meslektaşların şampiyona  maçlarını değerlendirmelerini sağlayan büyüleyici bir figür haline gelmişti. Coşku öylesine aşikardı ki, bir Türk halk sanatçısı, Ali'nin 1974'te George  Foreman'a karşı yaptığı unvan maçı 'Rumble in the Jungle'ı ölümsüzleştirmek için şarkı yaptı ve halkın şampiyonuna, her yerde ezilen insanların kahramanı olarak  seslendi.

İnsanlığın çok daha büyük zorluklarla karşı karşıya olduğu ve görünüşe göre bu acil sorunları doğrudan ele alacak cesareti olmadığı bir dönemde, dünya liderleri, Muhammed Ali'den esinlenebilirler. Onun barış, özgürlük ve dayanışma mesajları, Türkiye'nin de bazı temel politikalarına işaret eder. Türkiye bugün dünyada en çok sayıda mülteciye ev sahipliği yapan ve üçüncü en çok insani yardım yapan ülke konumundadır. 2011'de Suriyeli sığınmacılar için açık  kapı politikası benimseyen Türkiye, savaştan kaçan 3 milyondan fazla insanı bağrına basmış ve onların ihtiyaçları için 10 milyar dolar harcamıştır. Suriyeli sığınmacılar, ücretsiz eğitim, sağlık ve meslek edindirme hizmetlerinde  yararlanmaya devam etmektedirler. Ne yazık ki, uluslararası toplumun katkıları Türkiye'nin insani bütçenin bir kısmını oluşturmuştur.

İslam toplumları, Ali'nin yaşadıklarını unutmamalı ve kendi  içlerindeki Hristiyan ve Yahudilerin kendilerini o toplumun bir parçası olarak  hissetmeleri için gerekli adımları atmalıdırlar.

2002'den beri Türkiye, mirasının önemli bir parçası olarak gördüğü  harabe durumdaki kilise ve sinagogları yeniden inşa etmek için milyonlarca dolar harcamıştır. 2007 yılında, Akdamar adasında bulunan, ortaçağa ait bir Ermeni  kilisesi olan Kutsal Haç Katedrali kapsamlı restorasyonunun tamamlanmasının ardından yeniden hizmete girmiş, geçen yıl da Avrupa'daki en büyük Yahudi  ibadethanesi olan Edirne Büyük Sinagogu restore edilmesinin ardından yeniden açılmıştır.

Muhammed Ali'nin spordaki başarılarına dair çok fazla konuşma olacaktır. Ancak, unutmamak gerekir ki, vefatı fikirlerinin kökleşmeyeceği anlamına gelmez. Ali'nin yıllar önce ortaya koyduğu meseleler, halen güncelliğini  korumaktadır. Bu itibarla, Halkın Şampiyonu'nu onurlandırmanın doğru yolu, özgürlük, eşitlik ve dayanışma tasavvurunu yaşatmaktır”.

Muhammed Ali kimdir -biyografisi

Küçücük bir çocukken zulmün yansımasını hissettiği zamanlardan sonra bir daha hiç durmadan bu uğurda savaştı. Dini, dili, ırkı fark etmeksizin sadece sevdi. Sesini dünyaya duyurmak için bir şampiyonluğa ihtiyaç varsa, onu da halledebilirdi; etti de. Muhammed Ali, kendini gözyaşlarından yeniden doğurdu. Başka hiçbir çocuk onun gibi gözyaşı dökmesin diye…

Kalbinden sevgiyle doğan fikirleri, savaşmanın en insani hali ve üç haklı Dünya Şampiyonluğu ile bir Muhammed Ali geçti bu dünyadan…

İyi ki…

Not: Biyografisini okumak istediğiniz kişileri lütfen bizimle paylaşın.

Instagram: biyografivekitap