Franz Kafka'nın hayatı

Franz Kafka'nın hayatı

Çek asıllı Avusturyalı yazar Kafka’nın Prag’da, 1893-1901 arasında gittiği Avusturya Lisesi, O’nun yalnızlığını ve kendi içine kapanmasını pekiştirdi. 

1901’de liseyi bitirdikten sonra Prag Üniversitesi’nin Hukuk Fakültesi’ne girdi. Ancak daha çok ilgisini çektiği için Alman edebiyatı derslerini izliyordu. 1902’de Max Brod’la tanıştı. 

Max Brod, Kafka’nın yaşamı boyunca ilişki kurabildiği sayılı kişiden biri oldu. Kafka’nın ölümünden sonra yakılmasını vasiyet ettiği tüm yapıtlarını Max Bord toplayıp yayınladı. 

Kafka ilk eseri olan “Bir Savaşın Tasviri” adlı öyküsünü öğrencilik yıllarında yazdı. 1906’da hukuk öğrenimini doktora ile tamamladı ve bir yıl süren avukatlık stajını yaptı.

1907’de İş Kazaları Sigorta Şirketi’ne memur olarak girdi. Bu şirketteki iş hafif olduğu için, yazı yazmaya zaman ayırabiliyordu. Aynı yıl “Taşrada Düğün Hazırlıkları” adlı öyküsünü yazdı.

Büro çalışmasından sıkılıyor, kendini bu çalışma düzenine yabancı görüyordu. Çevreye yabancılaşma duygusu ilk kez “Taşrada Düğün Hazırlıkları”na, beş yıl sonra da “Değişim” adlı öyküsüne yansımıştır. 

1912 yılının Kafka için başka bir önemli olayı da nişanlısı Felice Bauer’le tanışmasıdır. Onunla ilişkisini, üç kez ayrılıp yeniden nişanlanarak, 1919’a kadar sürdürdü. 

Evlenmemesine neden olarak hastalığını gösteriyordu. Oysa Fünce’sinde evliliği bir burjuva bağı olanak nitelemiş ve edebiyat hayatını sürdürebilmesi için yalnızlığa ihtiyacı olduğunu vurgulamıştır. Nişanlısıyla bu ilişkisinden geriye beş yüzün üzerinde mektup kalmıştır. 

Bunlar, Kafka’nın ölümünden çok sonra 1967’de “Felice’ye Mektuplar” adıyla yayınlandı. Kafka’nın eserlerinin hepsinde görülen yabancılaşma olgusu, onun kendi hayatında da belirgin bir biçimde izlenir.

Ailesiyle ve babasıyla olan ilişkileri onun için bir korku kaynağı olmuştur.

“Hüküm” ve “Değişim” gibi öykülerindeki baba tipleri, babasına yazdığı, ama onun eline ulaşmayan “Babaya Mektup” hep babasıyla arasındaki bu ilişkiyi yansıtan ipuçlarıdır. 

Genelde, gerçekliğin değişemeyeceğine, değişse de daha farklı olmayacağına inandığı için, siyasi gerçekler karşısında direniş göstermemiştir. 1924 yılında öldü.