Freddie Mercury 5 Eylül 1946 yılında Zanzibar adasında Farrokh Bulsara adıyla dünyaya geldi. Farisi bir kökenden gelen Jer ve Bomi Bulsara adlı anne babanın iki çocuğundan biriydi. 1947 yılında Hindistan'a taşındılar. Farrokh çok utangaç, annesi ve kızkardeşine çok düşkün bir çocuktu. Sekiz yaşındayken ailesi daha iyi bir eğitim alması için Panchagni'ye St. Peter's School'a yolladı. Ailesinden uzak kalmak zorunda kalan Farrokh bir süre halasının yanında yaşadı. Bu arada resimdeki yeteneklerini geliştirdi ve piyano dersleri almaya başladı. Arkadaşları ve öğretmenleri ona adının İngiliz versiyonu olan Frederick ya da Freddie diye hitab etmeye başlamışlardı. Bu duruma öyle alıştı ki imzasını bile Freddie diye atmaya başladı.1963'te ailesi ve küçük kız kardeşi Kashmira ile birlikte İngiltere'ye taşındılar.
İngiltere'ye taşındıktan sonra doğduğu yere bir daha geri dönmedi. Adının İngiliz versiyonunu yasal olarak kullanmaya başlayınca köklerine ait birşeyi daha terketmiş oldu. Ona kalan tek şey, simsiyah ve buğulu gözlerdi. Egzotik bakışıyla karşı karşıya kalan herkes ruhunun mistik bir dünyadan geldiğini ve aslında köklerini terketmediğini anlayabilirdi.
Freddie 1964 yılında gittiği Isleworth Okulu'ndan ayrılmak zorunda kaldı, çünkü sanat dersi dışındaki tüm dersleri sıfırdı. Daha sonra Ealing College'de Grafik Tasarım eğitimi almaya başladı ve 1969 yılında buradan mezun oldu. Ama o yanlızca müziğe odaklanmıştı ve başka birşey yapmak ya da öğrenmekle ilgilenmiyordu. Henüz ailesinden yeni ayrılmış ve Londra'da kendi başına yaşamaya başlamıştı. Okuldaki arkadaşlarıyla müzik yapıyordu. İlk grubu ‘The Hectics' okulda kurduğu guruptu ve hiçbir zaman çok parlak olamadı. “Larry Lurex” adını kullanarak bir albüm çıkardı. “I Can Hear Music” adıyla çıkan albüm büyük bir başarı getirmedi ama bu sayede arkadaşlarıyla oldukça hoş vakit geçirdiler.
QUEEN
Moda tutkunu olana Freddie çok yakın bir arkadaşı olan Roger Taylor ile birlikte ufak bir mağaza açtı. Bu arada Roger'ın da elemanı olduğu “Smile” adlı gurubun solisti ayrıldı dolayısıyla Brian May ve Roger Taylor'dan oluşan guruba Freddie'de katıldı. Freddie çok hevesliydi ve kafasında çok fikir vardı. Başladıktan bir süre sonra bir bas gitariste ihtiyaçları oldu. 5 ya da 6 kişi değiştirdikten sonra utangaç ve sessiz birini guruba aldılar. John Deacon. Gerisi tahmin ettiğiniz gibi gelişti.
Queen çok önemli bir başarı yakaladı. Freddie işi için yaşıyordu. Şarkı söylemeyi ve konserlere çıkmayı çok seviyordu. Cüretkar, egzotik, kimilerine göre ahlaksız (!) ve abartılıydı. Şöhret olmadan önce bile star olmayı başarmıştı, çünkü bu onun kanında vardı. Freddie kendi müziğini severdi ve neredeyse onun için yaşardı. Ayrıca kendisinin de sık sık belirttiği gibi sekse düşkündü. O zamanlar eşcinsel olduğunu söyleyen ender insanlardan biriydi. Çılgın bir eğlence hayatı vardı. Gece klüpleri, çılgın partiler, ilginç arkadaşlar, bir sürü sevgili ve birkaç iyi dosttan oluşan kocaman bir dünyanın içindeydi. Sahnedeyken muhteşem, güçlü ve heyecan vericiydi ama sahneden indiğinde, yani günlük yaşamında sıradan olmaya gayret gösterirdi. Ama onun için hiçbir şey sıradan olamadı. Onu özel yapan bir karizması, sesinin ve bakışının egzotik bir derinliği vardı. Bu özelliklere sahip yanlızca bir kişi olabilirdi ‘o' da zaten ‘o'ydu.
KALABALIKTA YALNIZ BİR ADAM
Freddie iyi bir okuyucu değildi. Kitap okuyamayacak kadar sabırsızdı. Bu yüzden televizyon seyretmekten ya da çok uzun süre oturur durumda olmaktan da sıkılırdı. Sahnedeyken 1. 75'lik bu sıska adam Tanrı gibi oluyordu ama indiğinde başka birine dönüşüyordu. Saçlarını yıkamak için hiçbirşey kullanmıyordu hatta bazen bunu süpermarket tuvaletinde bile yapabiliyordu. Barlara gidiyor deli gibi içiyordu. Çiçekleri çok seviyordu özellikle de sarı güllere bayılırdı.
Yanlızdı ve kocaman, bahçeli evini bir dolu kediyle paylaşıyordu. Kedilerini taparcasına seviyordu. Freddie aynı zamanda opera, bale gibi sanat dallarını izlemeyi ihmal etmiyordu. En sevdiği aktrisler ise Marilyn Monroe ve Aretha Franklin'di. Kökenlerinden kaçamadığını Hint mutfağına olan düşkünlüğü ile gösteriyordu. Gerçek aşkı yani uzun zaman aradığı aşkı bulabildi mi bilinmiyor. Bir sürü sevgilisi oldu ama o bile cavap veremiyordu gerçek aşkın hangisinde olduğuna. Yine de o milyonların aşkını kazanmayı başarmıştı.
Yetenekli, başarılı ve gerçek bir stardı. Yazık ki 24 Kasım 1991 yılında saat tam 06:48'de Freddie Mercury ya da diğer adıyla Frederick Bulsaro, Aids'e karşı verdiği savaşta yenildi ve Londra'nın Güney Kengsington bölgesinde bulunan evinde yaşamını yitirdi. Ölü bedeni onun vasiyet ettiği gibi yakıldı ve küllerinin nerede olduğunu birkaç kişi dışında hiç kimse bilmiyor.
Mercury'nin vokaliği ile birlikte Queen 300 milyon civarı bir satış başarısı elde etmişdir. Queen genel olarak The Beatles'den sonraki en önemli rock grubu olarak kabul görür. Bu güne kadar Celine Dion, George Michael, Lady Gaga, Extreme, Michael Jackson, Foo Fighters, Kurt Cobain, Guns N' Roses, Metallica, Manic Street Preachers, The Killers, The Smashing Pumpkins, Radiohead, My Chemical Romance, Kansas, Iron Maiden, Ben Folds Five gibi bir çok şarkıcının veya grubun üzerinde etki bırakmıştır.
Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış