O bir siyasetçi, bir devrimci, bir ozan, bir gazeteci, edebiyat profesörü ve elçiydi. Yaşadıkları ve gördüğü eğitim onun her alanda başarılı olmasına yardımcı oldu. Marti, 1853'de Küba'da doğdu. Küba, o zamanlar, İspanya'nın bir kolonisiydi. Jose Marti'nin babası İspanyol, annesiyse Kanarya Adaları'ndandı.
Jose Marti, çok gençken siyasete atıldı ve İspanyol yönetimiyle çatışmaya başladı. Daha 17 yaşındayken 6 yıl boyunca ağır çalışma kamplarında tutsak olarak tutuldu ve sonrasında İspanya'ya sürüldü.
Yaşamının büyük bölümünü sürgünde geçirdi. İspanya'dayken Hukuk ve Felsefe Bölümlerini bitirdi. Daha sonra Mexico City'ye gitti ve ailesiyle buluştu. Orada edebiyat yaşamı başladı.
1878'de evlendi, bir oğlu ve bir kızı oldu. Yıllarca şiirler, kitaplar ve gazete makaleleri yazdı. Aynı zamanda siyasi eylemlerini de sürdürdü. Bu yaşam biçimi onun öğretilerinin zenginliğini kaynağıdır. Siyasi etkinliği nedeniyle hep başı derde girdi ve hiçbir ülkede uzun süre kalamadı.
Küba'nın ABD'ne bağlanmasına karşı çıktı. 1892'de Kuba Özgürlük Partisi'ni kurdu. ABD emperyalizmine karşı Güney Amerika'nın birliği için savaştı. 1895'de Küba'nın özgürlüğü için Küba'ya çıkartma yaptı. Başarısızlıkla sonuçlanan isyanın ilk çarpışmalarından birinde İspanyol askerlerince vurularak öldüğünde 42 yaşındaydı.
Jose Marti yaşamını, Küba'da İspanyol koloni yönetimini sona erdirilmesi ve Küba'nın ABD dahil başka ülkelerin egemenliği altına girmemesi için savaşıma adamıştır. Bütün öğretisi kişi özgürlüklerine saygılı olmayan ve yalnızca zenginliklerini büyütmeyi gözeten yönetimleri uyarmaya dayanmaktadır. Yapıtlarında bütün despot yönetim düzenlerini ve insan haklarına karşı uygulamaları kınamıştır. Onun yazıları demokratik gelişmeye yol göstericidir.