Maksim Gorki, 28 Mart 1868 tarihinde doğmuştur. Asıl ismi Aleksey Maksimoviç Peşkov’dur.
Çocukluğu Astrahan'da geçti. Nakliyecilik yapan babasını 5 yaşındayken kaybedince annesi yeniden evlendi, ve Maksim Gorki’yi anneannesi ve büyük babasının yanına Novgorod'a gönderdi.
11 yaşındayken annesi de veremden ölür. Yalnızca birkaç ay okula gidebildi. 8 yaşında çalışmaya başladı. Bu sayede Rus işçi sınıfının yaşamını yakından tanıdı. 1 Mayıs marşının söz yazarıdır.
Gorki'yi, on yaşında, bir kundura mağazasına çırak olarak verdiler. Ama ellerini kaynar çorba ile haşladığı için buradan ayrılarak yeniden ninesinin yanına dönmek zorunda kaldı. Elleri iyileşince, uzak akrabalarından bir mimarın yanına çırak olarak girdi. Gorki mimarın evinde, düpedüz hizmetçilik etti. Bu ağır iş şartlarına ancak bir yıl dayanabildi. Oradan kaçarak Volga'da işleyen gemilerden birinde aşçı yamaklığı ve bulaşıkçılık yaptı.
Bir gemide bulaşıkçılık yaparken okuma merakı sardı. Yoksullukla ve acıyla dolu bir hayat sürdüğü için Rusça'da "acı" anlamına gelen"Gorki" takma adını aldı. Gençlik yıllarını Kazan'da geçirdi. Aralık 1887’de intihara kalkıştı, sonraki 5 yıl boyunca değişik işlerde çalışarak, bir serseri gibi bütün Rusyayı dolaştı. Gorki çocukluğunun bu acı günlerini, dünya edebiyatına birer klâsik eser olarak giren “Çocukluğum”(1913) ve “Ekmeğimi Kazanırken” (1916) adlı eserlerinde bütün ayrıntılarıyla anlatır.
Gorki'nin baştan başa acı ve yoksulluk içinde geçen çocukluk hayatının biricik avuntusu büyük annesi Akulina İvanovna'dır. Gorki'yi sonsuz bir sevgi ile seven, onu anlayan, onu koruyan ve kayıran biricik insan, bu duygulu, bu iyi yürekli kadındı. Gorki, ninesine olan sevgisinin derinliğini, “Ekmeğimi Kazanırken” (1916) ve “Benim Üniversitelerim” (1923) adlı eserlerinde çok güzel belirtmiştir.
“Makar Çudra” adlı İlk öyküsü 1892 yılında Tiflis'te bulunduğu sırada Kafkasya gazetesinde yayınlandı. 1895'te Petersburg'da yayınlanan bir dergide çıkan "Çelkaş" adlı öykü ile ünlendi. Ardından "Yirmi Altı Erkek ve Bir Kız" öyküsü yayınlandı. Ünü hızla yayıldı. Bu öyküler kadar başarılı olmayan bir dizi roman ve öykü daha yazdı.
Gorki, öykülerinde ve dramlarında ülkesinin toplumsal zorluklarını işledi. Başlangıçta sistemi eleştiren yazar 1931'den sonra ideolojik bir edebiyatın propogandasını yaptı.
Gorki’nin 1898 yılında yayınlanan ilk kitabı “Hikâye Denemeleri” çok beğenilir ve yazarlık kariyerinin başlangıcı sayılır. İlk romanı “Foma” 1899'da basıldı. Bu dönemde sağlam bir olay örgüsü kuramaması ve yaşamın anlamı üzerine uzun felsefik tartışmalara girmesi romanlarının başarısını düşürür.
1902 yılı 23 Martında ise “Moskova Sanat Tiyatrosu”nda “Küçük Burjuvalar” piyesi oynandı. Piyes büyük bir başarı sağladı. Aynı yılın Nisan ayında da “Ayak Takımı Arasında” adlı eseri oynandı. Bunu izleyen yıllar içinde Gorki'nin en,güzel eserleri birbirini kovalamağa, şöhreti de gün geçtikçe büyümeğe başladı.
1906'da yazdığı ve Rus Devrimi'ne adadığı “Ana” en başarılı romanıdır.
1899-1906 yılları arasında St. Petersburg'da yaşayan Maksim Gorki, Çar rejimine açıkça karşı çıkmış ve bu yüzden birçok kez tutuklanmıştır. 1901'de “Fırtına Kuşunun Türküsü” isimli kısa şiiri yüzünden tutuklandı. Kısa sürede serbest kaldı, Kırım'a gitti.
Gorki birçok devrimci ile tanıştı. Lenin’le tanıştığı 1902 yılından itibaren aralarında yakın bir arkadaşlık oluşmuştur. 1917 Ekim Devrimi’ne katıldı.
1906 -1913 yılları arasında yurtdışına kaldı; ABD’yi, İtalya’yı, Almanya’yı görme fırsatını buldu, daha çok İtalya, Kapri’de yaşadı.
1921 sonrasında çektiği verem hastalığının tedavisi için İtalya’ya devletçe gönderildi, 1928'e kadar orada kaldı. 1928' de yurduna döndü.
14 Haziran 1936 tarihinde 68 yaşında Moskova’da zatürre den öldü.