Sevgi dolu kalbi, hep gördüğümüz güçlü kadın rolleri ve artık erkeksi tavırları kendisiyle özdeşleştirmeyi başarmış kadın, Sezer Sezin.
Kim olduğuna ve bundan sonra ne olacağına karar verdiğinde daha çocuktu yaşı. Küçücükken bir anda tiyatro sahnesinde Kral’ın kızı olarak devleşiverdi ve yıllar sonra da hepimizin severek izlediği Şoför Nebahat oldu, Canımız Nebahat abla…
O erkeksi tavırlar, sert mizacı ve buna inat bakışının altından sızan sıcacık ışık hüzmesi ile o tam anlamıyla bir kadındı. Bize kendini sevdirmeyi bildi. Tek kötü yanı sinemaya erken veda edecekti, tıpkı erken başladığı gibi...
Çocukluğu ve eğitim hayatı
Sezer, 25 Ekim 1929’da İstanbul Eyüp’de doğduğunda anne ve babası ona Mesure Sezen adını verdi. Ama sanat yaşamına erkenden başlayacak olan Mesure, soyadını adı olarak kullanacaktı.
Sezer, ele avuca sığmayan çok yetenekli bir çocuktu. İlk ve ortaokula Eyüp’te gitti. Ancak bundan sonrasına devam etmedi. Okulu bıraktı. 90’ların furyası bunu gerektiriyordu sanırım. Yeteneği neredeyse ona yöneldi. Tıpkı dün yazdığım Harun Kolçak gibi.
Oyunculuğa ilgi duyuyordu. Bu sebepten tiyatroyla başladı ve bunun yanında bale dersleri de alacaktı.
Tiyatroyla ilk adım
İlk kez sahneye 1940’ta Eminönü Halkevi Tiyatrosu’nda çıktı. Henüz 11 yaşındaydı ve “Kral Oidipus” adlı oyunda Kralın kızını oynuyordu.
Henüz bir çocuktu ve hayat onun için erken başlamıştı. Bütün bunlar ona bir oyun gibi geliyordu belki. Ama ne olursa olsun, sonuçta adını Yeşilçam’a yazdıracaktı.
Sinemaya giriş
1944’te sinemaya ilk adımını attı. Bundan sonrası pek şenlikli olacak, herkes bu güzel kızı tanıyacaktı. İlk filmi 1944 yapımı “Hürriyet Apartmanı” oldu. 1945’te ise iki filmde oynadı, “Yayla Kartalı” ve “Köroğlu”. Küçük rollerde yer alıyordu. Bu bir bakıma çocuk yaşta olduğu düşünülürse, iyi bir şeydi. Yavaş yavaş, sağlam adımlarla ilerleyecekti.
Sezer, yine 1945’te Atilla Revüsü’nün “Bale Grubu”na katıldı. Bu gruptan Bakanların en büyük revüsü diye bahsediliyordu.
1946’da ise henüz 15 yaşında yeni yetme bir genç kızken "Vedat Örfi Bengü" ile birlikte “Sezer Tiyatrosu”nu kurdu. Bu tiyatro sadece bir yıl açık kalacaktı, ama nihayetinde bu cesur bir adımdı ve bu bir yıl boyunca da turneler yaptı.
Sezer’in sinemadaki yükselişi
Sezer, sinemada yükselişini 1948’de yani 17 yaşındayken yaşadı. 1948 yapımı “Damga” ile ciddi bir adım atmıştı. "Seyfi Havaeri"nin yönetmen koltuğuna oturduğu filmde Sezer, başrolü "Memduh Ün" ile paylaştı.
1949’da Lütfi Akad’ın yönettiği “Vurun Kahpeye” ile de herkesin tanıdığı ünlü biri olmuştu. Bundan sonra 1952 yapımı “Tahir ile Zühre” ve “Arzu ile Kamber” filmlerinde başrol oynadı.
Sezer Sezin evlendi
Sezer, “Tahir ile Zühre” ve “Arzu ile Kamber” filminde Kenan Artun ile başrolü paylaştı. Film çekimleri için Bağdat’talardı ve filmde başlayan aşkın sonu evlilikle taçlandı.
Geri döndüklerinde, hiç zaman kaybetmeden hemen evlendiler. Bu evlilikten Sezer’in çocuğu olmadı. 1963’te de boşandılar.
Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu ödülü
Sezer Sezin, "Lütfi Akad, Memduh Ün, Atıf Yılmaz, Semih Evin" gibi Türk sinemasının önemli yönetmenlerinin en iyi çıkış yapan filmlerindeki isimdi.
Sanki oynadığı film çıkış yapıyor, yönetmenine de uğur getiriyordu. İşte tüm bu filmlerin toplamındaki başarısından ötürü Sezer Sezin’i, 1955’te “Film Dostları Derneği”, “Yılın En Başarılı Kadın Oyuncusu” ödülüne layık gördü
Giderek başarısını kanıtlıyordu Sezer. 1956’da kendisi gibi oyuncu eşi Kenan Artun ve İlham Filmer ile “Türk Eksport Film” şirketini kurdular ve bu şirketin prodüksüyonu ile 3 film çektiler.
Bu üç filmden biri olan “Kıbrıs’ın Belası Kızıl EOKA”, Kıbrıs sorununa değiniyordu ve bu konuda çekilmiş ilk filmdi. Ama Türkiye ile Yunanistan arasında yaşanan yumuşama ile film gösterimi fazla uzun sürmedi.
Şoför Nebahat
Bu hitap Sezer Sezin’in 1960’ta “Şoför Nebahat” isimli filmindeki rolünden sonra dillere pelesenk oldu. Hatta muhtemelen çoğumuz Sezer Sezin’i asıl bu rolle hahtırlar bugün.
Öyle ki, filmdeki Nebahat karakterinin erkeksi tavırlarını kendisiyle harmanlaması çok sevildi. Bundan böyle kendisine sonradan verdiği ismin yerini dahi alacak bir isim kazanmıştı, Şoför Nebahat.
Film çok beğenilmişti. Ee çok beğenilen şeylerin tadını damakta bırakmak olmaz. Bu sebepten 1964 – 1965’te iki devam filmi çekildi.
Sezer’in yıllar önce bir röportajında belirttiği üzere bu tipleme aslında “Atilla İlhan”a aitti. Ama Sezer’e de bir başka yakışmıştı. Zaten tüm sinema hayatı için şöyle bir genelleme yapabiliriz ki, Sezer Sezin hep güçlü kadın rollerindeydi. Sadece içlerinde “Şoför Nebahat” biraz daha fazla sevildi.
İkinci En Başarılı Kadın Oyuncu ödülü
Sezer ikinci kez bu ödüle layık görülüyordu. Sadece bu sefer ödülü İzmir’den alacaktı. 1962’de oynadığı “Üç Tekerlekli Bisiklet” filmindeki başarısından dolayı, 1965 “İzmir Film Festivali”nde, “En Başarılı Kadın Oyuncu” ödülünü aldı.
Bundan başka bir de yabancı ortalığı olan bir filmde rol aldı. Sezer, 1963’te "L’immortelle" yani çevirisiyle “Ölümsüz Kadın” filminde oynadı. Bu film İstanbul’da çekiliyordu, ancak İtalyan – Fransız – Türk ortak yapımı bir filmdi.
Sezer Sezin tekrar evlendi
Sezer Sezin, 1965’te ikinci kez Üner İlsever ile evlendi. Bu evlilikten iki kızı oldu.
Sezer, eşiyle birlikte "Kadıköy İl Tiyatrosu"nu kurdu. Sevdiği adamları işine ortak etmeyi, onlarla beraber çalışmayı seviyordu belli ki.
Altın Portakal Onur Ödülü
Sezer, ilk önce 1967’de sinemayı bıraktı. 1970’lerin ortalarında da tiyatroya veda etti ve sonra da deri ticaretine atıldı.
Ama yine de sanat hayatı onu unutmadı. 1984’de "21. Altın Portakal Film Festivali"nde “Onur Ödülü” Sezer Sezin’e verildi. Yine 1993’te "12. İstanbul Film Festivali"nde “Jüri Onur Ödülü”ne layık görüldü.
O ne kadar oyunculuğu bıraktığını söylese de geçmişinin başarıları hala ödüllendiriliyordu.
40 yıl aradan sonra yeniden
Sezer Sezin 40 yıl sonra yeniden kamera karşısındaydı. Bir nevi jübilesini yaptı. 2007’de Safa Önal’ın yönetmen koltuğuna oturduğu “Hicran Sokağı” adlı dram filminde konuk oyuncu olarak rol aldı.
2008’de ise "Uluslararası Bursa İpek Yolu Film Festivali"nde “Sinema Onur Ödülü” ile ödüllendirildi.
Sezer Sezin öldü
2014’te Sezer Sezin yaşlılığa bağlı enfeksiyon tedavisi görmeye başladı. Bunun yanında Alzheimer de yakasına yapışmıştı.
Üç yıl boyunca devam eden tedavi sürecine dün yenik düştü. 20 Temmuz 2017’de yaşlılığı sebebiyle hayata gözlerini kapadı.
Güçlü kadın modelini canlandırdığı filmlerinin dışında, güçlüydü; yeryüzündeki her kadın kadar. Bize kendini sevdiren, erkeksi tavırlarıyla gönlümüzü çelen kadın, yolun ışık olsun.
Bu dünyadan güçlü, sevgi dolu bir kadın geçti. Adı, Mesure idi; Sezer idi; ama hepimize göre en çok Şoför Nebahat idi.
İyi ki…
Not:
Biyografisini okumak istediğiniz kişileri lütfen bizimle paylaşın.
Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış