Onu en net “Tatlı Hayat” dizisinde ara sıra öfkeli, çoğu zaman naif ve hep sevgi dolu Feraye rolüyle hatırlıyorum. Ne severdim… Şimdi onun da yaşamından izler düşürdüğüm bir biyografi yazdım ve ütopyamda duyduğum hissiyatta, onlar şimdi sanki bir kere daha geldiler Sadri Alışık ile yan yana…
Ne yaşadığını, neden yaşadığını bilmek, dünyaya geliş sebebini, seni mutlu edeni çok erken bulmak, bir de üstüne büyük bir aşk yaşamak ne güzel bir şans…
İyi ki doğdun güzel kadın!
İyi ki doğdun Çolpan İlhan!
Çocukluğu ve eğitim hayatı
Çolpan, 8 Ağustos 1936’da, İzmir’de, Perihan ve Muharrem Bedrettin İlhan çiftinin kızı olarak dünyaya geldi. Günlük yaşantısında Bedri İlhan olarak tanınan babası, Sivas ilinin Gürün ilçesindendi. Cengiz ve Attila adında iki abisi vardı. Attila İlhan, bu ülkenin yetiştirdiği önemli şairlerden biri ve Çolpan da, bir döneme damgasını vuracak başarılı bir sanatçı olacaktı…
Bedri Bey, bir avukattı. Verdiği ani bir kararla avukatlığı bırakıp kaymakamlığa geçti. Bu karar, çocuklarının da yaşamını etkileyecekti. Çünkü onlar da yaşamına ve eğitimine Bedri Bey’in işi sebebiyle gittikleri şehirlerde devam edeceklerdi…
Çolpan, ilk ve orta öğretimine İzmir’de başladı. Balıkesir, Sındırgı’ya taşındıklarında lise eğitimi için Balıkesir Lisesi’ne gitmeye başlamıştı. Ardından İstanbul’a, Kandilli Kız Lisesi’ne yatılı olarak geçiş yaptı ve oradan mezun oldu. Aile geleneğinde okumak adeta bir gelenekti. Bu gelenek ruhuna öylesine işlenmişti ki, Çolpan, her zaman hedefleri olan bir genç kız oldu. Bu hedefler tüm yaşamını şekillendirecekti…
Oyunculuk eğitimi
Hedefleri arasında kalbini en çok çarptıranı oyunculuktu. Bu istek ise, içine çocuk yaşlarda düşmüştü. Bedri Bey’in Balıkesir’de vali olarak görevli olduğu dönemde, Balıkesir Lisesi’nde okuyan Çolpan, halkevlerinde sahneye çıkmış, gördüğü kalabalık ve aldığı alkış, onu bu hedefe kadar getirmişti. Üniversite eğitimi için İstanbul’a, abisi Attila İlhan’ın yanına giden Çolpan, Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü’ne kaydoldu. Ancak içindeki o tutku kaybolmamıştı. Akademiden arkadaşlarıyla “Akademi Tiyatrosu”nu kurdular ve üniversite boyunca oyunlar hazırladı. Kalpten gelen bir sevinçle yaptığı bu işe karşı duruşu, isteği, kararlılığı nihayetinden İstanbul Belediye Konservatuarı Tiyatro Bölümü’nü de bitirmesine vesile olmuştu…
(Sadri Alışık ile)
Profesyonelliğe ilk adımlar ve sonrası
Akademi Tiyatrosu kapsamında hazırladığı oyunlarda sadece kararlılığı ve çalışkanlığı ile değil, yeteneği ile de dikkat çekiyordu. Çok değil akademinin ikinci yılında hazırladıkları “Antigone” oyununda hayat verdiği başrol ile özellikle oyunu izleyen Orhan Hançerlioğlu’nun beğenisini kazanmıştı. Hançerlioğlu, Çolpan’ın oyunculuğunu öylesine beğenmişti ki, filmine uygun oyuncu arayışında olan yönetmen arkadaşı Şakir Sırmalı’ya da anlattı onu. Hedefine öyle yakındı ki, uzaklaşamazdı. Heyecanından kabına sığamıyordu. Abisi Attila İlhan’ın desteğini de alarak babasını da ikna ettiğinde, tamamen hazırdı. 1957’de kamera karşısına geçtiği ilk film “Kamelyalı Kadın”da yine başroldeydi.
(Kamelyalı Kadın - Fikret Hakan ile)
Bu filmle Çolpan İlhan, Yeşilçam Starları arasında yerini buldu. Yine de onun yeri biraz farklıydı aslında. Farklı bir oyunculuk anlayışı geliştirmiş ve birbirinden farklı rolleri kabul edip cesurca her rolün hakkını veriyordu. Böylece bir yandan dönemi itibarıyla Yeşilçam Starları arasında anılırken bir yandan da Yeşilçam sisteminin dışındaki oyunculuk anlayışıyla sinemaya farklı bir bakış açısı getirmişti. 20 yaşında başladığı bu yolculukta Çolpan, “Rol seçen oyuncu” unvanıyla tanınmış, “Karakter Oyuncusu” sıfatıyla bilinir olmuştu. O bir başka Yeşilçam Starı idi…
Kamelyalı Kadın filmiyle attığı adımın ardından tiyatro sahnelerinin de kapısı aralandı. Işığı fark ediliyordu. Yine aynı yıl, Küçük Sahne Tiyatrosu’nda, “Sevgili Gölge” oyununu, Münir Özkul ve Uğur Başaran ile sahneyi paylaşarak oynadı. Bu, Çolpan’ın ilk profesyonel oyunuydu. İlk profesyonel sahne adımının ardından burada, tiyatro dağılana kadar 3 sene geçirdi. Ardından Oda Tiyatrosu’na geçti. Burada da Sabahattin Kudret Aksal’ın “Tersine Dönen Şemsiye” oyununu Müfit Ofluoğlu ile sahneledi. Sonra Kent Oyuncuları Tiyatrosu kadrosundaydı. Burada Güler Sümer’in “Yarın Cumartesi” oyununda yer aldı. Kenterler ile de “Baharın Sesi”, “Nalınlar” ve “Aptal Kız” oyunlarıyla sahnedeydi…
(Oğlu Kerem Alışık ile)
Tiyatroya 1960’ta, oğlu Kerem’in doğumu ile ara verecek, 1960’ların ortasında sinema filmleri ile oyunculuğa geri dönecekti. Çolpan İlhan, sanat yaşamı boyunca 200 kadar filmde rol aldı. 1970’e kadar süren filmlerde hep başrolde oynadı ve 1976’dan sonra neden sebep sinemadan koptu. 1974-1976 yılları arasında Halit Refiğ’in çektiği ilk televizyon dizisi Aşk-ı Memnu’da da Matmazel rolüyle yer aldı. Sonra da moda çizimleri yapmaya koyuldu…
Ve aşk
“Yalnızlar Rıhtımı, Sadri’ye sadece şöhreti değil, ömürlük aşkı da getirmişti. Başrolleri paylaştığı Çolpan İlhan ile gıpta edilecek bir aşka tutuldular. Onlar aşkı filmlerde oynarken, bu gerçek aşk, kalplerinden de taşıyordu. 20 Ağustos 1959’da evlendiler. Yalnızca ölümün ayıracağı türden bir evlilikti bu.
1960’ta da evlilikleri oğulları Kerem’in doğuşuyla taçlandı, sonsuz oldu…”
Sadri Alışık biyografisinde böyle yer vermişim aşklarına. Çolpan, daha önce 3 kez nişanlanmıştı. Üstelik onlar da yine kendi alanında önemli isimlerdi: Metin Erksan, Fikret Hakan ve Münir Özkul! Demek ki, onun yolu Sadri Alışık ile kesişeceği günü bekliyordu…
Sadri Alışık Tiyatrosu’nu açtı
Büyük aşkı, kocası Sadri Alışık, 18 Mart 1995’te, hayata veda etti. Bu, Çolpan için büyük, tarifsiz bir acıydı. O zaten sonsuzdu ya, kalbinin yarısını emanet ettiği adamı o da ölümsüz kılmak ve bir yandan da meslekleri adına bir şeyler yapmak istemiş olacak ki, 1997’de, “Sadri Alışık Tiyatrosu”nu açtı. Bu, ayrıca “Sadri Alışık Tiyatro ve Sinema Ödülleri”ni veren önemli bir sanatsal etkinliğin de ilk adımını oluşturdu.
Oğlu Kerem Alışık ile birlikte “Sadri Alışık Kültür Merkezi”ni kuran Çolpan, kendisi gibi hedefine oyunculuğu alan yetenekli gençlere sanat adına yeni alanlar açtı. Oyuncuları “Küçük mutlulukla yetinen savaşçılar” olarak tanımlayan Çolpan, onları yetiştiriyor ve buna vesile oluyordu…
Sanat yaşamı boyunca üretmekten, oyunculuktan vazgeçmeyen Çolpan İlhan, pek çok ödüle layık görüldü. 1998’de ise, Kültür Bakanlığı tarafından “Devlet Sanatçısı” unvanına layık görüldü…
Çolpan İlhan öldü
Çolpan İlhan, 25 Temmuz 2014’te, geçirdiği kalp krizi sonucu, hayata veda etti. Cansız bedeni, Zincirlikuyu Mezarlığı’na, kocası Sadri Alışık’ın yanına defnedildi. Yarım kalmış kalpleri, böylece yeniden tamamlanmış oldu…
Mesleğinde getirdiği yeni bakış açıları, kalbini kazanmış bir aşk, sevdiği, gurur duyduğu bir evlat ile geçirdiği bir ömür ile bir Çolpan İlhan geçti bu dünyadan…
İyi ki…
Not:
Biyografisini okumak istediğiniz kişileri lütfen bizimle paylaşın.
Instagram: biyografivekitap
Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış