Kitap ve makaleleri ile bir dönemin Bizans sanatını ortaya koyan, Bizans, İstanbul tarihi ve İstanbul semt monografileri konularında birçok ilke imza atan Eyice, Eyiceoğullarına mensup deniz subayı Mehmet Kamil Bey ile Hatice Hanım'ın oğlu olarak, kendisinin beyanı ile 9 Aralık 1922'de Kadıköy'de dünyaya geldi.
Usta tarihçi, Kadıköy Saint Louis ve Saint Joseph'te ilk ve ortaokulu tamamladı. Galatasaray Lisesindeyken bir ödev için İstanbul'un fethi konusunun kendisine denk gelmesiyle İstanbul'u hiç bilmediğini fark eden Eyice, bir arkadaşıyla kentte keşif gezilerine girişti.
Gezileri sırasında gördüklerinin bazılarını kitaplarda bulamaması üzerine "Bunları kimse çalışmamış, ben neden uğraşmayayım?" diyerek kitap aramaya başlayan Eyice bir röportajında şunları dile getirdi...
İstanbul'a aşık bir tarihçi
"Ben İstanbul'un muhasarasını öğrenmek için kitaplar karıştırmaya başladım. Rahmetli doktor amcam da tarihe meraklıydı. Doktor olmakla beraber epeyce kitabı vardı. Ben ondan Mamboury'nin Fransızca Seyahat Rehberi'ni aldım. Surların yapısını ve mimarisini bu kitaptan tetkik ettim ve oturdum bir ödev yazdım. O seyahat rehberinin sayfalarını karıştırırken camiler ve kiliseler de ilgimi çekmişti. O günden sonra ben yola çıktım. Nişantaşı'nda oturan Ahmet adında canciğer bir arkadaşım vardı. Onunla beraber bir tramvaya bindik ve İstanbul'u keşfe çıktık, cami, kilise, ne varsa dolaşıyorduk. Dolaşırken elimdeki kağıtlara birtakım notlar alıyordum."
İlk yazısı yayınlandı, evlendi
Eyice'nin ilk yazısı Reşad Ekrem Koçu'nun çıkardığı İstanbul Ansiklopedisi'nde 1949'da yayımlandı. Fatih'in Çarşamba semtindeki Hirami Ahmet Paşa Mescidi hakkındaki bu makalenin ardından pek çok maddeyle ansiklopediye katkıda bulundu.
Mezuniyetin ardından Bizans Kürsüsünde asistanlık yapan Eyice, 1950-1953 yıllarında Ord. Prof. Dr. Arif Müfid Mansel'in danışmanlığında Side kazılarına katıldı
Eyice, "Side'de Bizans Yapıları" konulu teziyle 1952'de doktorasını verdi. Kamran Yalgın ile 1954'te evlenen Eyice'nin iki çocuğu oldu.
Bütün çabası, memleket irfanı içindi
Sanatı, kültür tarihinin bir parçası olarak kabul eden Eyice, yaşamı boyunca memleket irfanı için diyerek İstanbul'un kültürel mirasını çözümleyen bir arkeolog gibi, mimarideki etkileşimleri, dönüşümleri ve en geniş manasıyla mekanları şekil analizin ötesine geçerek inceleyen bir araştırmacıydı.
Türk sanatının çeşitli devirlerinin üslup özelliklerinin nabzını tutan Eyice, çalışmalarında mimari kültürün ayrıntılarını kavramak amacıyla büyük ve ihtişamlı yapıların yanı sıra yeteri kadar dikkati çekmemiş çarşılar, bedestenler, çeşmeler, sebiller, köşkler, köprüler, su kemerleri olmak üzere birçok esere odaklandı.
Semavi Eyice öldü
Tedavi gördüğü hastanede 28 Mayıs 2018'de yaşamını yitiren Eyice, Fatih Camisi haziresinde Prof. Dr. Halil İnalcık'ın yanına defnedildi. Eyice'nin kendi ağzından çocukluğundan bu yana hayatının çeşitli devrelerini anlattığı söyleşi, 2014'te kitap olarak okuyucuyla buluşturuldu.
Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış