Tüm Türkiye 12 Nisan akşamı İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun istifa haberi ile sarsıldı. Soylu, 10 Nisan akşamında açıklanan hafta sonunu kapsayan sokağa çıkma yasağının ardından yaşanan manzaradan bakanlığa çevrilen oklarla birlikte kendini sorumlu tutmuş ve istifa etmeye karar vermişti. Bakan Soylu, halk ile arasında kurduğu derin bağı hissettiği bir süreç yaşadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan da, Soylu’nun istifasını kabul etmedi ve Soylu, “Milletimizin hizmetinde yola devam inşallah!” ifadesini kullanarak istifasını geri çekti…
Peki Süleyman Soylu kim? Neler yaptı? Hangi çalışmalardan geçerek bugünlere geldi?
Çocukluğu ve eğitim hayatı
Süleyman, 21 Kasım 1969’da, İstanbul’da, aslen Trabzon’un Of ilçesine bağlı Çamlıköylü Hasan ve Servet Soylu çiftinin çocuğu olarak dünyaya geldi. Eğitim hayatına İstanbul’da başlayan Soylu, ilk ve ortaöğrenimini Gaziosmanpaşa ilçesinden tamamladıktan sonra, Plevne Lisesi’nden mezun oldu. Yükseköğrenimi için tercihini İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden yana kullandı…
1990’da, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası aracı kurumlarında çalışma hayatına ilk adımı attı. Aslında 1989’da da okuldan arkadaşları ile bir şirket kurarak ticaret hayatına başlamıştı. 1995’te de kendi şirketini kuracak, siyasetle ilgilenecek, yolunu başarılı bir grafikle çizecekti…
Siyasete ilk adım
Soylu, siyaset ile ilişkisine çalışma hayatından da önce, 1987’de, Doğru Yol Partisi’nde Gençlik Kolları’nda görev alarak başladı. 1990’a kadar Doğru Yol Partisi İstanbul İl Teşkilatı Gençlik Kolları Yönetim Kurulu Üyeliği ve Teşkilat Başkanlığı görevlerini üstlendi.
1995’te Doğru Yol Partisi Gaziosmanpaşa İlçe Örgütü Yönetim Kurulu Üyeliği’ne seçilen Soylu, 17 Temmuz 1995’te de ilçe teşkilatının başına getirildi. Böylece 25’indeki Soylu, Türkiye’nin En Genç İlçe Başkanı unvanını da almıştı. Dört yıl sonra 29 Nisan 1999’da da İstanbul İl Başkanı oldu.
2002 Genel Seçimleri öncesinde milletvekilliğine adaylığını koyana dek görevini sürdürdü…
Demokrat Parti Genel Başkanı Süleyman Soylu
Doğru Yol Partisi’nde önemli görevler alarak ilerleyen Soylu, dönemin Parti Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Tansu Çiller’in de gözdelerinden biri olmuştu. 2007 Genel Seçimleri öncesi Doğru Yol, Anavatan Partisi ile birleşme çabasına girmişti. Bu süreçte de Demokrat Parti adını aldı. Seçimlere Demokrat Parti adı ile katılan parti, seçimlerde baraj altında kaldı ve akabinde Mehmet Ağar istifa etti. Soylu, istifanın ardından düzenlenen olağanüstü genel kurulun üçüncü turunda geçerli 800 oydan 529’unu alarak Demokrat Parti Genel Başkanı oldu.
15 Kasım 2008’de gerçekleştirilen Demokrat Parti 9. Olağan Kongresi’nde de, geçerli 993 oydan 922’sini alıp, diğer adaylar Nevval Sevindi ve Refaiddin Şahin’i de gerisinde bırakarak bir kez daha Genel Başkan seçildi.
2009 Yerel Seçimleri’nden önce de hedefinde 2007 seçimlerindeki yüzde 5,4’lük oy oranının üzerine çıkmak vardı. “Yüzde 5.4’ün altında kalırsa çekilirim.” diye açıklama yapan Soylu, sonuçlarda partisi yüzde 4 oy alınca ertesi gün bir açıklama yaparak istifa edeceğini ve kongrede de aday olmayacağını duyurdu. Ancak daha sonra 12 Mayıs’ta tekrar aday olmaya karar verdiğini açıkladı. Belli ki bir yandan da soru işaretleri vardı. Geniş çapta bir değerlendirme yapan Soylu, 16 Mayıs 2009’da, 5. Olağanüstü Büyük Kongre’de üçüncü tur oylaması yapılmadan önce geri çekildiğini bildirdi.
Süleyman Soylu Demokrasi Buluşmaları
Bu sürecin ardından Soylu’ya ülke çapında pek çok üniversite ve sivil toplum kuruluşlarından davetler gelmeye başladı. Türkiye’nin birçok kesiminde panellere, konferanslara katıldı…
2010’da, 26 maddelik bir değişikliği konu alan Türkiye Anayasa değişikliği, önce TBMM tarafından kabul edildi. Ardından dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından referanduma sunuldu. Bu kapsamda ülkede yapılacak değişiklikler, 12 Eylül’de halk oylamasına sunuldu. Bu süreçte Soylu, sunulan bu paketin Türkiye’nin demokratik süreci ve dönüşümü için hayati bir önem taşıdığını düşünüyordu. “Demokrasi Buluşmaları” adını verdiği seminerler düzenlemeye, bu hususta elinden geleni yapmaya çalıştı. Aynı düşünceyi paylaştığı arkadaşları ile Türkiye’yi dolaştı ve neden “Evet” onu tercih etmek gerektiğini paylaştı.
Ancak bu durum Hüsamettin Cindoruk Genel Başkanlığı’ndaki Demokrat Parti’de pek hoş karşılanmadı ve Soylu, partiden ihraç edildi…
Adalet ve Kalkınma Partisi dönemi
Aslında evveliyatları pek iç açıcı başlamamıştı. Soylu, AK Parti için suçlamalarda bulunmuştu. Ancak parti, ona kollarını açtı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın daveti ile Soylu, 5 Eylül 2012’de, parti genel merkezinde düzenlenen bir tören ile AK Parti’ye resmi olarak katıldı. Birlikte güçlü bir çalışma ortamı bulacaklardı. Soylu’yu siyasette yeni adımlar bekliyordu…
Soylu, 30 Eylül’de AK Parti Merkez Karar ve Yönetim Kurulu’na seçildi. Bununla birlikte AR-GE Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevine atandı. 2015 Haziran’ında gerçekleştirilen Türkiye Genel Seçimlerinde ise, AK Parti Trabzon Milletvekili oldu.
Soylu, 12 Eylül 2015’te yapılan AK Parti 5. Olağan Kongre’sinde, Merkez Karar ve Yönetim Kurulu Üyeliği’ne tekrar seçildi. Teşkilattan Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevini de, 13 Eylül’de Mustafa Ataş’a devretti. Kasım 2015’te gerçekleşen Türkiye Genel Seçimleri’nde AK Parti Trabzon 1. sıra adayı oldu. Sonuçlar açıklandığında Soylu seçilmişti ve böylece meclise girdi. Soylu akabinde 24 Kasım 2015’te Ahmet Davutoğlu tarafından kurulan 64. Türkiye Hükümeti’ne, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı görevine atandı. Bir yıl geçmemişti ki, Davutoğlu, AK Parti Genel Başkanlığı ve Başbakanlık görevinden istifa etti. 22 Mayıs 2016’da Binali Yıldırım tarafından kurulan 65. Hükümet’te Soylu, Çalışma ve Sosyal Bakanlığı görevine devam etti…
15 Temmuz ve sonrası İçişleri Bakanı Süleyman Soylu
31 Ağustos 2016’da, Efkan Ala’nın istifa etmesi üzerine İçişleri Bakanlığı görevine Süleyman Soylu atandı. Bazı yerel yorumculara göre Soylu, FETÖ/PDY ile mücadeledeki tavrı, 15 Temmuz’daki darbe girişimi sırasında Ankara’da sokağa çıkıp darbeye karşı protestolarda ön safta yer aldığından İçişleri Bakanlığı’na atanmıştı. Soylu, iddialara kulak asmaktansa çalışmaya başlamıştı. Ayrıca şu gerçek de değişmeyecekti; Soylu, o gece sokağa inen tek bakandı. Bundan böyle de FETÖ’ye yönelik operasyonlarda büyük başarılar elde edecekti…
9 Eylül 2016’da, “28 belediyenin yönetimi Kandil’in talimatıyla değil, şu ay yıldızlı bayrağı kendi gönlüne sindirmiş insanların yönetimiyle devam edecektir.” sözleri ile ifade ederek, terör örgütüne destek verdikleri iddia edilen bazı belediyelerin soruşturulup görevden almaların olacağını dile getirdi. Dediğini de yaptı; 11 Eylül’de 2 il, 24 ilçe ve 2 beldenin belediyesine kayyum atandı. Hakkâri, Batman, Diyarbakır ve Şanlıurfa’da gerginliklere sebep olsa da, bir yandan da yürüttüğü çalışmalarla halkın takdirini kazanmıştı. İlerleyen süreçte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da dile getireceği gibi, “terör örgütlerinin ülkemizdeki eylem kapasitelerinin önemli ölçüde azaltılmasında” Soylu’nun payı büyüktü…
Soylu’nun görevi sırasında en hassas yaklaştığı konu teröristlere yönelik düzenlenen operasyonlardı. Öyle ki her zaman askerimizin de yanında oldu. Zaman zaman Hakkâri’de, Van’da, İran sınırında yanlarında olup askerlerimize, kahramanlarımıza moral vermeyi de ihmal etmedi. Yürütülen operasyonları her daim yakından takip eden Soylu, belki de en çok bu sebepten çok sevildi…
65. hükümette İçişleri Bakanlığı görevine başlayan Soylu, 24 Haziran 2018 Türkiye Cumhurbaşkanlığı seçiminde Cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan tarafından kurulan, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ilk hükümeti olan 66. Hükümet’te de İçişleri Bakanı olarak görevine devam etti.
67. hükümette de, 9 Temmuz 2018’de saat 21.30’da açıklanan kabinede, Soylu yeniden İçişleri Bakanı olarak görevine devam etti…
Süleyman Soylu istifa etti
Bir ayı aşkın süredir ülkemizde ve bununla birlikte dünyada Covid-19 salgınına karşı ciddi bir mücadele içindeyiz. Her bakan görevi ile ilgili alanda en iyisini yapmak için elinden gelenin de fazlası bir gayretle çaba sarf ediyor. İçişleri Bakanı olarak Soylu da, bu süreçte ülkenin kamu güvenliğinin sağlanmasında yürüttüğü başarılı çalışmalarla dikkat çekti…
10 Nisan akşamı hafta sonu için geçerli sokağa çıkma yasağı açıklandı. Kararın ardından insanlar bir anda marketlere, fırınlara koştu. Sosyal mesafe kavramı bir anda unutuldu. Muhtemelen sokağa çıkma yasağı sözcüğünün hissiyatı bile bunun için yeterliydi. Bu yaşananların ardından yasağın açıklandığı saat ve akabinde genelgenin detaylarının geç açıklanması, İçişleri Bakanlığı’nı işaret etmeye başladı. Soylu, yaşananların ardından istifa kararını 12 Nisan Pazar akşamı Twitter üzerinden duyurdu. Sorumluluğun her yönü ile şahsına ait olduğunu belirten Soylu, açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
"Gayretle ve titizlikle yürütülen bir süreçte, tamamen salgının önlenmesine yönelik hafta sonu sokağa çıkma kararının uygulanmasının sorumluluğu, her yönüyle şahsıma aittir. Başlangıçta kısıtlı saatlerde de olsa ortaya çıkan görüntüler, mükemmel yönetilen bu süreçle uyuşmadı... Yaşadığım onca tecrübe, sorumluluk kısmı üzerimizde olan bu olayda, böyle görüntülere yol açmamalıydı. İyi niyetle, hafta sonunda salgını ve bulaşı bir nebze durdurabilmek adına atılan bir adımdı."
Cumhurbaşkanı Erdoğan kabul etmedi
Soylu, istifa açıklamasında “Sayın Cumhurbaşkanımız, beni bağışlasın…”diye belirtmişti…
İstifanın ardından gözler Cumhurbaşkanlığı’na çevrildi. Halkın sevgisini kazanan Soylu’nun istifası, vatandaşlar tarafından da kabul edilmiyordu. Bununla birlikte sevinenler de oldu. HDP’li Ahmet Şık, istifanın ardından Twitter’de, “Sıradaki”diye bir paylaşımda bulundu. Bununla birçok HDP’li, PKK’lı örgütler de sevincini duyurdu… Ancak Cumhurbaşkanlığı bu sevince uzun süre izin vermedi…
Ensonhaber.com ulaştığı kaynaklardan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Soylu’nun istifasını kabul etmediğini duyurdu. Bu haberin üzerinden bir saat sonra da Cumhurbaşkanlığı İletişim Bakanlığı konuya ilişkin bir açıklamada bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Soylu’nun istifasını kabul etmiyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, istifa mektubunu gördüğünde “Şimdi istifa edecek zaman değil.” Diyerek sözünü söylemiş, Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan da istifa mektubunu yırtmıştı.
Ve şu resmi açıklama yayınlandı:
"15 Temmuz darbe girişiminin hemen arkasından İçişleri Bakanlığı görevine getirilen Sayın Süleyman Soylu, bugüne kadar başarılı çalışmalarıyla milletimizin takdirini kazanmıştır.
Terör örgütlerinin ülkemizdeki eylem kapasitelerinin önemli ölçüde azaltılmasında Sayın Bakanımızın yürüttüğü kararlı mücadelenin büyük payı vardır.
Aynı şekilde deprem gibi doğal afetlerin ardından yapılan çalışmalarda da İçişleri Bakanımız, sürekli sahada olarak güçlü bir koordinasyon gerçekleştirmiştir.
Koronavirüs salgının sağlık hizmetleri, gıda tedariki ve kamu güvenliği boyutu da bulunduğu bir gerçektir.
İçişleri Bakanımız, bir ayı aşkın süredir yürüttüğü başarılı çalışmalarıyla, bu süreçte ülkemizde kamu güvenliği konusunda hiçbir sıkıntı çekilmemesini temin etmiştir.
Sayın Bakanımız istifa talebini Sayın Cumhurbaşkanımıza sunmuş, Cumhurbaşkanımız bu talebi uygun bulmadığını kendisine ifade etmiştir.
Bir makam sahibinin istifasını sunması kendi takdiridir, fakat nihai karar Sayın Cumhurbaşkanımıza aittir.
İçişleri Bakanımızın istifası kabul edilmemiştir, kendisi görevine devam edecektir."
Soylu, istifasını geri çekti
İstifasının kabul edilmemesinin ardından Soylu, Twitter’de “Milletimizin hizmetinde yola devam inşallah!” açıklamasıyla istifasını geri çektiğini duyurdu. Gece yarısı yaşanan bu sürecin ardından Soylu, istifa açıklamasını da sildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tutumu karşısında mahcubiyetini dile getiren Soylu da, şu açıklamayı kaydetti:
"Sokağa çıkma yasağı ile ilgili, sorumluluğumuzun gereği aldığım karar üzerine Milletimizin ve Sayın Cumhurbaşkanımızın tutumu, beni mahcup etmiştir. Devlet ve milletin emanetinde atılan adımlarda eksikliğimizin bu iki irade tarafından insani bir durum olarak kabul edilip onarma hakkı verilmesi, sorumluluğumuzu arttırmıştır. Allah mahcup etmesin. Milletimizin hizmetinde yola devam inşallah..."
Şimdi tüm önlemler hız kesmeden devam ediyor. Hala yenmek zorunda olduğumuz bir virüs ve hepimize düşen çok ödev var. Ve tüm bunlarında farkında olan bir Süleyman Soylu. Artan sorumluluğunun bilincinde, dünyanın bize sınırlarını çizdiği şu günlerde hepimizin ortak dileği için var gücüyle çalışacak. Bu virüsten arınacağız. Bunun için canını dişine takmış koca bir ülke olarak, dünya olarak çalışıyoruz. Soylu da milletine bağlı ruhu ile bu dinamiğe can vermeye devam edecek. Virüsü yendiğimiz o gün geldiğinde hepimiz en çok birlik olmanın keyfine varacağız kuşkusuz…
Hepimizin bu süreci maddi manevi en az hasarla atlatacağı dileği kalbimizde. Sağlıklı ve kazançlı günlere…
Not:
Biyografisini okumak istediğiniz kişileri lütfen bizimle paylaşın.
Instagram: biyografivekitap
Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış