8 Ocak 1942 yılında İngiltere Oxford’da dünyaya gelen Hawking, Newton ve Einstein’dan sonra gelen en büyük fizikçi olarak kabul edilmektedir.
OXFORD ÜNİVERSİTESİ VE FİZİĞE İLK ADIM
Hawking sekiz yaşındayken Kuzey Londra'dan 20 mil uzaktaki St. Albans'da yaşamaya başladı ve 11 yaşında St. Albans okuluna kayıt oldu. Buradan mezun olduktan sonra babasının eski okulu Oxford Üniversitesi Koleji'ne devam eden Hawking, babasının tıpla ilgilenmesini istemesine karşın o, matematiğe duyduğu ilgisinin peşinde koşmak istedi fakat okulunda Matematik Bölümü mevcut olmadığı için fizik öğrenimi görmeye başladı.
OXFORD’DAN CAMBRIDGE’E
Üç yıl sonra doğa bilimlerinde birinci sınıf onur madalyasıyla ödüllendirilen Hawking, daha sonra kozmoloji (evrenbilim) üzerine çalışmak için Cambridge'e gitti.
O yıllarda Oxford'da evren bilimi üzerine çalışma olmadığı için doktorasını aldıktan sonra ilk önce araştırma asistanı, daha sonra Gonville and Caius College'de profesör asistanı oldu. 1973'de Gökbilim Enstitüsü'nden ayrıldıktan sonra Hawking, Uygulamalı Matematik ve Kuramsal Fizik Bölümü'nde çalışmaya başladı.
NEWTON’DAN SONRA LUCASIAN PROFESÖRÜ
1979'dan sonra Matematik Bölümü'nde Lucasian Matematik Profesörü oldu. Lucasian Matematik Profesörlüğü, Cambridge Üniversitesi'nde 1664 yılında onaylanan ve aynı şekilde Newton’un da 1666 yılında çalıştığı bir profesörlük birimidir. Hawking, evrenin temel prensipleri üzerine çalıştı.
20. YY’IN EN BÜYÜK BULUŞLARINDAN BİRİ
Roger Penrose ile birlikte Einstein'ın 'Uzay ve Zaman'ı kapsayan Genel Görelilik Kuramı'nın, Big Bang'le başlayıp karadeliklerle sonlandığını kanıtlama çalışmalarıyla dünyada bilinen bir isim haline geldi. Bu sonuç Kuantum Mekaniği ile Genel Görelilik Kuramı'nın birleştirilmesi gerektiğini ortaya koyuyordu. Buü, yirminci yüzyılın ikinci yarısının en büyük buluşlarından biri olarak sayılmaktadır. Bu birleşmenin bir sonucu da karadeliklerin aslında tamamen kara olmadığını, fakat radyasyon yayıp buharlaştıklarını ve görünmez olduklarını ortaya koyuyordu.
SAKATLIK ONA ENGEL OLAMADI
1965 yılında evlendiği kız arkadaşı, dilbilim öğrencisi Jane Wilde ile mutlu bir aile yaşantısında üç çocuk babası olan Hawking, o yıllarda ALS (Amnyotrophic Lateral Sclerosis) yani “ motor nöron” hastalığına yakalandı.
Bu hastalık nedeniyle tekerlekli sandalye ile yaşamaya başlayan Hawking, sakatlığın insanların hayatlarında bir engel oluşturmadığını, uygun çevre koşulları ve erişebilirlik olanaklarıyla hayatın kolayca ve başarıyla devam edebileceğini adeta tüm dünyaya kanıtladı.
BÜYÜK BİRLEŞİM TEORİSİ KURUCUSU
Hawking, teorik fizikte çok güncel olan, fizikteki dört-çeşit kuvveti birlikte açıklamaya çalışan Büyük Birleşim Teorisi’nin kurucusu olup, aynı zamanda Einstein’e ait rölativite teorisi ile, modern fiziğin en sofistike teorisi olan kuantum mekanik teorisini birleştirmeye çalışmaktadır. Bu birleştirmeler gerçekleşirse, evrenin oluşumu hakkında daha sağlam ve net kavramlara fizik biliminin bir cevap verebileceği düşünülmektedir.
ZAMANIN KISA TARİHİ
Hawking, kozmoloji ve evrenle ilgili bilgilerin hemen hemen herkesin anlayabileceği bir dille, Zamanın Kısa Tarihi (A Brief History of Time) adındaki kitabıyla tüm dünyada tanındı. 1987 yılında yayımlanan bu kitap, günümüzde Türkçeye çevrildi ve basıldı.
İLAHİ GÜCE İHTİYAÇ YOK
2013 yılında Stephen Hawking, salı günü California Teknoloji Enstitüsü’nde yaptığı açıklamalarla bir kez daha gündeme geldi.
‘Evrenin Kökeni’ isimli konferansta konuşma yapan Hawking, evrenin oluşabilmesi için ilahi bir güce ihtiyacı olmadığını savunarak fizikçilerin evrenin yaradılışı için ilahi bir dokunuşu hala kanıtlamaya çalışmasıyla dalga geçerken, "Tanrı dünya oluşurken ne yapıyordu? İnsanlar bu soruları soruyor diye acaba cehennemi mi ateşliyordu?" cümlelerinden sonra, açıklamasının İncil ve Vatikan ile çeliştiğini belirterek, "İyi ki beni bu sözlerimden ötürü engizisyon mahkemelerine çıkarmadılar” açıklaması ile oldukça tartışıldı.
Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış