İsviçre'nin Cenevre kentinde düzenlenen 5+1 formatındaki gayriresmi Kıbrıs konulu konferansından sonuç çıkmadı.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, BM öncülüğünde, Kıbrıslı taraflar ve garantör ülkeler Türkiye, Yunanistan ve İngiltere'nin de katılımıyla gerçekleştirilen konferansın ardından "Kıbrıs konusunda resmi görüşmelerin başlaması için yeterli ortak zemin bulamadık." dedi.
"RUM KESİMİ'NİN AMACI KIBRIS TÜRKLERİNİ YAMA ETMEK"
Ardından Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu kameraların karşısına geçti.
Tatar, "Rum Kesimi'nin amacı, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin devamı ve anayasal değişiklikle Kıbrıslı Türklerin buna yama edilmesidir. Eşitliğe dayalı ve eşit statü tanınmadan eski şartlarda masaya oturmamız ve resmi görüşmelere başlamamızın anlamı olmaz." ifadelerini kullandı.
Ersin Tatar ve Mevlüt Çavuşoğlu'ndan ortak açıklama ViDEO
KKTC Cumhurbaşkanı Tatar, şunları söyledi:
"İYİ NİYETLERİ OLMADIĞINI GÖRDÜK"
"Şu anda gelinen pozisyonda, bizim burada sormamız gereken ortak bir zemin var mı yok mu? Bir zemin olmayabilir ama ileride yapılacak olan birtakım değerlendirmelerde bakalım bir zemin oluşacak. Tavrımızdan asla vazgeçmeyeceğiz çünkü verdiğimiz karar, Türkiye Cumhuriyeti ile istişare içinde yeni siyaset, Kıbrıs'ta egemen eşitliğe dayalı ve eşit uluslararası statü tanınmadan eski şartlarda masaya oturmamızın ve resmi görüşmelere başlamamızın hiçbir anlamı olmayacaktır. Karşı taraf Kıbrıs Cumhuriyeti olarak yoluna devam ederken, Avrupa Birliği üyeliği de dahil bütün üstünlükleri kendi lehine kullanıp iyi niyetleri olmadığını zaten dünkü toplantıda da gördük. Bu sabahki toplantıda da gördük.
"KİMSE BUNU BİZDEN BEKLEMESİN"
İngiltere Dışişleri Bakanı'nın (Dominic Raab) gözlerinin içine baka baka bunları söyledim: 1960 öncesindeki tartışmalarda üniter, daha doğrusu fonksiyonel federasyon öngörülmüştü. Fonksiyonel federasyon ancak 3 yıl sürebildi. 3 yıldan sonra Kıbrıslı Türkler devletin dışına atıldılar. 60 yıl sonra bütün fedakarlıklar, özveriler, yapılan çalışmalar, her türlü kısıtlama, ambargo gibi birtakım haksız uygulamalar sonrasında bir devlet kurduk. Şu anda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile yolumuza devam ediyoruz. Bizden kimse bunu terk etmemizi ve zemini olmayan bir yapıya yama olmamızı beklemesin."
"TAKILMIŞ PLAK GİBİ..."
Çavuşoğlu, Rum Kesimi Cumhurbaşkanı Nikos Anastasiadis'i işaret ederek, "Toplantıya yeni bir vizyon getiremedi. Takılmış plak gibi eski söylemlerini tekrarladı. Rum tarafı egemen eşitliğe karşı çıktı. KKTC'nin egemen eşitliğe dayalı iki devletli çözüm önerisine çok güçlü bir şekilde destek vermeye devam edeceğiz." diye konuştu.
Bakan Çavuşoğlu, basın toplantısında şu değerlendirmede bulundu:
"KKTC'NİN ÖNERİSİNE TAM DESTEK VERDİK"
"Toplantının amacı yeni bir müzakere süreci için ortak zemin arayışıydı. Sayın Cumhurbaşkanı Tatar, egemen eşitliğe dayalı iki devletli çözüm vizyonunu güçlü bir şekilde dile getirdi. Tarihi bir konuşma yaptı. Önerisini yazılı olarak da tüm taraflarla paylaştı. Biz de Türkiye Cumhuriyeti olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin bu önerisine tam destek verdik.
Sayın Tatar'a gösterdiği liderlik ve sergilediği kararlı duruş için teşekkür ediyorum. Toplantıda biz de Kıbrıs meselesinin özünde Rum tarafının hakimiyetçi zihniyetinin sürmesi, haksız ve hukuksuz bir şekilde Ada'nın tek temsilcisi olarak tanınması olduğunu izah ettik. Bunun için Kıbrıs Türk tarafının egemen eşitliği teslim edilir ve eşit statü tanınırsa yeni bir sürecin başlatılabileceğini vurguladık.
"EGEMEN EŞİTLİĞE KARŞI ÇIKTILAR"
Yeni bir müzakere sürecinin iki toplum arasında değil, iki devlet arasında olması gerektiğini söyledik. Bu yaklaşımın ileride başlatılacak bir müzakere sürecinin veya bulunacak bir çözümün başarısız olması halinde Kıbrıs Tüklerinin statüsünün belirsiz kalmasını da önleyeceğini özellikle ifade ettik.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi lideri, Kıbrıs Türklerine eşitlik verilirse ortaklık devleti işlevsel olmaz iddiasını Crans Montana ve öncesinde olduğu gibi sık sık tekrarladı. Egemen eşitliğe karşı çıktı. Hatta bırakın devlet olarak egemen eşitliği, Kıbrıs Türklerinin toplum olarak bile egemen eşitliği olmayacağını söyledi. Bu anlamda Genel Sekreter Guterres'in önerilerini de reddetti. Kabul etmeyeceğini Genel Sekreter'in yüzüne söyledi.
"ÜST PERDEDEN KONUŞMAYA ÇALIŞTILAR"
Meselenin Kıbrıs Cumhuriyeti'nin Kıbrıs Türklerini içine alacak şekilde evrilmesi olduğunu dile getirdiler sık sık. Kıbrıs Türklerinin eşitliğini yine koşullara bağladı. Hiçbir şey olmamış gibi 2017'de Crans Montana'da kalınan yerden devam etmek istedi. (Anastasiadis'in) bu eşitliği; dönüşümlü başkanlık, +1 oy dahil tüm bunları kabul edebilmesi için zat-ı şahanelerini tatmin etmemiz gerekiyormuş, onu söyledi. Tatmininin limitini sorduk, ona bir cevap veremedi. Bunu alaysız bir şekilde sorduğumuzu da vurgulamak isteriz. Üst perdeden konuşmaya çalıştılar ama gerekli cevapları başta Sayın Cumhurbaşkanımız Ersin Tatar'dan ve bizden de aldılar."
"İNKAR ETMEYE KALKTI, FOTOKOPİYİ ÖNÜNE KOYDUK"
Crans Montana'dan kaldığımız yerden devam etme arzusunun da samimi olmadığını daha sonra soru cevaplarda görme imkanı bulduk. Crans Montana'da masayı devirenin kendisi olduğunu sanırım unutmaya, unutturmaya çalıştı ama biz tekrar bunu hatırlattık. O toplantıya gelmeden önceden verdiği belgeleri önce inkar etmeye kalktı. Fotokopisini önüne koyduğumuz zaman ne yapacağını şaşırdığını gördük.
Burada ne olursa olsun Rum kesiminin dönüşümlü başkanlığı kabul etmeyeceğini ifade eden o yazılı metni de önlerine koyduk. Samimiyetsizliklerini yüzlerine vurmak bizim görevimizdir. Geçmişte neler yaşandığını bilen bir arkadaşınız olarak gerekeni de yaptığımızı söylemek isteriz.
RUM LİDERİN MARAŞ, ERCAN HAVAALANI VE GAZİMAĞUSA LİMANI TEKLİFİ
Hem biz hem de Sayın Tatar, federasyon defterini 2017'de kapattığımızı muhataplarımıza hatırlattık. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin tutumunda hiçbir değişiklik yok. Rum yönetimi lideri gündemi değiştirmek için Maraş'ın ve Ercan Havaalanı'nın BM kontrolüne, Gazimağusa Limanını'nda Avrupa Birliği kontrolüne verilmesini teklif etme cüretini gösterdi. Bunların ciddiye alınması mümkün değildir. Bunu da kendilerine söyledik.
Ayrıca hidrokarbon meselesi, Ada'da gelir paylaşımı meselesi Doğu Akdeniz'de gerginliğe sebep olan önemli bir konudur. Bu konuda da yine Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile ve Kıbrıs Türkü ile hidrokarbon gelirlerini paylaşmak istemediğini de açıkça göstermiştir. Yunanistan ise beklendiği şekilde federasyonu öngören BM Güvenlik Konseyi kararlarının arkasına saklandı. 50 yıldır sonuç vermeyen federasyon modelinin tekrar müzakere edilmesini savundu. Biz de eski BM Güvenlik Konseyi kararlarını günümüz gerçeklerini, iki tarafın ortak iradesini yansıtmadığını ve taraflar isterse değiştirilebileceğini söyledik.
"SAĞLAM DURUŞUMUZU DEVAM ETTİRECEĞİZ"
İngiltere ve Genel Sekreter, bir orta yol bulunabilir mi diye zemin yokladı. Neticede toplantıda yeni bir müzakere süreci başlatmak için ortak bir zemin bulunamadı. Bunun üzerine Genel Sekreter birkaç ay daha gayriresmi bir şekilde zemin yoklamaya devam etmek istediğini söyledi. Biz de bu kararını destekledik. Neticede 5+1 toplantı önerisi bizden gelmişti.
Önümüzdeki süreçte biz sağlam duruşumuzu devam ettireceğiz. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin egemen eşitliğe dayalı iki devletli çözüm vizyonuna ve önerisine güçlü bir şekilde destek olmaya devam edeceğiz.
"TARİHİ BİR DÖNÜM NOKTASIDIR"
KKTC'nin bağımsızlığı, egemenliği ve eşitliği konusunda ödün vermeyeceğiz. Bunlar teslim edilirse iki devlet gelecekte nasıl iş birliği yapabileceklerini müzakere edebilirler. Teslim edilmezse yolumuza KKTC ile birlikte devam edeceğiz. Cenevre toplantısı 58 yıllık Kıbrıs meselesinde tarihi bir dönüm noktasıdır. Türk tarafı, egemen eşitliğe dayalı iki devletli çözüm modelini kayda geçirmiştir.
Bu aslında KKTC'nin bağımsızlığı ve egemenliği mücadelesidir. Bu uzun soluklu mücadelede Türkiye olarak KKTC ve Kıbrıs Türk halkının yanında olmaya devam edeceğiz."
Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış