Yunanistan Başbakanı Kiryakos Mitçotakis, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada, ülkesinin İyon Denizi'ndeki karasularını 6 milden 12 mile çıkaracağını söyledi.
Mitçotakis, değişikliğe ilişkin tasarının çok yakında meclise sunulacağını açıkladı.
Türkiye'den Yunan başbakanın sözlerine sert tepki geldi.
"SAVAŞ SEBEBİ OLUR"
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, başta Doğu Akdeniz olmak üzere bölgesel ve uluslararası gelişmeler ile Türkiye'nin dış politika hamlelerine ilişkin konuştu.
Oktay, Yunanistan'ın karasularını 12 mile çıkarmak istemesinin savaş sebebi olacağını vurguladı.
Oktay, "Ege'den aşağıya senin gemilerin, turistsen teknelerin, balıkçıysan balıkçı teknelerin, ticaret yapıyorsan buradan Karadeniz'den geçen, Marmara'dan geçen gemilerin açık denizlere inemeyecek demek. Bunu kabul etmemizi mi bekliyorsunuz? Bu savaş sebebi olmayacak da ne olacak?" dedi.
Fuat Oktay: Yunanistan'ın 12 mil talebi savaş sebebi VİDEO
"TÜRKİYE KESİNLİKLE VAZGEÇMEYECEK"
Türkiye'nin ne pahasına olursa olsun Doğu Akdeniz'in her metrekaresinde, o suyun her metreküpünde haklarını koruyacağının altını çizen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, "Avrupa'ya söylediğimiz şu, Doğu Akdeniz de dahil olmak üzere Egeler de dahil olmak üzere Türkiye haklarından kesinlikle vazgeçmeyecektir. Bedeli ne olursa olsun şımarık bir üyenizin ne pahasına olursa olsun arkasında duracağım diye tüm Avrupa Birliği üyelerine ve kendinize bedel ödetmekten ziyade önce üyeniz olan Yunanistan'a ve çok farklı oyunlarla içeri aldığınız üye diye Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ni bir oturtun ve hakkaniyet ölçüsünde şu adalara bakın ve Türkiye'ye bakın, Türkiye'nin haklarına ve tezlerine kulak kabartın, rıza gösterin. Yoksa bu, gelecek açısından çok ciddi riskler oluşturur.
"BEDELİNİ ÖDER VE ÖDETİRİZ"
Bu risklerin bedeli ne olursa olsun Türkiye bunu öder ve ödetir. Bunu söylerken de sürekli bedel öder veya ödetir derken de yani şeyi de kastetmiyoruz burada. Böyle önüne geleni tehdit eden falan bir ülke boyutunda değiliz. Biz kendi haklarımıza tecavüz etmeye çalışan birisine karşı bu duruşu sergiliyoruz. Yani gidip de başka birisinin yani Avrupa Birliği'nin üyelerinin sahalarında ve Avrupa Birliği'nin sahasında veya başka bir ülkenin sahasında hak iddia eden konumda değiliz. Kendi hakkımızın çiğnenmesine müsaade etmeyeceğimizi haykırıyoruz. Bunu da diplomatik anlamda her platformda, Cumhurbaşkanımız liderler seviyesinde, Dışişleri Bakanlığımız yine Milli Savunma Bakanlığımız, ilgili tüm bakanlıklarımız, kuruluşlarımız hepimiz her türlü görüşmelerimizde bunu dile getirmemize rağmen artık... Bu iletişimin en son noktası belki." diye konuştu.
AVRUPA'YA TEPKİ
Fuat Oktay, Avrupa'nın, Türkiye'nin karşısında yer aldığını ifade ederek, şunları kaydetti:
"Ne yazık ki Avrupa'nın Türkiye'nin lehine olan, Türk insanının lehine olan, bizim çıkarlarımıza olan hiçbir konuda yanımızda olmayı bırakın tepki vermediğini pek hatırlamıyoruz. Yani böyle yıllarca alıştığı için tepeden bakmacı, kendisini böyle uluslararası mahkemeler gibi görüp, kimin haklı kimin haksız olduğuna karar verebilecek bir mekanizma gibi, hakkı olmayan ve yeri olmayan bir konumda kendisini konumlandırması ve her şeye kendi açısından, kendi çıkarları açısından da yaklaştığı için sizin çıkarınıza, milletimizin çıkarına olacak her şey bir şekilde tepki vermeyle başlıyor.
Avrupa Birliği kusura bakmasın uluslararası bir mahkeme değil, kimin haklı kimin haksız olacağını belirleyen bir mekanizma da değil. Biz de Avrupa Birliği'ni böyle görmüyoruz zaten. Avrupa Birliği; üyeleri olan, bölgesel bir birliktelik sağlayan, siyasi, ekonom"ik anlamda da birliktelik sağlayan, sağlamaya çalışan bir yapı. Son derece hantal bir yapı ve bazı üyelerinin Yunanistan gibi, açıkça da bunu ifade etmek lazım, şımarıklığına artık illallah diyen ama bir şey yapamayan bir yapı. Şimdi bugün Merkel'in basına yansıyan bir açıklaması var.
"KARADA YIRTTIĞIMIZ HARİTAYI..."
Şimdi baktığınızda karada yırttığımız o haritayı şimdi denizlerde bize çizmeye çalışan bir yapı ve buna alet olan bir Avrupa Birliği. Bunun için yine bir araç olarak kullandıkları, alet olarak kullandıkları bir Yunanistan ve Rum Kesimi. Anlaşılıyor ki 100 yıl öncesinde de bunlar Türk milletini yeteri kadar tanımamışlar. Elimizde hiçbir şey olmadığı dönemde, bir atacak kurşunumuz olmadığı dönemde... Kadınımızla erkeğimizle gencimizle yaşlımızla çocuğumuzla bir tas çorbayı paylaşarak, bir ekmeği belki 50 kişi paylaşarak oradan yeniden küllerden doğduğumuz bir yerden... Çünkü bizim milletimizin bir özelliği var. Bizim milletimiz istiklal dediği zaman, bağımsızlığı dediği zaman, söz konusu bağımsızlık olduğu zaman, istiklali olduğu zaman, özgürlüğü olduğu zaman hiçbir şey dinlemez. Bedel ödemekmiş, şuymuş, buymuş umurunda bile olmaz.
15 Temmuz'da da gördük, bunu yeni gördük. Yani 100 yıl önceki ruhun hala canlı olduğunu 15 Temmuz'da da gördük. Çanakkale'deki ruhun bugün canlı olduğunu gördük. 1453'teki ruhun, 1071'deki ruhun canlı olduğunu daha dün Ahlat'ta, Malazgirt'te gördük. Dolayısıyla bugün denizlerde bize aynı haritayı çizmeye çalışıyorlar. 100 yıldır çizmeye çalışıyorlar bunu. Daha doğrusu şunu söylüyorlar, 'Kardeşim ben sana zaten bu haritayı çizmiştim.' İyi de senin o haritayı çizdiğin zamanlardaki Türkiye yok artık. Lideriyle milletiyle sadece kendi yağıyla kavrulan da değil artık, onun ötesinde kendi haklarıyla ilgili sözünü çekinmeden söyleyen, başkasının hakkında gözü olmayan ama kendi haklarını da hiçbir şekilde yedirmeyecek olan, yedirmeyen bir Türkiye.
"ANLAŞILIR GİBİ DEĞİL"
Türkiye olarak biz bunu söylüyoruz aslında bugün. Doğu Akdeniz'de biz kendi kıta sahanlığımızda normal kendi ekonomik faaliyetlerimizi yürütebiliriz. Kendi ekonomik faaliyetimizi yürütüyoruz. Bir İngiltere, bir Fransa, bir İtalya, bir Amerika, bir Rusya, bir Çin, bir başka ülke, kendi kıta sahanlığında kendi faaliyetlerini yürüttüğü zaman hiçbir ses çıkmıyor da Türkiye kendi kıta sahanlığında Doğu Akdeniz'de kendi gemisiyle kendi kaynaklarını araştırdığında niye kıyamet kopar, anlaşılır gibi değil. Harita ile alakalı da ondan. Harita ne diyor biliyor musunuz? 'Adımınızı dahi denize atmayacaksınız.' diyor. AB açıklama yapıyor, 'Biz bu haritayı tanımıyoruz.' diyor. 'Yunanistan böyle bir harita yapmış, adına da Sevilla demiş, çalıştırmış falan, onun şımarıklığı zaten yapar. Biz de bıktık zaten, usandık.' diyor ama açıkça bunu çıkıp da söyleyemiyor.
"GEREKİRSE EZER GEÇERİZ"
Bütün milletimiz çok iyi biliyor. 2 kilometre, anakaramızdan 2 kilometre ötesinden konuşuyoruz. Ege farklı mı? Hemen Çeşme'nin karşısındaki koyun adalarını düşünün, Sakız Adası'nı düşünün 1 kilometre. Atina nere, Sakız Adası, hemen İzmir'in, Çeşme'nin karşısını konuşuyoruz 1 kilometre nere, hemen Kaş'ın karşısındaki 2 kilometre nere? Benim Kaş'taki vatandaşım bunu görmüyor mu? Çeşme'deki vatandaşım bunu görmüyor mu? Her sabah kalktığında içi kan ağlıyor. Peki Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve milleti bunu kabul edecek mi? Avrupa Birliği şöyle diyor, dünya böyle diyor... Mümkün mü? Biz bu haritayı da bu haritayı aklından geçirenleri de kusura bakmasınlar yırtıp atarız, gerektiğinde ezer geçeriz."
Alman Savunma Bakanı: Türkiye tarafı gerçekten çok zorluydu ViDEO
Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış