Habertürk muhabirlerinden Güntay Şimşek'in İran ile ilgili hazırlamış olduğu yazı dizisi, herkesin kafasındaki İran profilini değiştirecek.Şimşek'in yazı dizisi, özellikle Tophane'de birgaleriye yapılan içki baskınından sonra 'Türkiye iranoluyor' diyenlerin tabularını yıkacak cinsten.Bu ülkeye gidip, orada halkla iç içe olan Şimşek, izlenimlerini bakın nasıl anlattı...
İşte o yazı dizisinin bugünkü bölümü..
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nden geçen yeni yaptırımlar öngören tasarının gölgesinde gizemli, dışarıdan bakınca kapalı, içine girince çok renkli olan İran'a adım attım. İlk intiba önemlidir. Ve ilk ilginçliği havalimanında pasaport polisinde beklerken yaşadım. Girişte İranlılar ve yabancılar olmak üzere iki ayrı pasaport kontuarı var. Kuyrukta bekleyen yolculara bakarak hangi tarafın İran vatandaşlarından oluştuğu kanaatine varmak çok zor. Çünkü İran'ı ziyaret edenler, bu ülkenin şartlarına uymak zorunda. Dolayısıyla tüm kadınların başlarında örtü bulunuyor. Ancak bizim önümüzde yer alan yolcuların bir kısmı tepeden tırnağa kadar kapalı, çarşaflı kadınlar ve şalvarlı, cübbeli erkeklerden oluşuyordu.
Yaptırımların gölgesindeki İran
DİĞER ARAP ÜLKELERİNE BENZEMİYOR
Gece saat 02.00 gibi terminale girdik. Ancak bir saat sonra terminalden ayrılabildik. Zira pasaport polisinde işlemler oldukça uzun sürüyor. Daha ilginci önümüzdeki çarşaflı kadınlarla, İranlı erkek polisin tartışması işlemlerimizi daha uzattı. Suudi Arabistan'dan gelen ve muhtemelen Şii olan yolcu kadınlar, yüzlerini kapatan peçelerini açıp İranlı pasaport polisine göstermek istemedi. İranlı polis ise açmadan işlem yapmadı. Tartışma uzayıp gitti. İlk intiba olarak İran'da çok kapanmanın da problem olduğunu, diğer Arap ülkelerine kesinlikle benzemediğini öğrendik. Peçe tartışması ise İranlı kadın polislerin devreye girmesiyle çözüldü. İran'da da çok sayıda çarşaf giyen kadın var. Hatta rejime asıl yön veren bu kitle. Saygı da görüyorlar. Ancak yüzlerini kapatmıyor, bu tarz kurallar karşısında İranlı kadınlar oldukça esnek davranıyorlar. Zaten ülke genelinde kadınları hayatın her yerinde ve her saatte görmek mümkün. Eğitimliler, kazanıyorlar, serbest dolaşıp harcıyorlar. Araba sahibi olmak gibi bir sorunları yok. Ciddi oranda da kadın sürücü var. Hatta kadınların çalışmadığı, yer almadığı işkolu neredeyse yok. Özetle İran'da kadın denilince bir şablon koymak çok zor.
HAREMLİK SELAMLIK YOK
Restoranlarda, kafelerde, çay bahçelerinde ve nargile içilen yerlerde kadın-erkek beraber oturuyor, eğleniyorlar. Harem selamlık gibi bir tablo hayal ediyorsanız İran'da görmeniz mümkün değil. Türkiye'de birçok şehirde olan aile salonu, kadınlar bölümü gibi bir uygulamaya İran'da seyahat ettiğim Tahran, İsfahan ve Şiraz'da denk gelmedim. Rehberimize sordum, böyle bir uygulama olmadığını söyledi.
KÖPRÜBAŞINDA SERİNLİYORLAR
Malum olduğu üzere İran sıcak bir ülke ama İsfahan ise Tahran'dan daha sıcak bir şehir, fakat serinlemek için çözüm yolu çok. Geceleri halk park ve bahçelerde kilim, battaniye, halı sererek geçiriyor. Gündüzleri ise İsfahan'da serinlenmenin yolu köprübaşlarında aranıyor. İsfahan'ın mimari açıdan çok kıymet arz eden Allahverdi Han Köprüsü, halkın adeta eğlence ve serinleme merkezi gibi. Bir defa köprü iki yakayı birleştiriyor ama sadece yaya trafiği olarak. İkincisi köprünün doğu tarafı öğleden sonra gölge olmaya başlıyor ve iki ayağında yer alan kafeler dinlenmek için ideal. Ama daha önemlisi pantolonlarının paçalarını kadınlı, erkekli, çocuklu velhasıl maaile toparlayıp ayakkabılarını ellerine alanlar, köprünün doğu tarafında su seviyesinden yükseltilmiş, adeta suyolu yapılmış bölümde yürüyüşe geçiyorlar. Serinlenme, eğlenme ve karşı tarafta dinlenme...
20 yıl kapalı tutulan saraylar büyülüyor
Tahran'da gezilip görülecek yerlerin başında ise Sadabad Sarayı geliyor. Pehlevilere ev sahipliği yapmış olan bu saray ilk olarak 19. yüzyılda Kaçar Hanlığı'nı ağırlamış. Tahran'ın bahçeli, bol ağaçlı Şemiran bölgesinde yer alan Sadabad Sarayı, daha sonra Rıza Şah ve oğlu Muhammad Rıza Pehlevi'nin mekanı olmuş. İran devriminden sonra ise müzeye dönüştürülmüş. Rıza Şah'ın yazlık villası ve Yeşil Müze olarak anılan yazlık sarayı aynı yerde. Sadabad Sarayı'nın olduğu alanda çok sayıda da müze bulunuyor. Ancak müzeler içinde doğal olarak Gülistan Sarayı'nda büyülendim. Avizeler, çiniler, havuzlu salon, pırlantalı ve elmaslı solanlar insanı büyülüyor. İran devriminden sonra yaklaşık 20 yıl kapalı tutulan bu saraylar şimdi ülkenin görülebilecek değerleri olarak pazarlanıyor. Kaçar Hanlığı'na hizmet etmiş olan Gülistan Sarayı 2007'de Unesco'nun Dünya Mirası listesine alınmış.
Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış