
BALA HODO Sultan Reşad’ın torunu Rukiye Sultan’ın torunu 1955’te doğdu. Alman Lisesi, ardından İstanbul Üniversitesi Alman Filolojisi Bölümü’nü bitirdi. Bir gün Kuruçeşme’de trafik ışıklarında arkasından gelen otomobil duramadı, ona çarptı, o önündekine, önündeki önündekine. İçinden çıkarıldığı otomobil akordeona dönüştü. İşte bu kaza, saç ürünlerinden parfüme pek çok ürünün reklam filminde de rol alan dünyalar güzeli kadının hayatını tamamen değiştirdi. Bugün 58 yaşında. İstanbul’da yaşıyor, çalışmıyor, evlenmedi, çocuğu yok. Sanatın her alanına meraklı. Resimle zaten ilgileniyormuş ama ünlü ressam Mehmet Güleryüz’e âşık olması, onunla geçirdiği seneler bu merakını daha da arttırdı. Güleryüz’ün hayat hikâyesini anlattığı, ‘Güldüğüme Bakma’ adlı kitapta bahsettiği hem Osmanlı hem Sokullu ailesine mensup etkileyici kadın Bala Hodo’nun ta kendisi. Annem bizi hür yetiştirdi. Mesela gezmeyi sevdiğim için geceleri ablamla evden kaçtığımızda bizi annem idare ederdi. O zamanlar disko vardı, şimdi barları seviyorum. Artık gitmiyorum ama aklım hâlâ oralarda. İstanbul’daki tüm erkeklerin peşimde olduğu doğru. Modellik yaptığım zamanlarda Mehmet Güleryüz sinemada bir parfüm reklamımı seyretmiş, âşık olmuş. Sekiz sene beraberdik. Büyük bir aşk insana çok şey katıyor. Neden ayrıldınız sorusuna cevabım: “Onda sanatçı hırçınlığı var. Kolay değil Mehmet gibi dışa vuran bir sanatçıyla birlikte olmak.” Sürgün olmasaydı Türkiye için iyi olurdu. Atatürk, Osmanlı’ya damat olmak istemiş. Eğer damat olsaydı Türkiye’deki bu kopukluk olmazdı. Sabiha Sultan’la evlenmiş olsaydı Türkiye’nin tarihi değişecekti. Sabiha Sultan’ın gönlü kuzeni Ömer Faruk Efendi’deymiş. Sonradan anneme diyormuş ki, “Ah kuzum bilseydim Atatürk’le evlenirdim.”

RESAN İRİS V. Murad’ın torununun kızı 1956’da İstanbul Bebek’te bir yalıda doğdu. Saint Benoit Fransız Lisesi’ni bitirdi. İki çocuk annesi. İstanbul’da yaşıyor, antikacıda çalışıyor. Osmanlılar arasında en hayran olduğu kadın Hürrem Sultan. Küçükken bir yaramazlık yaptığın zaman “Terbiyeli ol, sen prensessin, sen yapamazsın, sen herkes gibi değilsin” gibi konuşmalar geçiyordu. Herkes gibi olmak istiyordum. Osmanlı ailesinin en sevdiğim özelliği terbiye ve nezaketleri. Ama bunu ancak babamın jenerasyonunda görebilirdiniz. Sonradan adı skandallara karışan, sevgililerle, olur olmadık kişilerle anılanlar var. Babam öldükten sonra 40 yaşında hayatta tek başıma kaldım. İki çocuk, maddi sorunlar. Hiç çalışmamıştım. Gayrimenkullerimiz vardı, sata sata geçindik. Artık bir şey kalmadı. Şimdi Ali’nin külahını Veli’ye, Veli’nin külahını Ali’ye şeklinde bir yaşam. Kayınvalidemle çok iyi anlaşırdık. Bir kere Bursa’ya gidiyorduk. Bir etek giymişim, vapurda fark ettim ki kenarı sökük. Aman Allahım nasıl giymişim, görmemişim. İçimde de siyah jüpon var. Kayınvalidem yanındakilerle sohbet ederken, “Gelinim hanedan” dedi. Sonra kayınvalideme, “Niye söyledin, ya eteğimin yırtığını görselerdi” dedim.