Kurtuluş Savaşı'nın dönüm noktası olarak kabul edilen Sakarya Meydan Muharebesi'nin 100. yıldönümü kutlanıyor.
Sakarya Meydan Muharebesi'nin, ülkemizin bağımsızlık mücadelesindeki en önemli olaylardan biri olması nedeniyle Türk tarihi açısından ayrı bir önemi bulunuyor.
22 gün 22 gece tarihi bir mücadelenin kalbi olan bu muhaberenin 100. yıldönümünde, Başkomutan Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları bir kez daha rahmetle ve saygıyla anılıyor.
Peki Sakarya Meydan Muharebesi'nin önemi nedir, ne zaman, nerede yapıldı? İşte şanlı tarihimizde iz bırakan Sakarya Meydan Muharebesi hakkında bilgiler...
SAKARYA MEYDAN MUHAREBESİ NE ZAMAN YAPILDI?
Pek çok kitapta Sakarya Meydan Muharebesi olarak da isimlendirilen Sakarya Savaşı'nın bilinen en önemli özelliği, Türk ve dünya savaş tarihinin en uzun Meydan Muharebesi olarak kabul edilmesidir.
Sakarya Meydan Muharebesi, Anadolu Türk tarihinin en önemli savaşlarından biridir. 23 Ağustos 1921 tarihinde Mangaldağı'nda başlayan muharebe, 22 gün 22 gece sürdü ve 13 Eylül 1921 tarihinde zaferle sonuçlandı.
SAKARYA MEYDAN MUHAREBESİ NEREDE YAPILDI?
23 Ağustos 1921 tarihinde Ankara, Haymana ve Polatlı'da başlayıp 13 Eylül 1921 tarihinde sona eren Sakarya Meydan Muharebesi, İngiliz ve tüm Haçlı aleminin destekleri ile Anadolu'yu işgale gelen Yunan ordusunun yenildiği savaştır.
Ankara, 22 gün 22 gece boyunca süren tarihin sayfalarına sığmayacak destansı bir mücadelenin simgesi oldu.
SAKARYA MEYDAN MUHAREBESİ KISACA TARİHİ VE ÖNEMİ
TBMM ordusu, Kütahya-Eskişehir Muharebelerindeki yenilgisinden sonra cephe kritik bir duruma düşmüştü. Cepheye gelerek durumu yerinde gören ve komutayı eline alan TBMM Başkanı ve Başkomutan Mustafa Kemal Paşa ile İcra Vekilleri Heyeti Başkanı Fevzi Paşa, Batı Cephesi birliklerinin Yunan ordusuyla arada büyük bir mesafe bırakılarak Sakarya Nehri'nin doğusuna çekilmesine ve savunmayı bu hatta devam ettirmesine karar verdiler.
Gazi Mustafa Kemal Paşa, "Hatt-ı müdafaa yoktur; sath-ı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaş kanıyla sulanmadıkça vatan terk olunamaz. Onun için küçük, büyük her cüzütamı (birlik), bulunduğu mevziden atılabilir. Fakat küçük, büyük her cüzütam ilk durabildiği noktada, tekrar düşmana karşı cephe teşkil edip muharebeye devam eder. Yanındaki cüzütamın çekilmeye mecbur olduğunu gören cüzütamlar, ona tabi olamaz. Bulunduğu mevzide nihayete kadar sebat ve mukavemete mecburdur.'' emrini vererek muharebeyi geniş bir alana yaydı. Böylece Yunan kuvvetleri de karargâhlarından uzaklaşıp bölünmüş olacaktı.
TBMM, 3 Ağustos 1921'de Genelkurmay Başkanı İsmet Paşa'yı azlederek, aynı zamanda Başvekil ve Millî Müdafaa Vekili de olan Fevzi Paşa'yı bu makama da atadı.
22 Temmuz 1921'de Sakarya Nehri doğusuna çekilmeye başlayan Türk ordusu, güneyden kuzeye 5. Süvari Kolordusu (Çal Dağı güneyinde), 12, 1, 2, 3, ve 4. gruplar ile Mürettep Kolordu birinci hatta olacak şekilde tertiplendi.
Çekilişin hızlı bir şekilde tamamlanmasından sonra Yunan birlikleri taarruz pozisyonu için tam dokuz gün Türk birlikleri ile karşılaşmadan yürüdü. Bu savaşın kaderini belirleyecek stratejik hatalardan biri oldu. Yunan taarruzu baskın olma özelliğini kaybetti.
Ancak 14 Ağustos'ta ileri harekâta geçen Yunan ordusu, 23 Ağustos'tan itibaren 3. Kolordu ile Sakarya Nehri doğusundaki Türk kuvvetlerini tespit, 1. Kolordu ile Haymana istikametinde, 2. Kolordu ile Mangal Dağı güneydoğusunda kuşatıcı taarruza başladı ancak bu taarruzlarında başarısız oldular.
Kuşatma taarruzunda başarı sağlayamayan Yunan kuvvetleri, sıklet merkezini ortaya kaydırarak savunma mevzilerini Haymana istikametinde yarmak istedi. 2 Eylül'de Yunan birlikleri, Ankara'ya kadar en stratejik dağ olan Çal Dağı'nın tamamını ele geçirdi fakat Türk birlikleri Ankara'ya kadar geri çekilmeyerek alan savunması yapmaya başladı.
Yunan birlikleri Ankara'ya 50 km kalacak derecede bazı ilerlemeler sağlasa da Türk birliklerinin yıpratıcı savunmasından kurtulamadı. Ayrıca 5. Türk Süvari Kolordusu tarafından cephe ikmal hatlarına yapılan taarruzlar Yunan taarruzunun hızının kırılmasında önemli etkenlerden biri oldu. Yunan ordusu 9 Eylül'e kadar süren yarma teşebbüsünde de başarılı olamayınca, bulunduğu hatlarda kalarak savunmaya karar verdi.
Türk Ordusu'nun 10 Eylül'de başlattığı, bizzat Mustafa Kemal Paşa'nın komuta ettiği, genel karşı taarruzla Yunan kuvvetlerinin savunma için tertiplenmesine mani olundu. Aynı gün Türk birlikleri stratejik bir nokta olan Çal Dağı'nı geri aldı.
13 Eylül'e kadar süren Türk taarruzu sonucunda Yunan ordusu, Eskişehir-Afyon'un hattının doğusuna kadar çekilerek bu bölgede savunma için tertiplenmeye başladı. Bu çekilme sonucu 20 Eylül'de Sivrihisar, 22 Eylül'de Aziziye ve 24 Eylül'de Bolvadin ve Çay düşman işgalinden kurtulmuştur.
Çekilen Yunan ordusunu takip amacıyla harekâta 13 Eylül 1921 itibarıyla süvari tümenleri ve bazı piyade tümenleri ile devam edildi. Savaş, 22 gün ve gece sürerek 100 km uzunluğunda bir alanda cereyan etti. Yunan ordusu, Ankara'nın 50 km kadar yakınından geri çekildi.
Yunan ordusu geri çekilirken Türklerin kullanabileceği hiçbir şey bırakmamak için özen gösterdi. Demir yollarını ve köprüleri havaya uçurdu ve birçok köyü yaktı.
Sakarya Meydan Muharebesi sonunda Türk ordusunun zayiatı; 5713 ölü, 18.480 yaralı, 828 esir ve 14.268 kayıp olmak üzere toplam 39.289'dur. Yunan ordusunun zayiatı ise 3758 ölü, 18.955 yaralı, 354 kayıp olmak üzere toplam 23.007'dir.
Sakarya Meydan Muharebesi'nde çok fazla subay kaybı olduğu için bu Muharebeye "Subay Muharebesi" adı da verilmiştir. Mustafa Kemal Atatürk bu muharebe için "Sakarya Melhame-i Kübrası" yani kan gölü, kan deryası demiştir.