AK Partili Hamza Dağ'dan 6'lı masaya Atatürk göndermesi
Haber Merkezi

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, Haber Global ekranlarında yayınlanan "Başak Şengül ile Mesele Özel" programına katıldı.

Dağ, gündemdeki konulara ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.

Altılı masanın yayınladığı Ortak Mutabakat Metni'ni eleştiren Dağ, metinde Atatürk'ün adının geçmediğine vurgu yaptı.

Dağ ayrıca, metnin halka dokunmadığını da belirtti.

Aday belirleme sürecine ilişkin önemli mesajlar da veren Dağ, altılı masada güç birliği yerine güç savaşı olduğunu söyledi.

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ'ın programdaki ifadeleri şöyle:

"Mutabakatın hiçbir yerinde Atatürk geçmiyor ama Churchill'e bile yer verildi"

İki husus dikkatimi çekti, birisi yıllık 1 milyon istihdam, biz 2 yılda 5 milyon istihdam oluşturduk. Biz o kadar badireye rağmen büyümenin ortalaması yüzde 5,5. Burada da ileriye gidiş yok, geri dönüş var. Burada kime mesaj verilmiş? Mutabakatın hiçbir yerinde Atatürk geçmiyor ama Churchill'e yer verildi. PKK, FETÖ ve Avrupa'ya mesaj verdiler, en sonunda itiraf ettiler, Batı, buna aferin der diye. Seçim vaatlerini gördük, bir yandan da teşekkür etmek lazım bizim ne kadar iyi işler yaptığımızı kanıtladılar. Adayı olmayan yapının seçim beyannamesini açıklaması bizim işimize yaradı. 3 buçuk ay var ve vaatlerini gördük. 11 12 ayda bunlar çıktı, yeni bir şey ortaya çıkarabileceklerini düşünmüyoruz. Popülizm noktasında bir şeyler olabilir, onunla ilgili de pek bir teveccüh alacaklarını sanmıyorum. Vatandaşa dokunmayan bir çalışma olarak görebiliriz.

Konsolosluklar neden kapatıldı?

İstanbul'daki konsoloslukların kapatılmasını seçimle ilişkilendirmek tabii ki gerekir. Muhalefeti desteklemek ve onunla ilgili bazı operasyonlar içinde olmaları ve öncesinde Cumhurbaşkanımıza yapılan bazı eylemler, açıklamalar ve atılan manşetler sonrasındaki gelişmelerin hepsini bir arada değerlendirmek gerekir. İsveç'te hem dinimize hem de cumhurbaşkanımıza yönelik yapılan hamleler ve sonraki süreçte konsolos kapatılması olaylarının arka arkaya gelmesi...

Bu ülkede biz çok uzun zamandır terör hadisesi yaşamıyoruz ve yaşamamak konusunda çok ciddi hamleler yapılıyor, hem Suriye'nin kuzeyinde hem Irak'ta ciddi çalışmalar var. Terörden dolayı böyle bir karar alınıyorsa, pekala istihbarat görevlileriyle paylaşılabilir. Bu, iyi niyetli bir süreç değil, alıştık, bunların gösterdiği en önemli şey, Türkiye'nin büyümeyi sürdürdüğü.

Arka planda sadece seçime dönük bir hususun da ötesinde Türkiye, 2022 yılını turizm alanında çok bereketli geçirdi, 2023 hedeflerinde çok daha ileri bir durum var, bunların dünyaya Türkiye'nin imajı noktasında bir mesaj olduğunu düşünüyorum.

Bu noktada olabilecek birtakım hadiseleri engelleyip devletimizin bu süreçten hiçbir zarar görmeden çıkmasını bilmiş bir siyasi iktidarız, seçimler için çalışmamız devam edecek ve milletimizin buradan hiçbir zarar görmeden çıkmasını sağlayacak irade de bizde vardır. Büyükelçilerin Dışişleri'ne çağrılması önemli, tavrımız devam edecek NATO üyelikleri konusunda. Muhalefet bundan medet umabilir, onların 'aferin'lerini ihtiyaç duyabilir ama bizim hedefimiz milletimizin bu süreçten en iyi şekilde çıkmasıdır.

İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya üyelik süreci

Bu sürecin başlangıcına dönmek lazım. İsveç ve Finlandiya'nın daha öncesinde NATO'ya bir başvuruda bulunmadı. Rusya-Ukrayna savaşından dolayı böyle bir istekleri oldu. Bir ülke, girmek isterse tüm üyeler bunu onaylamalı. Yasal hakkımızda da, eğer ittifak içinde olunacaksa, kendi ülkelerinde hem PKK hem de FETÖ terör örgütleriyle ilgili bir eylem ortaya koymalılar, iadeler sağlanmalı, ya da bunları buralarda cesaretlendirecek şekilde olmamanız lazım. Biz ne yaparsak yapalım bir yerden bu ülkenin zararına bir şey yapma niyetleri olduğunu biliyoruz, iki ülke arasında biz, daha koordineli çalışan ülkenin üyeliği konusunda olumlu bir tavrımız olacağını söyledik, birlikte hareket edeceğiz derlerse de kendileri bilirler.

NATO'dan çıkarma gibi ifadelerine göre bir politika belirlemeyiz, burada böyle bir gündemin olma ihtimalini dahi düşünmüyorum. NATO'nun faaliyetlerine en fazla katkı sağlayan ülke Türkiye'dir. Onun için de böyle bir gündem olduğunu düşünmüyorum.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın adaylığı

Adaylığın açıklanması kamuoyunda 1 yıldır devam ediyor. Seçildiği dönemden beri Cumhur İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayı, hepimiz 2023 seçimleri adaylığını ilan ettik. Bugüne kadar, 6'lı Masa'daki bütün liderler hep 'sandıkta yeneceğiz' diyordu. YSK'ya bir girişim olmayacağını söylüyorlardı. YSK üyelerini Cumhurbaşkanı atamıyor. Kılıçdaroğlu, başvursak ne olacak, diyerek bu şekilde konuştu. Hem İYİ Parti hem Gelecek hem DEVA hem CHP'den ısrarla bu tartışmaya açılmayacak gibi sözler vardı. 6+1 masanın adayı yok, kaybedeceğimizi anladık, Cumhur İttifakı da adaysız kalsın, dediler, gerçek anketleri gördüler, bari mızıkçılık yapalım dediler.

2017 referandumunda 101'inci maddede vardır. Şimdi 1'inci dönemdir, gelecek dönem ikincidir. Burada tartışılacak bir şey yok. Muhalefet de acaba kendi tabanımıza buradan bir şey söylemiş olur muyuz, dediler ama kendi tabanları bile bu konuda onlarla dalga geçer durumda. Tartışmayacağız dediler ama tabanlarını ikna edemediler. Muhalefet, bunu daha fazla bir tartışma konusu yapmamalı. Hukuki bir engel yok, yasa ortada, anayasa ortada. Hala bunu bir mesele yapmak istiyorlarsa 14 Mayıs'ta millet, sandıkta cevabını vermediler.

Altılı Masa içinde çok net bir şekilde bir güç savaşı var, güç birliği yok. Son dönemlerdeki hadiselerde kamuoyuna sızdırılan bilgilerden çok net gördük. Kendilerine basın vasıtasıyla bunu sızdırıyorlar. Burada ittifak değil bir ihtilaf var. Buradan bir şey çıkmaz. Adaylık tartışmaları yapıldığı zaman, size ne muhalefetin adayından, deniyordu. Sözcüleri çıkıp medyada, İBB Başkanı da 'Size ne?' demişti. Bunlara bakıldığında seçim yaklaştığında belli olsun, yapacağız dediler, fiili olarak karar yansıtıldı ama yine aday yok. Adaydan önce bırakın bunu tartışmayı, adayı açıklayacak tarihi tartışma noktasına geldiler. İYİ Parti de 'kazanacak aday' gibi ifadeler ortaya atıyor. Tüm bunlara bakınca aday da çıkarılmıyor, yine CHP'den birilerinin adaylığı için hamle yapılıyor. Bir senedir toplantı yapan 6'lı Masa, aday açıklama tarihinde bile bir anlaşma yapamıyor.

"Altılı masa, ülkeyi yönetmeyi bırakın, dernek bile yönetemez"

Böyle bir yapı bırakın ülkeyi dernek yönetemez, böyle bir hal Türkiye gibi 86 milyonuyla, bulunduğu coğrafyanın dört bir yanındaki istikrarsızlıklara ilişkin süreç yürütmesi gereken bir ülkeyi yönetemezsiniz. Sürekli toplanır, dağılırsınız. Kendi içlerinde çelişkililer. Tezkere meselesi, hem Suriye'nin kuzeyine Irak'a, Libya'ya görüşüldüğünde, İYİ Parti 'evet' dedi, CHP ve HDP 'hayır' dedi. İYİ Parti, CHP İstanbul Sözleşmesi'ni destekliyor, Saadet desteklemiyor. LGBT konusu var, bizim tavrımız net. Ermeni Soykırımı meselesi... Ortak bir duruş yok. Ülkeyi yönetirken bunlarda anlaşamazsanız bu direkt vatandaşa temas eder. Özelleştirme konusu var bir de, birileri özelleştirme diyor, birileri hemen kamulaştırma diyor. Vatandaşın takdirine bırakıyorum. 

2 gemi var ortada, birinde kaptan belli, diğerinde dümende 7 kişi var. Biri sağa biri sola çevirelim diyor. Birinde rota belli. Farklı bir kültür doğuracak, çıkaracak... 2002'den bu yana çok fazla icraat yaptık. Sadece icraatta değil uzlaşma kültürünü millette sağladık. Önceki dönemlerde sorunları olan insanlara arkamızı dönmedik.

Kürt sorunu konusunda Cumhurbaşkanımız üzerine gideceğim dedi ve gitti. Bu alanda birçok adım atıldı. Bunları artık konuşmuyoruz bile. Uzak tarihteymiş gibi geliyor ama hepsini biz yaptık. En son Alevi vatandaşlarımızla ilgili Bakanlık içinde Başkanlık kurulması... Bu ülkenin bu kültürü, ülkenin asli unsuru olarak gördüğümüz herkesi kucaklama noktasında adımlar attık. Terörle mücadele sürüyor ve bu mücadeleyi siz bir ayrıştırma olarak değerlendiriyorsanız, burada bir ayrıştırma yok, birileri bunu bir ötekileştirme olarak yorumluyor. Altılı Masa'nın yaptığı şey, bunlara cesaret vermek. 

CHP'nin milletin nezdindeki primi net, yüzde 20-25 İYİ Parti'yle yüzde 35 olur en fazla. Aslında hiçbir birleştirme mantığı yok, onu alırsak muhafazakarlara onu alırsak demokratlara hoş görünürüz mantığıyla alınmış, ne kadar vekil alırım diyen, tamamen seçime yönelik oluşturulmuş bir yapı. İnsanların farklı partileri desteklemesi, kutuplaşma değil, biz birlikteyiz.

"Muhalefet, en güçlü adayını göstersin"

Muhalefet, en güçlü adayını göstersinler. Biz 'hodri medyan' diyoruz, bunca zaman nasıl kazandıysak Cumhurbaşkanımız yine göreve gelecektir. Kamuoyu araştırmalarını nasıl yaptıklarını gayet iyi biliyorum. En güçlü adayları kimse onu göstersinler ama handikapları çok o da onların değerlendireceği bir husus. Bugüne kadar Cumhurbaşkanımız milletimizle hep bir gönül diliyle konuştu. Bu kadar uzun süre iktidarda olup, söylediklerinizin hala bir tesiri olması için kalpten konuşmanız lazım. Erdoğan öyle yaptı. Onun için onların derdini kendi derdi bildi. Biz de öyle bildik ve ondan da öyle öğrendik. 

Her gittiğimiz yerde 2'şer tane miting yapıyoruz. Milyonlar meydanları dolduruyor, bu muhalefet engellenemez.

"Muhalefetin ortak mutabakat metni"

Cumhurbaşkanımızın, 'Türkiye daha iyi muhalefeti hak ediyor' dediği gibi biz de bunu çok net görüyoruz. Buna bir seçim beyannamesi olarak bakmak lazım. Bir çerçeve çizdik, Türkiye Yüzyılı'nı 2023'ten itibaren başlatacağız. Seçim beyannamesi ekipleri oluştu ve çalışmalarımızı yapıyoruz. Siz iktidara geldiğinizde ne yapacağınızı anlatırsınız, ne yıkacağınızı değil, bunların neleri yıkacakları ön planda. Kamu özel iş birliği üzerinde otoyolları, köprüleri kaldıracağız, diyeceksiniz. Yapacağınız işlerden bahsetmelisiniz.

"'Yeter söz milletindir' sözünü biz hayata geçirdik"

Biz hep 'yeter söz milletin' dedik ve bunu da hayata geçirdik. Daha önceden birtakım şeyler vardı ama ilginç bir ironi tabii, Rahmetli Menderes'i idama götürenler, darbeyi yapanlar ve bundan mutluluk duyanlar, şimdilerde bile 60 darbesini ayrı bir noktaya koyanlar, sadece o günün değil bugünün CHP'sinde de 80 darbesini ilerici olarak atfediyorlar.

Menderes, 'Beni idam ediyorsunuz ama benim canım da size zarar verdi, ölü halim de zarar verecektir', dedi. Muhalefetin bunu kullanması bizim iktidara gelmemiz yönünde bir yön çiziyorlar. Ama biz milletin teveccühüyle hep iktidara geldik ve son sözü millet söyledi, 14 Mayıs'ta yine millet söyleyecek.

Erdoğan'ın Kılıçdaroğlu'na slogan tavsiyesi

Eskiden basına bilgi geçilirdi, şimdi açıklamalar Twitter'dan yapılıyor. Hem gazete hem televizyon mecralarına da haber konusu olunca aslında Türkiye'nin gündemi oluyor. Cumhurbaşkanımız çok büyük istisna ve ironiyle sizlere yardım edeyim diyerek, 'Şimdi de Bay Bay Kemal' diyorum ve siyaset sahnesinden çekileceksiniz diye onu da söylemiş oldu. Bu tip atışmaların seçim zamanlarında böyle bir güzelliği vardır.

Ekonomide atılacak adımlar

Çok kapsamlı değerlendirmek gerekiyor. Bizim amacımız meseleleri çözmek ve biz zor bir dönem geçirdik. Pandemide hem insanların ekonomisi hem de psikolojisinde kırılmalar oldu. Hem de Rusya Ukrayna Savaşı var. Resesyon ihtimalleri, enerji maliyetlerindeki artış.. Hepsi küresel anlamda etkileyecek gelişmeler. Biz ekonomiyi kur sarmalından çıkarmak için yatırım, istihdam, üretim ve ihracat dört kalemde, bir kere sağlam temellerde oturtmak önümüzdeki temel hedef.

Doğru zamanda doğru bir sürece doğru gidiyoruz. Mart ayında Karadeniz doğalgazı 1 trilyon dolar sisteme girecek, Amasra'daki tespit, bizim bir kere sanayimiz, döngü içinde bugün bile ihracat rakamları yüzde 10 artış gösterdi. Biz bir yandan EYT'yi çözerken bir yandan emekli ve memura zam yaparken bunları da sağlam temellere oturtmamız gerekiyor. Bize gelen talepler belli. 3600 ek gösterge, asgari ücret ve memur zamları hayata geçti ve gereken yerlerde yine adımlar atılır. 12 senedir siyasette var ola ola hepimiz iyi bir ekonomist olduk.