Haber Merkezi

Türkiye Yüzyılı başladı...

Milyonlar, 28 Mayıs'ta sandığa giderek seçimini yaptı.

Böylelikle sandıklardan açık ara farkla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ismi çıktı.

17'nci zaferini ilan eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, hız kesmeden çalışmalara başladı.

İlk işi ise yeni kabineyi kurmak oldu.

Cumhurbaşkanı'nın Başdanışmanı

Yapılan atamalarda ise dikkat çeken isimler yer aldı. Bu isimlerden biri de eski Gençlik ve Spor Bakanı olan Akif Çağatay Kılıç.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yakınındaki isimlerden biri olan Kılıç, dış politika ve diplomasiden sorumlu Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı görevine getirildi.

"Büyükelçilik unvanı verilmiştir"

Kılıç'a ayrıca 'Büyükelçilik' unvanı da verildi.

Erdoğan'ın imzasıyla yayınlanan Resmi Gazete'de, "Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 12'nci ve 13'üncü maddeleri gereğince, Cumhurbaşkanı Başdanışmanlığına Akif Çağatay Kılıç atanmış ve kendisine Büyükelçilik unvanı verilmiştir." ifadeleri yer aldı.

"Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a şükranlarımı arz ediyorum"

Sosyal medya hesabından paylaşımda bulunan Kılıç, şu ifadeleri kullandı:

Cumhurbaşkanı Başdanışmanlığı ve Büyükelçilik unvanını şahsıma tevdi eden Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a şükranlarımı arz ediyorum.

Yeni görevim dolayısıyla tebrik eden ve dualarını esirgemeyen herkese teşekkür ederim.

PKK gerçeğini anlattı

Kılıç, Türk Delegasyonu Başkanı olduğu dönemde Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nde yaptığı etkileyici konuşmayla adından söz ettirmişti.

Buradaki açıklamalarında teröre desteğin siyasi özgürlük olarak nitelenemeyeceğini vurguladı.

Kılıç şu ifadeleri kullandı:

Türk Meclisi dokunulmazlıkları kendisi kaldırdı. Muhalefet ve iktidar partileri tarafından bir parlamentoda ortak karar alındığında buna nasıl karşı çıkabilirsiniz. AK Parti, Sayın Erdoğan'ın Başbakan veya Cumhurbaşkanı olduğu on beş seçim kazandı. 12 milyon oy farkından bahsediyoruz. Bunu genellikle yüksek sesle konulmam ama gerçekten sinirlerime dokunuyor. Bu yüzden tekrar soruyorum: Seçilmiş milletvekilleri tekrar sokağa dökülse, şiddeti savunsa ve bir terörist örgütün terör örgütü olduğunu söylemese, kendi ülkelerinizde ne yapardınız? Birisi DEAŞ veya El Kaide'nin terör örgütü olmadığını söylese ne yapardınız? Mahkemelerden harekete geçmesini isterdiniz. Parlamentolarınızdan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasını isterdiniz. Türkiye'de olan budur. Herkes söylediklerinden ve yaptıklarından sorumludur ve bu sorumluluklarla birlikte yaşamalıyız. Milletvekili seçildiyseniz, bu her istediğinizi yaparsınız anlamına gelmez. Seçmenlerinize karşı sorumluluklarınız vardır.