Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen TÜBİTAK ve TÜBA Ödülleri Töreni'ne katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, burada önemli açıklamalarda bulundu.
Erdoğan burada Türkiye'nin misyon ve vizyon ve ufkuna dikkat çekti.
TÜRKİYE TÜRKİYE'DEN DAHA BÜYÜKTÜR
Erdoğan "Gelecekte daha iyi seviyelerde olacağız. Türkiye, Türkiye'den daha büyüktür. Millet olarak ufkumuzu 782 bin km kare ile sınırlandıramayız. Türk milleti mukadderatından kaçamaz saklanamaz.
"TÜRKİYE'NİN LİBYA'DA SOMALİ'DE NE İŞİ VAR DİYENLER BU MİSYONU İDRAK EDEMEYEBİLİR"
Tarihin millet olarak bize yüklediği misyonu görmek ve buna göre hareket etmek mecburiyetindeyiz. Burunların dibini görmekten aciz olanlar bunu anlamayabilir.
Türkiye'nin Libya'da Somali'de ne işi var diyenler bu misyonu idrak edemeyebilir. Türkiye'nin nasıl değişim geçirdiğini bilmeyenler olayların seyrini anlamakta zorlanabilir.
"NE ANLATSAK FAYDASIZ"
Kendilerini safsatalar ile baş başa bırakıyoruz. Milleti ile duygudaşlığını bırakanlara ne anlatsak faydasız. Biz onlarla vakit kaybetmeyeceğiz, hedeflerimize odaklanacağız. Bu kutlu yolculukta sizlerin de üzerine düşen sorumluluğu yerine getireceğinize inanıyorum. Gençlerimizi teşvik edip destekleyerek 2053 ve 2071 vizyonumuzun mimarları sizler olacaksınız. Rabbim hepinizin yar ve yardımcısı olsun." dedi.
"BUGÜNE KADAR 246 ESERE TÜBA ÖDÜLÜ VERDİK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
"Bilim erbabımıza başarılar diliyor, her birine saygılarımı sevgilerimi iletiyorum. TÜBA ve TÜBİTAK ödülleriyle 57 bilim insanına ödüllerini tebliğ ediyoruz. bugüne kadar 246 bilimsel telif eserimize TÜBA ödülü vermiş oluyoruz. 20 farklı üniversitede çalışmalarını yürüten 25 genç bilim insanımıza da ödüllerini veriyoruz.
Bugün vereceğimiz 4 ödülle birlikte bugüne kadar toplam 32 bilim öncüsüne TÜBA uluslararası akademi ödülü tebliğ etmiş olacağız. 21 bilim insanımıza da TÜBİTAK bilim ödüllerini taktim ediyoruz. Şahsım, bilim ve milletim adına bilim insanlarımızı canı gönülden tebrik ediyorum.
"BİLİM TARİHİ, AKİM KALMIŞ ÇALIŞMALAR MEZARLIĞIDIR"
Değerli misafirler, kıymetli bilim insanları, tıp ilminin önde gelen isimlerinden, Buharalı bilim ve düşünce insanı İbn-i Sina 1000 yıl önce şu sözü söylemişti: "Bilim ve sanat takdir edilmediği yerden göç eder." Ecdadımız da bu gerçeği bir başka veciz kelamla şöyle ifade ediyor: "Marifet iltifata tabidir, iltifatsız mal zayidir." Takdir görmeyen, taltif edilmeyen, teveccühe mazhar olmayan her bir çalışma her ne kadar asli değerinden hiçbir şey kaybetmese de geniş kitlelere ulaşmak bakımından istenilen etkiyi maalesef oluşturamıyor.
Gerek kişisel hayatımıza, gerekse toplumların serencamına baktığımızda teşvikin, taltifin özellikle işlerin dönüm noktalarına gelindiğinde yapılan cesaretlendirmenin ne kadar kıymetli olduğunu görüyoruz. Çığır açma potansiyeli olan birçok proje ve fikir vaktinde destek bulmadığı için akamete uğramış, tarihin tozlu raflarına havale edilmiştir. Bu açıdan bilim tarihi aynı zamanda yarım kalmış, akim kalmış çalışmalar mezarlığıdır.
"BİLİM İNSANLARIMIZ HAK ETTİKLERİ TAKDİRİ BULAMADI"
Türkiye’de bilim ve teknoloji uzun yıllar merak ve iştiyak sahibi, idealist bir avuç insanın kendi imkanlarıyla sınırlı bir uğraş alanı olarak görüldü. Bilim insanlarımız hak ettikleri desteği, ilgiyi ve takdiri bulamadı. Burada şu hususu da vurgulamak durumundayım. Bilimsel birikim açısından dünyada istisnai bir konumda olsak da bunun kurumsallaşması noktasında da o derece geç kalmış bir ülkeyiz. Akademik üretkenlikte bugün bizden ileride olan toplumların çoğu devletin desteğini almış, kurumsallaşmış ve temel bilim dallarını aynı çatı altında toplamış bilim akademilerini bizden çok önce hayata geçirmişlerdir.
Örneğin Avrupa’da bilim akademilerinin önemli bir kısmı 17. yüzyılda kurulmuştur. Elbette bilimler akademisi kurulmadan evvel de çeşitli alanlarda araştırma ve çalışmalar yapan bilim adamlarımız vardı. Hatta 18. yüzyıla kadar Avrupa uygarlığını etkileyen, yönlendiren ve besleyen doğu medeniyeti Türk-İslam dünyasında yetişen bilim adamları, düşünce adamları olmuştu. Fakat yeni dönemin ruhunu doğru okuyamama sonucu sürecin devam ettirilememesi gerilemeyi de beraberinde getirdi. Tabii bir de buna ülkemiz içinden yapılan sabotajları eklememiz gerekiyor.
"TÜRKİYE'NİN BAŞARILARINI KÜÇÜMSEDİLER"
Savunma sanayimizin sembolü olan bilim ve teknoloji hamlelerimizin daha emekleme aşamasındayken nasıl boğulduğu hepimizin malumudur. Aslında bu zihniyet bizim dönemimizde de sık sık karşımıza çıkmıştır.
Türkiye'nin ilk elektrikli otomobil markası Togg projemizden KAAN'a, insansız hava araçlarımıza yönelik linç kampanyalarımızdan ilk insanlı uzay misyonumuza kadar her alanda bu zihniyetle karşılaştık. Togga "fabrikası yok" dediler. Kaan’ı kalorifer peteğine benzettiler. Türk astronot ve bilim misyonunu turistik gezi diyerek küçümsediler. İHA ve SİHA’ların her başarısında zaten sinir nöbeti geçirdiler. Başarıyı takdir etmek, desteklemek, milletin sevincini paylaşmak yerine bir kulp takarak engellemeye çalıştılar.
"İNSAN DEVRİM NİTELİĞİNDE BİR ÜRÜNDEN NİYE RAHATSIZ OLUR"
Aynısına geçtiğimiz ay tanıtımı yapılan Türkiye’nin ilk kuantum bilgisayarının açılışında bir kez daha şahitlik ettik. Oysa süper bilgisayarların bile yıllarca uğraştığı karmaşık problemleri yalnızca birkaç dakikada çözebilen kuantum bilgisayarlar sadece 15 ülkede bulunuyor. Biz kuantum bilgisayar teknolojisinde attığımız bu kritik adımla Türkiye’yi küresel rekabette çok stratejik bir noktaya taşımayı hedefliyoruz.
Önümüzdeki dönemde kuracağımız süper iletken çip üretim evi ile çok daha yüksek kapasiteli kuantum bilgisayarlarına giden yolu da açacağız.
Devrim niteliğindeki böyle bir üründen insan niye rahatsız olur? Bakıyorsunuz bunu bile eleştirenler, küçümseyenler çıkıyor.
"TÜRKİYE İKİNCİ EL DÜŞÜNCELERİN ÜRETİLDİĞİ BİR ÜLKE DEĞİLDİR"
Göreve geldiğimizden beri ilk etapta zihinlere vurulan prangaları kırmaya çalıştık. Yapamayız, başaramayız, bizden bir şey olmaz algısının yerine yapabiliriz, başarabiliriz özgüvenini yerleştirmeye çalıştık. Bizim harcımız değil, daha çok ekmek yememiz lazım şeklindeki umutsuzluk aşılayan sözleri lügatimizden çıkardık. Zor da olsa ciddi zaman da alsa on yıllardır milletimize empoze edilen öğrenilmiş çaresizlikleri ortadan kaldırmayı başardık.
Türkiye kimsenin müstemlekesi olmadığı gibi yan sanayi fikirlerin ikinci el düşüncelerin üretildiği bir ülke de değildir. Özgür olmak için özgün olmak. orijinal projeler geliştirmek zorundayız.
"HEDEFİMİZ HER ALANDA BAĞIMSIZ BİR TÜRKİYE"
Hedefimiz her alanda bağımsız Türkiye'dir. Başkalarına muhtaç ülke olmaktan çıkıp kendi imkanlarımızı harekete geçirmek istiyoruz. 22 yılda bunun alt yapısını güçlü şekilde oluşturduk.
Altyapı eksiklerini gidermek için çalıştık. Üniversite sayısını 76'dan 208'e yükselttik. Sadece belli şehirlerde değil tüm bölgelerimizde güçlü dinamik araştırma geliştirme ve girişimcilik ekosistemi inşa ettik. Sıfır olan tasarım merkezini 331. Teknopark sayısı 2'de 1042e yükseldi. Her ilde 130 dene yap teknoloji atölyesi kurduk. İlk ve orta öğrenim müfredatlarına bilgi teknolojileri dersleri koyduk.
Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış